Suriye'de muhaliflerin ülkenin y 70-80'ini ele geçirdiği söyleniyor. Suriye'de yeni düzenin nasıl tesis edileceğini düşünüyorsunuz?
Şu anda Suriye'de, farklı etnik, mezhebi ve dini grupları kapsayan kapsayıcı bir yapı kurulacağı yönünde bir beklenti var. İlk gelen mesajlar da bu yönde. Ancak burada PKK'nın Fırat'ın doğusundaki varlığı meselesi önem arz ediyor. Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması için bu, önündeki en büyük engellerden biri ve çözüme kavuşturulması gerekiyor. İkinci olarak, İsrail'in güneyde bir kısım bölgeyi işgal ettiğini biliyoruz. Bunlar da yeni meşru hükümeti uğraştıracak meseleler. Ama onun ötesinde, Suriye'de çatışmaların büyük oranda sona erdiğini söyleyebiliriz. Tabii ki Suriye'nin yeniden inşası ve normalleşmesi zaman alacak. Ancak ciddi bir zorlu süreci geride bıraktıklarını düşünüyorum. Yine de Suriye'nin önünde gidilecek çok uzun bir yol var.
Sizin de bahsettiğiniz üzere, Golan Tepeleri'ni İsrail zaten uzun süredir işgal altında bulunduruyor. Donald Trump da orayı İsrail toprağı olarak tanımıştı. Rejim düşerken İsrail buraya takviye kuvvet gönderdi. Dera tarafları da bayağı vuruldu, aşağıdan yukarıya doğru. PKK/PYD'nin elinde Rakka ve Haseke gibi kritik yerler duruyor. Bu bölgelerin de düşürülmesi gerekiyor mu? Ayrıca, muhalifler ile İsrail arasında bir çatışma bekliyor musunuz
Şu anda muhalifler, İsrail'e saldırabilecek bir askeri kapasiteye sahip değil. Bu kadar yıllık savaştan sonra, zaten Suriye halkı da savaşın devam etmesini istemiyor. Ancak muhalifler, eğer İsrail Şam'a veya Suriye'nin geri kalanına yönelik bir saldırıda bulunursa, buna direnebilecek ve İsrail'e ciddi zarar verebilecek bir kapasiteye ve motivasyona sahipler. Dolayısıyla, ben İsrail'in Şam'a karadan girmeye çalışacağını düşünmüyorum. Golan Tepeleri'nin ötesindeki bir kısım toprağa girmesini, İsrail bir tampon bölge olarak nitelendiriyor. Buradan bir süre sonra çekilmek zorunda kalacağını düşünüyorum. Eğer çekilmezse, bu bir gerginlik meselesi olarak kalır. Ancak mevcut durumda, askeri denklemde muhaliflerin böyle bir işe kalkışabilecek güce sahip olmadıklarını görmek lazım. Realite bu… Bunu beklememek de lazım; Suriye halkından böyle bir beklenti, yanlış ve haksız bir beklenti olur. Yani 13 yıldır İsrail, Suriye'nin her yerini vururken, Esed rejimi elinde Rusların verdiği her türlü hava savunma sistemi bulunmasına rağmen bunlara müdahale etmemişken, İsrail Suriye'de istediği yeri bombalamışken, şimdi rejim çöktü ve tabii bununla birlikte sistem de çöktü. Böyle bir durumda, Suriyeli muhaliflerden böyle bir beklenti içerisinde olmak bence haksız bir beklenti olur. Ancak şu anki meşru hükümetin şunu söylediklerini biliyoruz: “Golan toprakları Suriye topraklarıdır.” İsrail'in buradaki işgalini kabul etmiyorlar. Dolayısıyla, uluslararası hukuka göre de bu böyledir. Bu mesele ileride mutlaka gündeme gelecektir. Ancak şu anda, Suriye meşru hükümetinin çok daha büyük öncelikleri var: Ülkeyi yeniden inşa etme; ağır bir yıkım var; bir tarafta Amerikan ve PKK işgali var doğuda; bunun sona erdirilmesi meselesi var. Dolayısıyla öncelik orada değil.
Trump da "Bu bizim savaşımız değil" dedi, PKK’lıları yalnız bıraktı.
Bu beklenen bir şeydi. Trump uzun süredir böyle mesajlar veriyor. Burada Biden yönetimi gidene kadar direnmek istiyor, anladığım kadarıyla. Bir fırsat çıkar mı diye sonuna kadar PKK'yı tutacak burada. Bu da Biden yönetiminin ne kadar irrasyonel bir şekilde bu politikayı sürdürdüğünü, ideolojik bir bağnazlıkla sürdürdüğünü, Biden yönetimi çevresinin bize gösteriyor. Artık yeni başkan bile bu konuda açıklamalar yapıyorken, burayı böyle tutmaya çalışmak bunlar açısından sürdürülebilir bir şey değil. Buradaki tek tehlike, Trump'ın kararını değiştirmesi tehlikesi olabilir. Ama Trump kararını değiştirirse, Suriye'de ciddi bir angajmana girmek zorunda kalır. Bunu da ben Trump'ın istediğini düşünmüyorum. Dolayısıyla, bir şekilde bu sorunu halledecektir. PKK kadroları ve Kandil kadroları Suriye’yi terk etmek zorunda kalacak ya da teslim olacaklardır. Oradaki gruplar da Suriye’nin meşru hükümetini tanımak zorunda kalacaktır. Zaten içlerinde ciddi bir Arap nüfusu bulunuyor. Bunlar, mecburiyetten burada PKK’nın varlığını ve Amerikan varlığını kabul etmek zorunda kaldılar. Ancak Deyr-i Zor’da ya da başka bölgelerde gördüğümüz gibi, Amerikan desteği kalkınca ve PKK çekilince, hemen muhalefetle anlaşmaya varıyorlar. Zaten Lazkiye bile şu anki meşru hükümeti tanıyorken, PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde bu politikayı sürdürmesinin rasyonel bir zemini ya da sahada bir gerçekliği kalmamıştır. Ancak bunu kabul etmek istemiyorlar. Esad rejiminin ani çöküşü ve büyük yıkım karşısında, onlar da paralize olmuş durumdalar.