Türkiye, tarih boyunca zorlukları fırsata çeviren, krizlerden güçlenerek çıkan bir millet olmuştur. Türkiye; ekonomik, siyasi veya teknolojik engellerle karşılaştığında, bu engelleri aşacak irade ve vizyonu göstermekten geri durmamıştır. Savunma sanayimiz de bu hikâyenin en canlı örneklerinden biridir. İşte bu kararlılığın somut göstergelerinden biri, Gölbaşı’nda yükselen ASELSAN Oğulbey Teknoloji Üssü’dür. Bu üs, yalnız bir üretim tesisi değil; Türkiye’nin savunma bağımsızlığına atılmış bir mühendislik imzasıdır. Her bir tuğla, ülkemizin geleceğe dair stratejik vizyonunu temsil eder. Cumhuriyet tarihinin en büyük savunma sanayi yatırımı olarak nitelendirilen Oğulbey, 6 bin 500 dönümlük devasa bir alan üzerinde, 1,5 milyar dolarlık yatırımla inşa edilmiştir. Avrupa’nın en büyük entegre hava savunma tesisi olma özelliğine sahip olan Oğulbey, geleceğin teknoloji üssü olarak tasarlanmıştır.
Türkiye’nin Savunma Sanayinde Tarihsel Yolculuk
Oğulbey adı, sadece bir coğrafi işaret değil, tarihî bir mirasın sembolüdür. Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde yer alan bu bölge, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve her zaman stratejik bir konum taşımıştır. Mahallenin ismi, Oğuzların Kayı boyuna dayanan kökeninden gelmekte; Evliya Çelebi’nin Seyahatname isimli eserinde bahsi geçen mevzubahis topraklar, eski Roma yolları ve Demir Çağı kalıntılarıyla tarihî derinliğini göstermektedir. “Oğul” kelimesi, geleceğe miras kalan nesilleri simgelerken, “Bey” ise liderlik ve saygınlığı temsil eder. İşte bu topraklarda kurulan ASELSAN Oğulbey Teknoloji Üssü, adını aldığı köklü geçmişin mirasını, Türkiye’nin geleceğe uzanan vizyonuyla birleştiriyor.
Cumhuriyet’in ilk yıllarından günümüze kadar Türkiye, savunma sanayisinde sürekli bir gelişim çabası içinde olmuştur. Ancak tarihî süreç, bu yolculuğun her zaman düzgün bir çizgide ilerlemediğini göstermektedir. Geçmiş dönemlerde, savunma projelerinin gecikmesi ve teknolojik yatırımların yetersizliği, Türkiye’nin stratejik bağımsızlığını olumsuz etkilemiştir. O yıllarda yerli üretim kapasitesi sınırlı kalmış, kritik savunma teknolojileri dışarıdan temin edilmek zorunda kalınmıştır. Bu durum, hem ülkenin güvenlik politikalarını hem de savunma alanındaki inovasyon kabiliyetini kısıtlamıştır. Ancak Türkler, tarih boyunca krizlerden güçlenerek çıkmayı başarmış bir millettir. Savunma sanayindeki gecikmeleri birer ders olarak gören lider ve mühendisler, yerli üretim ve Ar-Ge merkezleri inşa etme vizyonunu hayata geçirmiştir. İşte Oğulbey Teknoloji Üssü, bu vizyonun en somut ve güçlü göstergesidir.
Oğulbey Teknoloji Üssü: Türkiye’nin Geleceğe Yatırımı
Oğulbey Teknoloji Üssü, büyüklüğü ve kapsamıyla Türkiye’nin savunma sanayisinde gerçek bir dönüm noktasıdır. 6 bin 500 dönümlük arazi üzerine kurulan bu üs, 1,5 milyar dolarlık yatırımla inşa edilmiş olup sadece üretim değil, Ar-Ge ve inovasyonun merkezi olarak tasarlanmıştır.
Burada, kuantum teknolojilerinden yapay zekâ tabanlı savunma algoritmalarına, ileri mühendislik uygulamalarından yüksek hassasiyetli elektronik sistemlere kadar birçok alan aynı çatı altında geliştirilmektedir. Oğulbey’in amacı, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltmak ve tamamen yerli üretim kapasitesiyle savunma çözümleri geliştirmektir.
Üssün içerisinde sadece üretim tesisleri değil, aynı zamanda araştırma laboratuvarları, simülasyon merkezleri, test sahaları ve prototip geliştirme atölyeleri de yer almaktadır. Bu sayede, bir fikir hızla prototipe dönüşebilir, test edilebilir ve sahada uygulanabilir hâle getirilebilir. İşte bu yapısı Oğulbey’i, Türkiye’nin savunma sanayindeki en stratejik üslerinden biri hâline getirmektedir.
Çelik Kubbe: Türkiye’nin Hava Savunma Simgesi
Oğulbey’in en dikkat çeken projelerinden biri, Çelik Kubbe hava savunma sistemidir. Bu sistem, alçak, orta ve uzun menzil hava savunma sistemlerini entegre ederek, Türkiye’nin hava sahasında tam kapsamlı bir koruma sağlar. SİPER, Hisar ve Korkut gibi sistemler, Çelik Kubbe çatısı altında birleştirilmiş ve "sistemler sistemi" mantığıyla entegre edilmiştir. Çelik Kubbe, sadece bir savunma sistemi değil; Türkiye’nin teknolojik bağımsızlık sembolüdür. Artık kritik hava savunma yetenekleri tamamen yerli üretim ve Ar-Ge ile Türkiye sınırları içinde geliştirilmekte ve işletilmektedir. Bu, hem stratejik güvenliği artırmakta hem de ülkemizi küresel teknoloji liginde yükseltmektedir.
ASELSAN: Türkiye’nin Savunma Sanayindeki Lokomotifi
Oğulbey’in başarısında ASELSAN’ın rolü yadsınamaz. 1975 yılında kurulan ASELSAN, radar sistemlerinden elektronik harp ve mikroelektroniğe kadar geniş bir alanda faaliyet göstermektedir. Bu kuruluş, yerli savunma sanayimizin lokomotifi olarak, Türkiye’nin bağımsız savunma stratejisini desteklemektedir. Oğulbey, ASELSAN’ın tecrübesi ve teknolojik birikimiyle birleştiğinde, Türkiye’nin savunmada hem üretici hem de yenilikçi bir ülke olmasının önünü açmaktadır. Üstelik bu üs, yaklaşık 8 bin kişiye istihdam sağlayarak ülke ekonomisine de ciddi katkı sunmaktadır.
Geleceğe Yönelik Vizyon: Oğulbey ile Türkiye’nin Gücü
Oğulbey Teknoloji Üssü, Türkiye’nin sadece bugününü değil, yarınını da şekillendiren bir vizyon merkezidir. Burada geliştirilen her proje, ülkemizin stratejik öngörüsünü güçlendirmekte ve geleceğin savunma teknolojilerini Türkiye sınırları içinde geliştirme hedefini somutlaştırmaktadır. İnovasyonun Kalbi Oğulbey’de atıyor. Burada yürütülen çalışmalar, kuantum teknolojileri, yapay zekâ tabanlı sistemler ve ileri mühendislik çözümleri gibi alanlarda Türkiye’yi küresel arenada bir adım öne taşımaktadır. Oğulbey, Türkiye’nin savunma sanayisinde inovasyonu kültürel bir değer hâline getirdiğinin de bir göstergesidir.
Cumhuriyet tarihinin en büyük savunma sanayi yatırımı olan Oğulbey, Türkiye’nin gücünü geleceğe taşıyan bir mihenk taşıdır. Bu üs, her bir mühendisin, araştırmacının ve stratejistin emeğiyle Türkiye’yi daha güçlü, daha bağımsız ve daha rekabetçi hâle getirmektedir.
Hoşgeldin Oğulbey… Türkiye’nin gücü, artık geleceğin üssünde atıyor.
