Lev Nikolayeviç Tolstoy, 1828 yılında Rusya’da doğdu ve gençlik yıllarından itibaren geniş bir kültürel ilgi yelpazesine sahipti. 1844 yılında Kazan Üniversitesi’nin Arap-Türk Edebiyatları Bölümü’nü kazanarak, bu alanda eğitim almaya başladı. Üniversiteye girmeden önce, özel öğretmenlerden iki yıl boyunca Türkçe ve Arapça dersleri aldı. Bu hazırlık süreci, Tolstoy’un dil becerilerinde ve kültürel bilgisine derinlemesine katkıda bulundu.
Kazan Üniversitesi, o dönemde Rusya’nın en prestijli eğitim kurumlarından biri olarak kabul edilmekteydi. Üniversitenin Arap-Türk Edebiyatları Bölümü, dönemin en yetkin hocalarını bünyesinde barındırıyordu. Tolstoy, burada Türk dili, edebiyatı ve tarihine dair kapsamlı bir eğitim aldı. Bu bölümde, Kabusnâme, Sefaretnâme-i Seyyid Vahid Efendi, Yedi Kıta Tarihi ve Bâkî Divanı gibi önemli Türk edebiyatı eserlerini inceledi. Öğrenciler, bu eserlerden parçalar analiz ederek, dönemin Türk edebiyatı ve kültürüne dair derinlemesine bir bilgi sahibi oluyorlardı.
Tolstoy’un aldığı derslerin müfredatı, sadece edebi eserleri değil, aynı zamanda Osmanlı devlet anlaşmaları ve Ebu’l Gazi Bahadır Han’ın hikayeleri gibi tarihsel belgeleri de kapsıyordu. Türk dili, Kazan Üniversitesi’nde geniş çaplı olarak öğretiliyordu ve Tolstoy, bu dilde yapılan çevirilerle Türk kültürüne dair daha derin bir anlayış geliştirdi. Ne yazık ki, Tolstoy’un bu derslerde tuttuğu notlar ve diğer belgeler, günümüze ulaşamamıştır. Ancak, bu dönemde kazandığı bilgiler, onun sonraki hayatında Türk kültürüne ve edebiyatına olan ilgisini şekillendiren önemli bir temel oluşturdu.
Türk kültürüne derin bir ilgi: Tolstoy’un Sivastopol deneyimi
Tolstoy’un Türk kültürüne olan ilgisi, üniversite yıllarının ötesine geçti ve hayatının farklı dönemlerinde de kendini gösterdi. 1854-1855 yıllarında, Osmanlı birliklerinin İngiliz ve Fransızlarla beraber Sivastopol’ü kuşatması, Tolstoy’un Osmanlı'ya ve Türk halkına olan ilgisini daha da artırdı. Şehir savunmasına katılan genç Tolstoy, Türk esirlerle yakından ilgilendi ve onların savaşa hangi güdülerle katıldıklarını anlamaya çalıştı. Bu dönemde, Tolstoy’un savaş hakkındaki gözlemleri ve Türk esirlerle yaptığı sohbetler, onun Türk halkının yaşam tarzı ve ahlaki yapısına dair derinlemesine bir anlayış geliştirmesine yardımcı oldu.
Tolstoy, Türk esirlerle yaptığı görüşmelerde, onların manevi bilinçlerine dair önemli bilgiler edindi. Her bir esirin çantasında Kur’an olduğunu ve bu durumun, Türk askerlerinin savaş sırasında bile manevi değerlerine ne kadar bağlı kaldıklarını gösterdiğini gözlemledi.