Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun süredir gündeme getirdiği Birleşmiş Milletler’de (BM) reform talebi, dünya liderleri tarafından da seslendirilmeye başladı. BM’nin 79. Genel Kurulu’nda birçok ülke lideri, uluslararası sistemin yenilenmesi gerektiğini vurgularken, mevcut yapının küresel sorunlara cevap veremediği eleştirisi öne çıktı. Erdoğan’ın "Dünya Beşten Büyüktür" sloganı, bu reform çağrılarının merkezine oturdu.
Savunma Strateji ve Güvenlik Uzmanı, Savtek dergisi genel yayın yönetmeni Yusuf Alabarda, BM’nin geleceğini, reform taleplerini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM Genel Kurulu'nda yaptığı tarihi konuşmayı Ekip Haber için değerlendirdi.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan reform talebiyle tarihe not düşüyor”
Yusuf Alabarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM’ye yönelik reform taleplerini uluslararası kamuoyuna taşırken, mevcut yapının çözümsüzlüğünü gözler önüne serdiğini ve tarihe not düştüğünü belirtti. Alabarda, “Sayın Cumhurbaşkanı, Birleşmiş Milletler’in mevcut yapısına dair ümit var cümleler söylese de yapının kendi içerisinde ikna edilerek değişmeyeceğini biliyor. Dünyanın adalete ihtiyacı var. Var olan yapı artık çalışmıyor. Dünyanın gözünün önünde insanlara soykırım uygulanıyor ve genellikle soykırıma uğrayan, katledilen, kanı dökülen insanlar Müslümanlar oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu biliyor. Israrla reform talebinde bulunması, tarihe bir not düşme anlamında kritik.” dedi.
"Güç transferleri tarihte hep kan ve gözyaşı ile olmuştur"
Tarih boyunca büyük imparatorlukların çöküşlerinin her zaman kan ve gözyaşı ile gerçekleştiğini belirten Alabarda, bu durumun Roma İmparatorluğu’ndan Osmanlı İmparatorluğu’na kadar süregelen bir gerçeklik olduğuna dikkat çekti. “Roma’nın çöküşü de, Osmanlı’nın çöküşü de, İngiltere gibi dünya medeniyetlerinde büyük imparatorlukların çöküşü de hep kan ve gözyaşı üzerine olmuştur. İkinci Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin Londra dahil olmak üzere yerle yeksan olması, bu savaşların en somut örneğidir” ifadelerini kullanan Alabarda,mevcut uluslararası düzenin dönüşümünde muhtemel bir büyük savaşın önemli rol oynacağını belirtti.
"Birleşmiş Milletler yapısının değişmesi zor ama zorunlu"
Birleşmiş Milletler yapısının bu şartlar altında değişmesi gerektiğini herkesin bildiğini ifade eden Alabarda, bu değişimin barışçıl bir şekilde mi yoksa kan ve gözyaşı içinde mi olacağının belirsiz olduğunu vurguladı. Alabarda, tarihe baktığımızda ikinci seçeneğin kuvvetle muhtemel olduğunu belirterek, “Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunu görüyor. Türkiye bu döneme hazırlanıyor” dedi. Geçtiğimiz günlerde yazdığı bir yazıda bu duruma dikkat çektiğini söyleyen Alabarda, "Kim derdi ki Arşüdük Ferdinand, bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülünce bir dünya savaşı çıkacak ve milyonlarca insan hayatını kaybedecek? Oysa Ferdinand’ın öldürülmesi sadece tetiğin çekilmesi anlamına geliyordu, şartlar tamamen olgunlaşmıştı. Bugün de yaşadıklarımız zamanı olgunlaştırıyor, zemini hazırlıyor. Zaman ve zemin hazır hale getirildiğinde dünyanın fişi çekilecek” ifadelerini kullandı.
"Fiş çekildiğinde kimin ayakta kalabileceğini göreceğiz"
Alabarda, dünyanın içinde bulunduğu şartların olgunlaşmaya devam ettiğini ve büyük bir kırılmanın eşiğinde olduğunu belirterek, “Dünyanın fişi çekildiğinde kimin ya da kimlerin ayakta kalabileceğini, kimlerin de sadece haritalardan değil, hafızalardan da silineceğini hep birlikte göreceğiz. Türkiye tam da bu tarif ettiğim güne kendisini her alanda hazırlayan ender ülkelerden biri” dedi.
"Birleşmiş Milletler işlevini yitirmiş bir organizasyon"
Birleşmiş Milletler’in günümüz koşullarında işlevini yitirdiğini belirten Alabarda, örgütün artık küresel adaleti sağlamaktan uzak olduğunu ifade etti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinden dördünün geçtiğimiz günlerde yapılan zirveye katılmamasını örnek gösteren Alabarda, “Dolayısıyla, bu yapı kendiliğinden düzelmeyecek. Düzeldiğinde de büyük kan ve gözyaşı olduğunda galipler kimse o galiplerin arzuladığı bir düzen olacak” şeklinde konuştu.
"Erdoğan, dünya kamuoyunun vicdanı haline geldi"
Alabarda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Netanyahu’ya yönelik Hitler benzetmesi yaparak, dünyada büyük bir yankı uyandırdığını belirtti: “Cumhurbaşkanı burada sadece Türk toplumunun değil, dünyadaki kamuoyunun vicdanı haline geldi. Netanyahu’ya Birleşmiş Milletler gibi çok önemli bir mekanizmadan Hitler Nazi benzetmesinin yapılması, Türkiye’de kolay anlaşılabilecek bir şey değil. Çünkü bizim kafamızdaki Hitler ve Nazi algısı, işgale uğramadığımız için Batı’daki gibi yoğun değil. Ancak Erdoğan’ın bu benzetmeyi yapması, Avrupa ve dünyada büyük ses getirdi. Cumhurbaşkanı bu ifadeyi bilerek ve isteyerek kullandı. Böylece dünyanın gündemine taşıyarak kamuoyunun vicdanı olduğunu gösterdi.”