Siyonizm'in Batı'da kurduğu yankı odası

0
Siyonizm'in Batı'da kurduğu yankı odası
"Batı ana akım medyalarına baktığınızda İsrail'in İran'ı bombalamasının, "İsrail'in meşru müdafa hakkını kullanması" şeklinde yorumlandığını görürsünüz... Halbuki ilk bomba atarak gerilimi ateşleyen İsrail'di. Buna rağmen bize biçilen zorunlu görme biçimi; "ne olursa olsun İsrail'in masumiyeti"yle ilgilidir. Siyonizm bu haliyle yeryüzünde adeta kendi masumiyeti ve mağduriyeti ile ilgili bir yankı odası kurmuştur..."

Star gazetesi yazarı Sibel Eraslan bugünkü yazısında, Siyonizmin özellikle Batı'da oluşturduğu baskıyı ve sansürü yazdı:

Akademide, sanatta kurdukları geçerlilik ağları da medyada kurdukları misalde işleyip duruyor. Hatırlarsanız Roger Garaudy, son kitaplarında İsrail mitlerinden bahsettiği ve bunun düpedüz bir ırkçılık olduğunu ispat ettiği için, dünyası dar edilmişti. Fransa'da hiçbir yayınevi kitaplarını basmıyordu, kara listedeydi, hiçbir kitapçı İsrail ile ilgili olmasa bile diğer kitaplarını dahi satmıyordu. Konferansları iptal edilmiş, üniversitelerde verdiği derslere son verilmişti. Garaudy bunu, özgürlüklerin ve demokrasinin kalesi Fransa'da yaşıyordu. Ama düşünce özgürlüğü gibi tüm özgürlüklerin ana filizi olan o değerli kuvvete bir türlü yaslanamıyordu. Söz konusu İsrail eleştirisi olunca, kimse düşünce özgürlüğünden yararlanamazdı. (Okuma Önerisi: İsrail, Mitler ve Terör)

Prof. Norman Finkelstein'ın yaşadığı da benzeri bir aforoz işlemiydi. Ortaçağ'da Engizisyon Mahkemelerinin makbul bulmadıkları hakkında verdikleri aforoz kararlarının günümüzdeki yansıması da Siyonist iptal kültürüydü nitekim. Kendisi de iptal damgası yemiş bir düşünür olan Noam Chomsky: "Kimse, İsrail'in Filistinlilere gösterdiği acımasız muameleye Norman Finkelstein'dan daha iyi ışık tutmamıştır' sözleriyle ona destek çıksa da Finkelstein de bu afarozdan payını fazlasıyla almıştır. (Okuma önerisi: Gazze: Şehadete Tanıklık)

Bu arada İsrail'in kurduğu yankı odasını deşifre eden bir kitap önerisinde daha bulunmak isterim: Sevgili Peren Birsaygılı Mut'un, 'İsrail'in Zihin Haritası: Siyonist Edebiyat' adlı kitap uluslararası Siyonizm'e dair müthiş sansürleme ağlarını deşifre ediyor. İsrail'in bir devlet olarak ortaya çıkartılışı ve kuruluşuna zamansal olarak eşlik eden medyalar, sanat muhitleri ve yayınevlerinde nasıl da davalaştırılıp, adeta pişirilip kotarıldığını gözler önüne seriyor.

Peren, İsrail'in 1948'de kurulmadan evvel 1800'lerden itibaren verilen kültürel, politik, uzun ve sabırlı çalışmalar sonucunda doğduğunu ortaya koyuyor. Özellikle günümüzde hemen her sonucu politikadan, siyasetçilerden bekleyenler için önemli şeyler söylüyor aslında. Kitabı okuduktan sonra şöyle dedim kendi kendime: Kitabı, medyası, kültürü, sanatı olmayan hiçbir dava muvaffak olamaz... Yani kültürünü ve sanat ortamını kurmadığınız kurumsal ve kuramsal çalışmalar yapmadığınız taktirde, siyaset tek başına bir sonuç oluşturamaz. Ama uzun 100-150 yıllık (bence çok daha uzun) bir efsanevi birikim; elbette 1948 sonrası terör çetelerini, genç vahşet timlerini etkileyecekti... Nitekim İsrail, tüm bu edebi, kültürel çalışmaların ardından dünyaya gelmiştir... Halen krallığını Netanyahu gibi düpedüz kasaplara değil, güçlü sinema yönetmenlerine, edebiyat ödüllerine, ödüllü filmlere, TV programlarına, yönetmen ve aktristlere borçludur.

Peren kardeşimiz, bu büyük kültürel çabanın patronaj isimlerini de tespit etmiş; Benjamin Disraeli, George Eliot, Theodor Herzl, Ahad Ha'am, Maksim Gorki, Stefan Zweig, Mark Twain gibi isimleri okurken özellikle Mark Twain'ı görünce irkildim. Türkiye'de onu okumamış neredeyse tek çocuk yoktur çünkü... Tom Sawyer ile arkadaşı Huckleberry'nin maceralarına bir de Peren'in bahsettiği büyük kültürel plan yaklaşımı üzerinden yeniden bakacağım...

Yorum Yazın