Zeynel Abidin Danalıoğlu: Hikâyeciliği bir nevi ruhi fotoğrafçılık olarak görüyorum

0
Zeynel Abidin Danalıoğlu: Hikâyeciliği bir nevi ruhi fotoğrafçılık olarak görüyorum
Hikâyeci Zeynel Abidin Danalıoğlu, Aylık Baran Dergisi’ne röportaj verdi. Danalıoğlu, “edebiyat nedir?” ve “hikâyeyi romandan ayıran en önemli şey nedir?” suallerini cevapladı.

Danalıoğlu, “Edebiyat, kadim bir sanattır, sözlü veya yazılı bütün sanatları ihtiva eden bir ilmin ismi haline gelmiştir. Niçin sanat, niçin insan kendisini kelimelerin düz, doğrudan manası ile ifade etmesi yerine belli benzetmeler mecazlara başvurarak anlatma ihtiyacı hisseder, ben bunu insanın ‘ilahi ibdaya olan iştiyakı’ olarak açıklıyorum.” diye konuştu.

Hikâyeciliği bir nevi fotoğrafçılık olarak gördüğünü dile getiren Danalıoğlu, “en mahrem ânlarımızdan, his ve fikirlerimize kadar hadise ve durumu edebi olarak dile getirme, bir bakıma muhasebe şekli. Elbette romandan daha eski biliyorsunuz. Hemen söyleyeyim roman da hikâye de, kendilerine giydirilecek bir takım teknik tariflerin çok ötesine geçtiler bugün.  Geçmişte halk hikâyeleri dediğimiz türde, belli kalıp ve motifler vardı. Şimdi bunlar özünde hikâyenin ana özelliklerini (iyi-kötü, doğru-yanlış gibi) korusa da çok daha karmaşık ve çeşitlilik arz eden bir hâl aldı. Geçmişte kötüyü ve kötülüğü öven bir hikâye eser görmek imkânsız gibi bir şeydi. Şimdi anti-kahramanlardan bahsediliyor…" dedi.

Bir sanat eserinde ideolojinin öneminden bahseden Danalıoğlu, “İdeolojinin edebi formlar içinde çok sırıttığını, didaktik kaldığını söyleyeyim. Yazarın kendi dünya görüşü etrafında eserler vereceği muhakkaktır. En azından inandığı değerlerin eserini şekillendireceği ve eserinde buna göre ahlaki normlar tutturmaya çalışacağını söyleyebiliriz. Tabii bu muhakkak her yazar ve sanatkâr için geçerlidir diyemeyiz, hatta çok büyük bir kesimi için diyemeyiz. Fakat ideolojilerin kendi çağlarında siyasette olduğu kadar sanata tesir ettiğini biliyoruz. 19. yüzyıl boyu ve 20. üzyılın başı bu tesirlerin en çok hissedildiği dönem. Şimdi ise hazlar çağını yaşıyoruz. Elbette fikirler ölmedi, fakat en sefil haliyle bütün ayakaltı ne varsa hepsinin önümüze serildiğini görüyoruz.” diye konuştu.

Danalığoğlu ayrıca şunları söyledi:

“Eğer bir fikre inanıyor ve tâbiyseniz hayata ve hadiselere de onun penceresinden bakmanız gerekir. Ben de bir hikâyede işlediğim durum, kişi ve hadiselere bakışımı tabii ki bu dünya görüşünün şekillendirdiğini söyleyebilirim. Bu kazandığınız sezgi gibi bir şey. Eserlere ne kadar aksediyor bilemem, fakat sizin için doğru-yanlış, iyi-kötü ayrımını belirlemiş bir dünya görüşü elbette eserin içinde mündemiçtir.”

 

Aylık Baran Dergisi Aralık Sayısı.

Yorum Yazın