Bu aykırılıklardan Şia, 1400 yıldır her an ihanet edebilme potansiyeli ve sapkın görüşleriyle kurumsallaşabilmiş bir fırka olarak varlığını sürdürmektedir. 20. Yüzyılda kurumsallaşmış yalan makinesi olarak ortaya çıkan İran’daki İslam(!) devriminin lideri Humeyni’nin çarpık ilişkileri de bu fırkanın ve devrimin gerçeğini ortaya koymaktadır.
Bir Fransız uçağıyla sürgünden dönüp devrimin başına geçen Humeyni, İran İslam Cumhuriyeti'nin ana düşmanı olarak Amerika Birleşik Devletleri'ni ilan eder. Humeyni’nin “büyük şeytan” olarak ilan ettiği ABD’de bir süre önce açığa çıkan gizli belgelere göre ise Humeyni devrimden önce ABD Başkanı Jimmy Carter’a bir mesaj gönderip, anlaşma önermiş: "İranlı askeri liderler sizi dinler, İran halkı ise beni." Belgelere göre Humeyni, Carter'a ordu üzerindeki etkisini kullanarak kendisinin iktidarı ele geçirmesine yardım etmesini istiyor.
Stanford Üniversitesi'nde profesör olan Abbas Milani: “Belgeler, Amerikalıların Şah'ın iktidarda kalamayacağını anladıklarında bir alternatif aramaya başladıklarını gösteriyor. Ve onu buldular. Bu kişi Ayetullah Humeyni'ydi. Sonra İran ordusuna Humeyni ile birlikte hareket etmeleri için güçlü bir baskı uygulamaya başladılar." diyor. İran İslam devriminin perdenin arkasında ABD desteğiyle başlayan tezgahı böyle başladı. 45 senedir de aynı şekilde devam ediyor. Sahnede savaş naraları atan İran, kuliste ABD’nin kucağında kendini okşatıyor.