Terör devleti İsrail’in 7 Ekim’den bu yana dozunu artırdığı saldırılar sebebiyle Refah’a sığınan 1,5 milyona yakın Müslüman, Siyonistlerin saldırı odağı oldu. 50’den fazla hâne bombalandı ve 30’dan fazla insan şehit oldu. Hamas’ın, Mısır-Katar’ın arabulucuğundaki ateşkes teklifini kabul etmesine rağmen soykırıma devam eden Siyonist Savaş Kabinesi, Tel Aviv’de Yahudilerin protestolarıyla karşılaştı. Hamas'ın bir ateşkesi kabul etmesine karşın Refah'a operasyonun devam etmesi kararı ise İsrailli rehine aileleri tarafından protesto edildi.
Muin Naim şunları söyledi:
Naim, “İsrail terörü 7 Ekim’den bu yana 50 bine yakın Filistinliyi şehit etti. 100 bine yakın da yaralı var. Gazze’nin yüzde 70’inden fazlası da yerle bir edildi. Soykırımlar, ihlaller canlı yayında yapılırken sessiz kalanlar, bugün Refah’ta aynı şeyler meydana gelirken yine sessiz kalacak. Bunun tek sebebi, İslâm âleminin yöneticileri de toplumları ümmet olamadı. Sadece yöneticiler suçlu değil artık. Bu tüm Müslümanların boynunun borcu. İslâm davasın savunulmuyor. Filistinliler sadece Filistinli olduğu için katledilmiyor. Müslümanların mukaddes toprakları, Kudüs’ün tamamen Yahudileşmesi için her şeyi göze aldılar; bu soykırımın asıl sebebi budur” dedi.
Kudüs’ü savunmanın sadece Filistinlilerin omzuna yıkılacak bir şey olmadığını vurgulayan Naim, “Tüm İslâm âleminin görevidir bu. 75 senedir beklenti içinde olmamıza rağmen değişen ve gelişen bir şey yok. Refah’a gelince… İşgalci devlet İsrail, Refah korkutmasıyla sanki daha önce hiç katliam yapmamış gibi bir algı oluşturmaya çalıştı. Cibaliye’de, Han Yunus Hastanesi’nde olup bitenleri bitirmişiz sanki kabullenmişiz de bir de ‘Aman Refah’a girmesin katliam olmasın’ deniliyor. Zaten Refah’a girmeden önce binlerce kişi katledildi. Refah’a girerken, dünyanın gözü önünde ‘Ben Refah’a gireceğim, orada katliam yapacağım’ diyor. Hâlâ İslâm ülkelerinden, İslâm İşbirliği Teşkilâtı dahil kimseden gür bir seda, yaptırım yok.” ifâdelerini kullandı.
Direniş güçleri Refah'ta diz çökmeyecek
Filistin direnişinin önemine vurgu yapan Naim, “Bundan sonraki süreç dünya kamuoyunun baskısına bağlı, Batı’daki gençlerin hareketi ciddi bir baskı oluşturuyor; Filistin’de İslâmî Hareket’in, Hamas’ın Kassam Tugayları’na bağlı bir durumdayız. Yedi ay geçti, hâlâ İsrail işgal devletine teslim olmuyorlar. Refah’ta da diz çökmeyecekler inşallah. Elbette ciddi kayıplar olacaktır, çünkü güç dengesi belli. Sayıca ve imkân olarak bizim lehimize değil olaylar. Ama direniş gücü, Filistin halkının bedel ödeme kararlılığı hâlâ diri!” dedi.
“Batılılar İsrail projesini savunuyor ve Müslümanlar bunun karşısında Hamas’ı savunmuyor” diyen Muin Naim, “İsrail, Batı’nın bölgedeki stratejik merkez üssüdür. Batı burayı yalnız bırakmak istemiyor. İslâm dünyası ise Kudüs’e, Filistin’e sahip çıkmak istemiyor. Utangaçlıkla falan açıklanamaz bu… Uçakları, tankları ve gemileri İsrail’e verebiliyorlar değil mi?” ifâdelerini kullandı.
Türkiye’nin Filistin davasındaki duruşunu sorduğumuz Muin Naim’in, “İlk başlarda Türkiye çok etkin değildi; ancak son dönemde hem ticarî hem siyasî olarak gerçekten iyi bir duruş sergiledi. Temennimiz Türkiye’nin daha da ileri gitmesi, ambargo genişletilebilir. Türkiye, İslâm âleminin ülkelerini kendi çizgisine çekebilir, öncülük edebilir. İslâm âlemi sadece üç-beş ülkeden ibaret değil. Türkiye birçok ülkeyi etkileyebilecek güç ve imkâna sahip. Bunu biliyoruz, Türkiye isterse çok daha etkin bir sonuç alabiliriz.”
Röportaj: Oğuz Can Şahin
