Filistinlilerin Sırtındaki Hançer: Abraham Anlaşmaları

0
Filistinlilerin Sırtındaki Hançer: Abraham Anlaşmaları

Gazze’deki soykırım 215 gündür sürüyor. 1.5 milyona yakın Filistinli sivil, dünyanın gözü önünde Refah’ta katlediliyor. Sırtlanca Filistin’i kuşatmak için İsrail’le el sıkışan Müslüman görünümlü devletler bir karar vermek zorunda. Hamas, 7 Ekim’deki huruç harekâtıyla, Abraham Anlaşmalarını sorgulatır hâle geldi.

Arap Baharı’ndan sonra Ortadoğu’da Terör devleti İsrail karşıtı siyaset güddüğü izlenimi veren devlet-rejimler, Filistin davasını büyük ölçüde unuttu. Körfez ülkeleri bu yeni durumun başını çekerken Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn, Hamas’ı terör örgütü ilan etmeye kadar varmışlardı.

ABD tarihinin İsrail’e en büyük askeri yardımı dönemin ABD Başkanı Barack Obama döneminde yapılmıştı. Halefi Donald Trump ve damadı Jared Kushner’in bölgeye yönelik politikaları ise İsrail’in bölge devletleri tarafından tanınması ve hatta baş tacı edilmesini sağlamak yönünde oldu. Süreç içerisinde Filistin konusunu “kurtulması gerekilen bir yük” olarak görmeye başlayan BAE, Bahreyn, Fas ve Sudan gibi Arap devletleri İsrail ile normalleşme antlaşmaları imzaladılar.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Sudan ve Fas’ın Abraham Anlaşmalarına dahil olmasının ardından, Suudi Arabistan da İsrail ile müzakere sürecine girmişti. 

Hem Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne çelme takmak hem de Arap-İsrail normalleşmesini güçlendirmek üzere geliştirilen koridor projesi, özünde Filistin davasını baltalamaya yönelik stratejiyi tahkim ediyor. Enerji hatlarını da içeren proje, Hindistan’dan başlayıp Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail’den Avrupa’ya geçmeyi öngörüyor.

Bir ayağında Amerikan, diğer ayağında ise İngiliz prangasıyla hareket eden Suudi Arabistan, “Ya ol ya öl” ölçüsüyle direnişi farklı bir boyuta taşıyan Müslümanların yüz akı Filistinlilerin Aksa Tufanına yakalandı. ABD Başkan Joe Biden da, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’la görüşmesi sonrası Amerikan CBS televizyonuna "Hamas'ın İsrail'e saldırmasının nedenlerinden biri, Suudilerle masaya oturacağımı bilmeleriydi Suudiler, İsrail'i tanımak istedi" demişti.

İsrail’le normalleşme sürecine girmiş ülkeler, Gazze için seslerini yükseltseler de Siyonist İsrail’e güçlü destek veren ABD’nin çizdiği sınırların dışına çıkamıyor. Herkesin dikkat kesildiği ülke BAE. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde geçici üye olarak; hem Hamas’ı kınayıp hem İsrail’e yüklenen hem de ateşkes için diplomasi yürüten BAE, yine de Abraham Anlaşmalarına sadık. İsrail İstihbarat Bakanlığı’nın belgesinde, Hamas sonrası Gazze için öngörülen seçeneklerden birinde BAE tarzı İslamcı olmayan bir modelin dile getirilmesi, Emirliklere verilen önemin altını çiziyor.

Gazze’deki Filistinlilerin Sina Çölü'ne sürülmesi planına direnen Kahire yönetimi ise bu seçeneğin Mısır’ı direnişin yeni üssüne dönüştürebileceğini düşünerek reddediyor. Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli de Sina planına karşı, “Buradaki her kum tanesi için milyonlarca canı feda etmeye hazırız. Dayatmaya izin vermeyeceğiz” diyor.

ABD, Abraham Anlaşmalarının geleceğinden emin olmak istiyor ve verilen tepkilerin dozu, Washington'un endişelenmesini gerektirmiyor. Bunun ötesinde Arap ülkeleri arasında İsrail ve destekçilerini zorlayacak düzeyde bir tepki, yaptırım ya da başka tür bir seferberlik henüz gelişmedi. Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı, caydırıcı nitelikte bir tepki organize edemedi.

Yorum Yazın