Honore de Balzac hakkında yaptığımız okumaların ışığında sekiz parçalık yazı neşrettik. Balzac’ın hayat hikâyesini, ismi bir cinayet vak’asına karıştıktan sonra talihsiz bir şekilde boynu giyotine vurulan amcasından (Louis Balssa) başlattık, Balssa (eski soyad) mevzuuna da değindik. Günde 20 saate kadar çalışan Balzac dolayısıyla “kimin yazar olmaya hakkı vardır yahut kime yazar denilir?” sualinin üzerinde durmaya gayret ettik. Fransız romancının ilk tragedyası Cromwell ve de ilk romanı Köylü İsyanı’nı kendi zaviyemizden tanıttık. Hayali sükuta uğrayan muharrirlik yıllarının ardından gazeteciliğe giriştiği evreyi de ele aldık. Gençliğinde hukuk eğitimi alan yazarın bir katili savunduğundan (Petyel Davası) bahsettik. Bunları hatırlatmak ihtiyacı duyduk; çünkü, araya başka yazılar da girdi. Hem de Balzac hakkındaki yazılarımıza ilk defa şu an rastlayan okura da “önce”sinin olduğunu ifade etmek istedik. Şimdi de Balzac’ın icat ettiği bir roman karakterini yazacağız. Bu karakterde “Lyon Kasabı” Joseph Fouche’ın sinsiliği ve Napolyon Bonapart’ın cesareti cereyan eder.
Vautrin: Azrail Atlatan
İcat edilmiş hiçbir karakter Vautrin ile muharebe etmek istemez. Vautrin, Napolyon kadar iyi bir stratejist, Joseph Fouche kadar sinsi bir diplomattır. O, ahlâk maskesini takmış, talihine zekâsıyla meydan okumaya çalışan bir canavardır, lakabı Azrail Atlatan’dır. Vautrin’e ilk nerede rastladım? Balzac’ın Goriot Baba isimli şaheserinde, Vauquer Pansiyo’nunda gördüm onu… Sonra sürdüm izini… Kibar Fahişelerin İhtişam ve Sefaleti’nde Carlos Herrera (suçlu ismi Jacques Collin) rolünde müşahede ettim. Burjuvanın aç kurtları arasına dalan azılı katil, bedbaht hâlde bulunan zavallılara hayal sattı, hatta kuklası etmek istediği bazı karakterlerin arzularını yerine getirdi… Vautrin denilen zındığın dini, saf hırstır. Gerçek huzuru, insanların hayatını karartmakta bulmuştur o. Hakikatte dostu, kendinden başka hiç kimsedir. Onu tüm kahramanlardan ayıran hususiyeti gerçek, kanlı-canlı var olmasıdır.
Bu korkunç adam, âdet ve yordamlarıyla, sefaletleri sonsuz olan kabalıkların iflah olmaz suçlusudur; karanlık her şeyin yönlendiricisi Vautrin bir anti kahraman, bir dehâdır. Nietzsche’nin “mermer yürekli” diye tarif ettiği tipe aynen uyan Vautrin, Balzac’ın İnsanlık Komedyası’nın (La Comédie Humaine) belki de en gözü pek adamıdır.
Çok okumuştur, okuduğundan fazla gezmiştir, bulunduğu her cemiyetin lügatine hâkimdir Vautrin. Örs değil, çekiçtir Vautrin.
Balzac’ın eserlerinde P. Coignard, A. Clollet, Vidocq, Jacques Collin, Carlos Herrera isimlerinden herhangi birine rastlarsanız, bilin ki o Vautrin’dir. Kalpazanbaşının bilinen isimleri bunlardır.
Avuca sığmaz Balzac kahramanı, soyu fakirlikten kırılmış tavanarası şairi Lucien de Rubempre’yi himâyesi altına alır ve varlık-yokluk savaşına girişir. İntiharın eşiğindeki bir orospuyu “Restorasyon devri”nin kokuşmuşları arasına sokup koskoca baron ve markileri müstemleke hâline girişmeye çalışır Vautrin.
Cürüm zırhıyla kuşanmış, her nazarıyla günaha davet eden Vautrin’de, şair Paul Valery’nin dem vurduğu Fransız ruhu vardır. Fransızların serkeş ruhu Vautrin’de biteviye cereyan eder:
“Fransızlar yıkıcıdır- yıkacak bir şey kalmayınca
Kendi kendilerini yıkarlar
Ve hoşlanırlar kırıp dökmekten
Değerden düşürmek, küçültmek, yok etmek
Coşturur onları-dinmeyen kıskançlıkları vardır”
Aylık Baran Dergisi 22. Sayı Aralık 2023