İsrail ordusu, Gazze kentinin kuzeyindeki bölgeyi boşaltmak amacıyla son günlerde yoğun bir şekilde bombalıyor.
Söz konusu bölgede her şeye rağmen evlerini terk etmemiş on binlerce insan yaşıyor.
İşgal güçlerinin amacı, Kuzey Gazze’yi tamamen yakıp yıkarak sivil insan yaşamına uygun olmayan bir tampon bölge hâline getirmek.
İsrail ordusunun amacına ulaşamaması için bölge sakinlerinin evlerini terk etmemeleri gerekiyor.
Ayrıca Gazze Şeridi’nde güvenli denilebilecek bir karış alan olmadığı için bölgede yaşamaya çalışanların gidebilecekleri yer de yok.
Yoğun bombardımana ve bir yıl içinde üçüncü kez kara operasyonuna maruz kalan Cibaliya Kampı sakinleri “Buradan ancak öbür dünyaya gideriz”, “Öleceksek burada ölelim.” diyorlar.
Kuzey Gazze’de bir haftadır yiyecek ve ilaç yok.
Depolardaki sular tükeniyor.
Tedavi imkânı olmadığı için yaralıların çoğunun bir süre sonra şehit olduğu bildiriliyor.
İsrail ordusu Cibaliya Kampı’na varil bombası atmaya başladı.
Bir varilin içine yanıcı ve patlayıcı maddeler ile şarapnel parçalarının doldurulmasıyla üretilen, oldukça ucuz ve yapımı kolay olan söz konusu bombaların mucidi Suriye rejimi ve müttefikleri.
Esed rejimi tam 81 bin 916 kez varil bombası kullandı ve o bombalarla aralarında çok sayıda çocuk ve kadının da olduğu 11 bin 87 sivil hayatını kaybetti.
Dün Suriyeli masum insanların üzerine atılan varil bombaları bugün Cibaliya Kampı’ndaki evlerini terk etmek istemeyen Filistinlileri hedef alıyor.
Netanyahu’ya akıl veren işgal ordusu generalleri Kuzey Gazze’yi “kapalı askerî bölge” hâline getirebilirlerse Filistin direnişine ağır bir darbe vuracaklarını ve Yahya es-Sinvar’ı esir takasına mecbur bırakacaklarını düşünüyorlar.
Gazze Şeridi sakinleri hayatta kalmaya ve işgal güçlerine direnmeye çalışırken Batı Şeria’daki güvenlik güçleri direnişçi avıyla meşgul.
Mahmud Abbas’a bağlı güvenlik güçleri Tulkarem kentinde İslami Cihad’ın askerî kanadı Kudüs Müfrezeleri’ne bağlı Tulkarem Tugayı Komutanı Ahmed Ebu’l-Ayide’yi gözaltına alınca Filistinli güvenlik görevlileri ve Filistinli direnişçiler arasında çatışma yaşandı.
Batı Şeria’nın Gazze Şeridi’ne vereceği destek güvenlik güçleri tarafından bastırılıyor ve işgalcilere karşı kullanılmak üzere hazırlanan el yapımı patlayıcılar yine aynı güçler tarafından imha ediliyor.
İşgal ordusundan ağır darbe yiyen Hizbullah’tan da Gazze Şeridi’ne fayda yok.
Örgütün füze saldırıları İsrail’in katliamlarını durdurabilecek nitelikte değil.
Daha da ötesi Hizbullah, Suriye rejimi ve İran ile birlikte Suriye’nin kuzeyine askerî yığınak yapmakla meşgul.
Hizbullah’ın birinci önceliği, İsrail’le değil, Suriyeli muhaliflerle savaşmak ve olası bir göç dalgasını Suriye topraklarında tutmak isteyen Türkiye’nin muhaliflerle birlikte yeni bir askerî harekât gerçekleştirmesine engel olmak.
Bu arada Gazze Şeridi’ndeki katliamlar -maalesef- gündemin arka sıralarına düştü.
Televizyon ekranlarına, gazete sayfaları ile sosyal medyaya yansıyan katliam görüntüleri olağan ve kabul edilir duruma geldi.
Vahşet görüntülerinin ve korkunç yıkımın zamanla günlük yaşamın bir parçası hâline gelmesinde hatta normal görülmesinde Suriye rejimi ve müttefiklerinin yakın geçmişte gerçekleştirdiği katliamların payı olduğunu unutmamak gerek.
İsmail Yaşa, Diriliş Postası, 14 Ekim