Rahim Er: Filistin'i yok etme planı

0
Rahim Er: Filistin'i yok etme planı
"Gazze’de şükür namazı kılacağız derken bu ihtiras yüzünden Gazze diye bir yer kalmayacak, Anadolu tehlikeye düşecek. Karşımızda iki kademeli bir kurnazlık var."

Türkiye gazetesi yazarı Rahim Er bugünkü yazısında, ABD Başkanı Trump'un Gazze planının Filistin'i yok etme planı olduğunu yazdı:

"The Guardian’ın haberi, dünya gündemine oturdu. İngiliz gazetesinin yazdığından anlaşıldığına göre, Donald Trump, Gazze için yeniden başa dönmüş:

Hatırlanacağı gibi 7 Ekim 2023’ten sonra Gazze’de Siyonist soykırımı başlayınca ABD Başkanı, şunun yapılmasını istemişti:

-Gazze halkı, Gazze Şeridi’nden çıkarılarak Sinâ Yarımadası ve Mısır gibi yakın ve komşu ülkelerle Endonezya benzeri uzak İslam ülkelerine sürülmeli…

2 buçuk milyon insanın tehcirinden, zorla göç ettirilmesinden söz ediliyordu. Trump’a göre petrol zengini körfez ülkeleri, bu nüfusu kabul etmeli, Gazzeliler de oralara gitmeliydi.

Bu uçuk fikrin gerçek olmasından sonra, Filistin’in ana gövdeden kopuk parçası, Gazze şehri, Müslüman unsurdan boşalmış olacak ve Trump planına göre şehir, Rio gibi bir eğlence, karnaval, kumar ve dünyalık merkezi olacaktı…

Mesleği emlakçılık olan Başkan Trump, bu arzusunu uzun süre ısrarla korudu. Gazeliler, iki sene boyunca Güneye; Sina’ya doğru sürülmek için zorlandılar. Stalin’in Kırım ve Ahıska Türklerini vatanlarından kazıması, Mao’nun Doğu Türkistan’ı gasbedip Uygur Türklerini vatansız bırakmaya tevessül etmesi gibi Binyamin Netanyahu hükûmeti, Siyonistler de Trump öncülüğünde Gazzeli Filistinlileri bomba sağanağı altında vatanlarından çıkarıyorlardı. Her yaştaki mazlum ve mağdur Gazzeli, iki yıl boyunca yollarda perişan oldular. Aç-susuz kaldılar ama vatanlarını terk etmediler. Gider gibi yapıp gitmediler. Onlar, yokluğun en zalimini, İsrailli Siyonistler de varlığın zirvesini yaşadıkları hâlde mücahidler, kahramanca direndiler, büyük kayıplar vermelerine rağmen teslim ve mağlup olmadılar, İsrail’i, düşmanı dize getirdiler.

Trump baktı ki planı tutmayacak; bu defa taktik değiştirdi. Mısır’ın Şarm el Şeyh şehrinde bir barış konferansı düzenlendi. Trump ve ilgili devlet ve hükûmet temsilcileri burada toplandılar. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tavır koyduğu için Gazze Celladı Netanyahu, toplantıya katılamadı. Ama Trump, ona herhâlde şöyle demiştir:

-Zaten ben, iştirak ediyorum; senin olman çok da şart değil!

"Şarm el Şeyh Barış Zirvesi"adıyla ateşkes toplantısı tertiplenirken şurada yazdığımız yazının mürekkebi herhâlde kurumamıştır. O yazımız"Tuzak"başlığını taşıyordu. Şunu diyorduk:

-İsrail, Filistin karşısında, Gazze önünde çâresiz kaldı. Bu toplantıyı İsrail’i kurtarmak için tertipliyorlar. Tuzağa düşmemeye dikkat etmeli.

Denize düşen yılana sarılır.

Dünyanın vicdanlı insanları, Gazze’deki vahşi soy kırım ve çocuk, kadın ve yaşlıların perişan edilmeleri, katledilmeleri, bebeklerin bile aç bırakılarak öldürülmelerinden dolayı çok vicdan azabı çekmiş, çok yorulmuştu. Bu sebeple Şarm el Şeyh’teki toplantıya iyi nazarla bakılmak istendi. Adım başına karar ve fikir değiştiren, dediğini ağzının içinde yuvarlayan Trump’a rağmen dünya bir ümide kapılmak istiyordu. Toplantıda beklentiler beslendi. Sürgün kalkmıştı. Gazze’ye barış gelecek, kimse öldürülmeyecekti. Hatta Trump, kendini Nobel Barış Ödülüne layık görmeye devam ediyordu. Toplantı sonrası neşrolunan "Trump Beyannâmesi"ne göre Gazze, imar ve inşa edilecek, hayat düzelecek, huzur, sulh ve sükûnu tesis için garantör devletler olacaktı. Ama bu sözlere rağmen her şey, sisler gerisinde ve muğlaktı. O muğlaklık işte nihâyet netleşti. Ne yazık ki bu, iyiye, adalete, barışa doğru bir netleşme değil. Trump, dönüp-dolaşıp yeniden ilk günkü planına rücû etmiş. Bunu adı geçen gazete haber vermekte. İlk planla yeni plan arasındaki tek fark şu. İlk planda Gazze halkının tamamı Sina Yarımadası’yla muhtelif devletlere sürülüyordu bu defa ise “Yeşil Alan” diye tanzim edilecek bir açık hava hapishanesinde yaşamaya mecbur kalacaklar.

Trump Planı şöyle:

Gazze’nin Akdeniz sahili boşaltılarak burası"Kırmızı Bölge"ilân edilecek. Şehrin doğu kısmı"Yeşil Bölge"olacak. Burası imar edilerek, Gazzeliler burada ikamete mecbur bırakılacak. Kırmızı Bölge ile Yeşil Bölge arasında kalacak şeridin ismi"Sarı Hat"… Sarı Hat, Tel Aviv’in kontrolünde olacak. Böylece İsrail, Gazzeli Filistinlilerin denize ulaşımını, petrol ve doğalgaz olarak Akdeniz karasularındaki haklarını kullanmalarını önlemiş olacaktır. Bir işe yaramayan BM askerleri ile şeklen garantör devlet askerleri de İsrail ile birlikte Yeşil Bölge adlı bir şeritte yaşamak zorunda kalan Gazzelilere gardiyanlık yapacaklar.

Kırmızı Bölge ise elbette Riolaşacak ve Filistin’in Türkiye ile MEB-Münhasır Ekonomik Bölge andlaşması yapma imkânı kalmayacak ve Akdeniz, onlar için uzak deniz olacaktır.

Bütün bunlar, İsrail’e nefes alma payı verildikten ve yalancı barıştan sonra oldu. Verilen vaadler üzerine İzzeddin el Kassam Tugayları, İsrailli esirleri teslim ettiler, ateşkese tam uydular, Yahudi naaşlarını verdiler. Fakat soykırımcı İsrail, tek gün ve bir saat bile saldırıdan, öldürmekten ve soykırımdan vazgeçmedi. O bunları yaparken kimse kendisine mâni olmadı.

Senelerdir Filistin için, Gazze için samimiyetle ter döken Türkiye’dir. Devlet adamlarımızdır. Gazzelilerin, Filistinlilerin tek ümidleri önce Allah, sonra Türk milletidir.

Aman dikkat!..

Gazze’de şükür namazı kılacağız derken bu ihtiras yüzünden Gazze diye bir yer kalmayacak, Anadolu tehlikeye düşecek. Karşımızda iki kademeli bir kurnazlık var. Birinci adımda Gazze Kırmızı, Yeşil, Sarı derken kumarhane ve müptezellik mekânına çevrilecek, ikinci kademede Batı Şeria, İsrail’e katılacak ve ardından renkli bölgeler de yok edilerek İsrail Arz-ı Mev’uda doğru genişletilecek.

Ateşkes, barış, garantörlük vaadi… tahmin edildiği gibi hepsi asılsız laflar çıkmakta. "Tuzak"dememiz ne yazık ki gerçek olma yolunda. Yanılmış olmayı temenni ederdik. Şu var ki şimdi dünyada başka insanlar da"tuzak"diyorlar…"

  • Next Social

Yorum Yazın