Yunan basınında geniş yer bulan değerlendirmelerde, Pakistan askerlerinin Gazze’ye konuşlanmasının bölgede yeni ve daha büyük riskler doğuracağı iddiaları ortay atıldı. Haberlerde söz konusu karar, özellikle Türkiye ile Pakistan arasındaki artan yakınlaşma üzerinden okunarak Yunanistan ve İsrail açısından “ciddi bir tehdit” olarak nitelendirildi.
Yunan medyasında yer alan yorumlarda, Pakistan’ın nükleer silaha sahip tek Müslüman ülke olduğu hatırlatılırken, Ankara–İslamabad hattında güç birliğinin derinleşmesinin dengeleri sarsabileceği iddia edildi. Bu yakınlaşmanın uzun vadede Türkiye’nin nükleer silaha ulaşmasının önünü açabileceği ifade edilirken, bunun Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’da yeni bir jeopolitik kırılmaya yol açabileceği savunuldu.
Gazze planı ve Washington hattı
Haberlere göre, Pakistan Dışişleri Bakanı Dar, İslamabad’da düzenlenen basın toplantısında, ISF’nin görev tanımı netleştiği takdirde Pakistan’ın bu güce katkı sunmaya hazır olduğunu belirtmiş, Hamas’ın silahsızlandırılmasının ise bu gücün sorumluluğunda olmadığını vurgulamıştı. Yunan basını, bu açıklamanın özellikle Pakistan ordusunun üst düzey isimleri tarafından desteklenmesinin dikkatle analiz edilmesi gerektiğini yazdı.
Bu çerçevede Pakistan Kara Kuvvetleri Komutanı Asim Munir’in önümüzdeki haftalarda ABD Başkanı Donald Trump ile Washington’da bir araya gelmesinin beklendiği, görüşmenin Gazze’de oluşturulacak güç başta olmak üzere bölgesel güvenlik başlıklarını içerebileceği ifade edildi. Munir’in son dönemde Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkenin askeri ve siyasi liderleriyle temaslarda bulunduğu hatırlatılarak, bu diplomasi trafiğinin tesadüf olmadığı savunuldu.
Yunanistan ve İsrail için risk vurgusu
Yunan basınında yer alan analizlerde, ABD destekli plan kapsamında Pakistan birliklerinin Gazze’ye konuşlandırılmasının İsrail açısından güvenlik riski oluşturacağı, bunun yanı sıra Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ta da ciddi huzursuzluk yarattığı dile getirildi. Pakistan’ın nükleer kapasitesi ve Türkiye ile olan stratejik ortaklığının bu endişeleri artırdığı belirtilirken, Ankara’nın Washington üzerindeki etkisinin de bu süreçte güçlenebileceği ifade edildi.
