Büyük Doğu’nun yenileyiciliği ve aksiyonu

İman ve aksiyon onda ayrılmaz bir bütündür. Aksiyonun olmadığı yerde şahsiyetin olmadığını ve müminin tecelli edemeyeceğini belirtir ve Büyük Doğu İdeolocyasında çokça zikredilen bir hadisle mevzuyu şöyle noktalar: “Aksiyonun gerektirdiği yenilik hikmetinde, “Bir günü bir gününe eş geçen aldanmıştır.” hadisi muazzam bir senettir.”

Saddam’dan Hamas’a Yeni Dünya Düzeni’ne insanlığın karşı taarruzu

Uyanık ve atılgan olmanın çok kâr getireceği bu teşebbüs hengâmesinde “eskimeyen yeni”  İslam’ın dünya çapında zuhuruna şahit olabiliriz. Hamas’ın karşı taarruzu işte bu yüzden tam zamanında, tam 12’den vuran bir hareket olarak, global seküler düzene karşı isyan halinde olan insanlığa nereye sığınması gerektiğini ve nasıl hareket etmesi gerektiğini gösteren tarihî bir zuhurdur.

Türkiye’nin Orta Doğu’da tutumu çok ilginç

Türkiye'nin Orta Doğu'daki krizle ilgili tutumu da çok ilginç. Türkiye hükümetinin İsrail ile iyi bir ilişkisi var, resmi olarak uzun süredir ilişkileri var; ama pratikte öyle değiller, anti-Siyonistler.

Laiklik ilkesi gereği kadar Müslümanlık

Türkiye’de insanlar resmi anlamda kendi özgür seçimleriyle ya da gelenekleri gereği olarak değil, ”….Laiklik ilkesinin gereği” olarak kutsal din duygularına sahip olabilmektedirler. Laiklik ilkesinin gereği olmayan din duygularına ise asla sahip olamazlar! Kısacası Türkiye’de insanlar Cumhuriyet Devleti’nin indinde “laiklik ilkesinin gereği” kadar Müslüman”dırlar. Bundan ne fazla ne daha az “Müslüman” olamazlar!