Köse, Abdulkadir Selvi’nin Osman Kavala’nın avukatlığına soyunduğu yazısını okuduğunu belirterek, “Bu meseleye şöyle bakmak lâzım; Gezi olaylarını biliyoruz. Hâdisenin bilançosunu burada anlatmaya gerek yok. Kovala dediğimiz şahsın senelerce Türkiye’de bazı vakıf, STK ve dernekler üzerinden nasıl operasyonlar çektiğini biliyoruz. Ve peşinden Gezi olayları… Ardından ise 15 Temmuz; bunun da Gezi ile ilintili olduğunu çok iyi biliyoruz. Kavala gözaltına alınmış, savcılar mütalaa hazırlamış ve yargılanarak ceza almış bir şahıs. Abdulkadir Selvi’nin yazısını görünce buna cevap vermek istedim. Kendisini tanırım da. Türkiye’de bir eziklik psikolojisi var; bunu da kendi camiamın durumuna bağlıyorum. ‘Kavala’yı bırakalım ülkeye bahar gelsin’ havası estiriliyor. Tek bir çiçek ile bahar olur mu ya? Madem bu mantıktasınız, FETÖ’cüleri de serbest bırakalım. Diğer ‘çiçek’lerle de bahar gelsin. Olur mu böyle absürtlük.” ifâdesini kullandı.
“Sivas mağdurlarını niye konuşmuyoruz?”
“Birilerinin bahar dediği şey bana cehennem olacaksa, ben o şeye karşıyım” diye konuşmasına devam eden Yakup Köse şunları söyledi:
“Onların ‘bahar’ ve ‘huzurlu’ diye tarif ettiği eski Türkiye’nin eski bir mağduru olarak da buradayım. ‘Şunlar bırakılırsa ülkeye bahar gelir’ diyen zihniyet, 28 Şubat’ta 14-15 yaşındaki çocukları cezaevine atıp, işkence ve algı yaparak insanları ‘terörist’ gibi gösterdi. Bunları çok iyi biliyoruz. Yıllardır haksız yere cezaevinde tutulan, olay yerinde bile olmayan Sivas mağdurlarının durumunu niye konuşmuyoruz biz? Anayasa Mahkemesi neden ‘popüler dosyalar’ı ânında gündemine getiriyor da, Sivas davasına bakmıyor? Yerel mahkeme diyor ki, ‘bu dosyada haksızlık var.’ AYM de hop peşinden onu gündemine getiriyor. Hemen bir karar veriyorlar. Aynı yerel mahkeme Sivas davası için de ‘burada bir haksızlık olabilir’ dedi. Biz baharı neden hep tek taraflı istiyoruz?”
“28 Şubat’ın darbecilerini konuşuyoruz, peki darbenin mazlumları?”
Diyalog ve barış kavramlarının başta hoş gibi gözükse de, irite edici olduğunu belirten Köse, “Diyalog; Fetullah Gülen’in dinlerarası diyalog projesini hatırlatır. Barış ise; bu ülkenin topraklarına düşman olan, bu memleketin çocuklarını şehit eden zihniyetin içini boşalttığı kavram. Ve bahar… O da son zamanlarda kullanılan bir kavram. Bu üç kavramdan rahatsız oluyorum. Çünkü bu üç kavram ne zaman Türkiye’de hâkim olmaya çalıştıysa, bu memleketin has evlatları zulüm gördü, bunlardan bir tanesi de benim. 28 Şubat döneminde, ‘irticaî bir örgüt üyesi’ iftirasıyla beni aldılar. İdamla yargıladılar ve 10 sene cezaevinde yatırdılar. Bunun dört senesi sadece hücrede. 28 Şubatçı Çetin Doğan’ın ‘hasta olduğu’ için tahliyesinden bahsediyorlar değil mi? İçeride bir sürü o dönemden girmiş hasta mahkumlar var, neden onları konuşmuyoruz da bahar, barış, diyalog diyenler konuşuluyor?” ifâdelerini kullandı.