İddianameye göre, 2021–2025 arasında özellikle Cebeci Maden bölgesine yapılan izinsiz ve kontrolsüz dökümler, hem maden rezervlerine ağır zarar verdi hem de devasa bir kamu kaybına yol açtı.
Savcılık, bu dönemde toplam 185 milyon ton kaçak hafriyat döküldüğünü; bunun maden varlığına yaklaşık 80 milyar TL tutarında zarar verdiğini belirtiyor. Atık Taşıma ve Kabul Belgesi kayıtlarına göre dökümün, İSTAÇ’a gitmesi gerekirken örgütün kontrolündeki alanlara yönlendirildiği, bu dökümlerden elde edilen bedelin ise örgütün “sistem” adı verilen yapısına aktarıldığı ifade ediliyor. Ton başına 140 TL’lik hesaplamayla bu kalemin parasal karşılığının 31 milyar TL’nin üzerinde olduğu değerlendirildi.
İddianame, örgütün yalnızca hafriyat gelirleriyle yetinmediğini; birden fazla ihaleye fesat karıştırdığı, çevre ve maden sahalarına “telafisi mümkün olmayan” zararlar verdiği, elde edilen kayıt dışı gelirlerin bir kısmının örgüt mensuplarının kişisel zenginliğine, bir kısmının ise siyasi amaçlı “havuz” yapısına aktarıldığını belirtiyor.
Ayrıca CHP’li İBB Meclis üyelerinin oylarıyla, Arnavutköy’deki doğal bir göl ve çevresinin döküm sahası ilan edilmesine ilişkin kararın alınmış olması da dosyada dikkat çekici bir detay olarak yer alıyor. Arnavutköy Belediyesi daha önce bölgeyi zabıta eliyle koruma altına almıştı.
İddianame, tüm bu süreçleri Ekrem İmamoğlu’nun yönettiği ileri sürülen suç örgütünün hem kamuyu zarara uğrattığı, hem de bu ekonomik güçle siyaseti dizayn etmeye çalıştığı iddiasıyla bağlıyor.


