‘İletişim çağı’nda iletişimsizlik

0
‘İletişim çağı’nda iletişimsizlik
İletişim çağında iletişimsizlik, bir teknoloji sorunu değil; insanî bir sorun. Çözüm de teknolojide değil, insanın kendinde.

Bir tuşa basıp dünyayı avuçlarımıza alıyoruz ama neden hâlâ yalnızız?

2025 yılındayız. Bir saniyede 97 milyon e-posta gönderiliyor, 6,8 milyon kısa video izleniyor, 500 saatlik içerik YouTube’a yükleniyor. Bir akıllı telefonla aynı anda 17 farklı platformda “var” olabiliyoruz. Ama aynı anda bir insanla gerçekten “orada” olabiliyor muyuz? Bu çağın en büyük paradoksu tam da burada: Tarihin en çok konuşan, en çok yazan, en çok paylaşan nesli, aynı zamanda tarihin en yalnız nesli. Pew Research Center’ın (Araştırma Merkezi) 2024 verilerine göre Z kuşağının %73’ü “çoğu zaman anlaşılmadığını” hissediyor. Ne ironik, değil mi? Herkesin sesi var, ama kimse duyulmuyor. Aynı araştırma, 50 yıl önceki oranların tam tersine çevrildiğini gösteriyor: 1970’lerde yalnızlık oranı %25’ti. Eskiden komşu kapıyı çalardı, şimdi “DM’den yaz” devri. İletişim araçları çoğaldıkça iletişim kalitesi eksiliyor. Bu bir tesadüf değil; bilinçli bir tasarımın oyunu.

Teknolojinin “Bağlantı” Vaadi ve “Yalıtım” Gerçeği

Sherry Turkle, 2011’de Alone Together (Birlikte Yalnız) kitabında bunu öngörmüştü: “Teknoloji bize ‘her an bağlıyız’ hissi veriyor, ama aslında bizi birbirimizden uzaklaştırıyor.” On beş yıl sonra bu kehanet rakamlarla tescillendi: Harvard’ın 85 yıllık “Grant ve Glueck” çalışması (1938-2023): Mutluluğun tek göstergesi “yakın ilişkiler”. Bir bildirim sesi değil, bir dostun kahkahasıymış meğer mutluluk. Smartphone (akıllı telefon) kullanımının 2012’den beri %230 artmasıyla, “günde 5+ saat ekran” grubunda depresyon riski %42 yükseldi. Ekrana bakmaktan gözlerimiz yoruldu, ama kalbimiz daha çok kırık. İngiltere’de 2024 Lonely Epidemic Raporu (Yalnızlık Salgını Raporu): 16-29 yaş arası her 3 gençten 1’i “son bir ayda kimseyle yüz yüze derin bir sohbet etmedim” diyor. Bir “like” bin söze bedel dediler, ama naber bile diyemiyoruz. Japonya’da “hikikomori” (sosyal çekilme) sayısı 1,5 milyonu aştı. Güney Kore’de “lonely death” (yalnız ölüm) vakaları 5 yılda %84 arttı. Teknoloji dünyayı küçülttü, ama yalnızlığımız devasa.

Algoritmaların Yalnızlık Fabrikası

Sosyal medya platformları “bağlantı” değil, “dikkat” satıyor. 2023’te TikTok’un eski başkan yardımcısı Blake Chua’nın sızan iç yazışmaları her şeyi özetliyor: “Kullanıcı ne kadar öfkeli, ne kadar kıskanç, ne kadar yetersiz hissederse o kadar çok vakit harcıyor.” Algoritma kalbimizi değil, öfkemizi seviyor. Sonuç: Instagram’da “perfect life” (mükemmel hayat) filtreleri genç kızlarda beden dismorfisi (beden algı bozukluğu) oranını %127 artırdı (Royal Society for Public Health, 2024). Aynaya değil, filtrelere inanıyoruz artık. Twitter/X’te 2024’te yapılan bir deney: Aynı haberi iki gruba gösterdiler. Bir gruba “en çok öfkelenen yorumlar” üstte, diğer gruba “en yapıcılar” üstte. Öfke algoritması kullanan grupta empati skoru %38 düştü, diğer grupta %22 yükseldi. Öfke kazandırıyor, ama insanlığımız eksiliyor. Algoritma bizi “kabilelere” ayırıyor. 2025 MIT araştırması: Bir kullanıcı 6 ay içinde sadece %3 farklı görüşe maruz kalıyor. Kendi balonumuzda hapsolduk, başka ses yok.

Dijital Göçmenler ve Yerli Yalnızlar

Boomer’lar (bebek patlaması kuşağı) WhatsApp gruplarında “günaydın” fotoğrafları paylaşarak yalnızlıklarını örtüyor. Z kuşağı ise Discord’da, Twitch’te, (sohbet platformları)

Anonim hesaplarda “gerçek” kendini arıyor. Örnek vakalar: ABD – The Anxious Generation (Endişeli Nesil) kitabının yazarı Jonathan Haidt’in verileri: 2010-2024 arası lise öğrencilerinin “hiç arkadaşım yok” deme oranı %300 arttı. Arkadaşlık da mı “swipe” meselesi oldu? (Swipe - profil beğenme hareketi) Fransa – 2024’te Paris’te “No Phone Dinner” (Telefonsuz Akşam Yemeği) hareketi başladı. Katılımcıların %87’si “ilk 20 dakikada konuşacak konu bulamadık” dedi. Telefonu bıraktık, kendimizi unuttuk. Hindistan – 1,4 milyar nüfuslu ülkede 2025’te 340 milyon aktif Tinder (çöpçatan uygulaması) kullanıcısı var, ama evlilik oranları son 50 yılın en düşük seviyesinde. Sağ kaydır, ama kalp nerede? Türkiye – TÜİK 2025 verisi: 15-24 yaş grubunda “hiç yüz yüze görüşmediğim ama çok yakın hissettiğim arkadaşım var” diyenlerin oranı %68. Aynı grupta “gerçek hayatta görüşecek kimsesi olmadığını” söyleyenlerin oranı %34. Sanaldaki dostlar gerçek, peki ya biz?

Yeni İletişimsizlik Dilleri

Emoji (ifade simgesi), GIF (hareketli görüntü), reels (kısa video), voice note (sesli not)… Kelimeler kısaldıkça duygular da kısalıyor mu? 2024 Oxford Üniversitesi araştırması: Günlük ortalama kelime kullanımımız 1970’lere göre %42 azaldı. Ama emoji (ifade simgesi) kullanımımız 9.400 kat arttı. Bir gülücükle her şeyi anlattık sanıyoruz, değil mi? Bir “emoji” ile “ağlıyorum gülmekten” mi diyoruz, yoksa “konuşmak istemiyorum” mu? WhatsApp’ta “mavi tik” (okundu bilgisi) stresi küresel bir sendrom. 2024’te Brezilya’da bir genç, görülmedi diye intihar etti. İtalya’da “mavi tik cinayeti” (okundu bilgisi cinayeti) davası açıldı. Türkiye’de her 10 gençten 6’sı “mesajıma hemen cevap vermezse beni sevmiyordur” diyor (PİAR 2025). Mavi tik, kalbi kırık bir emoji.

Kurumsal Yalnızlık: Zoom Çağında Ofisler

Pandemi (salgın) bitti ama Zoom bitmedi. 2025 Gallup verisi: Hibrit çalışanların (hem ofis hem evden çalışanlar) %62’si “ofise gelirsem daha yalnız hissediyorum” diyor. Ofis dedik, yalnızlık merkezi çıktı. Çünkü artık “çay molası” yok, “koridor sohbeti” yok. Microsoft’un 2024 Work Trend Index’i (Çalışma Trendi Endeksi): Ortalama bir çalışan günde 350 mesaj/posta alıyor, ama sadece 12’si “insani” temas içeriyor. 350 mesaj, ama bir “nasılsın” yok. Geri kalan: “Toplantıya katıldığın için teşekkürler”, “FYI” (bilginize), “Circle back edelim” (tekrar konuşalım).

Çözüm mü, Yeni Tuzak mı? Metaverse ve AI Arkadaşlar

Meta’nın 2024 Horizon Worlds (Ufuk Dünyaları) verisi: Kullanıcıların %58’i “gerçek insanlarla değil, botlarla (yapay zeka programları) daha rahat konuşuyorum” diyor. İnsandan kaçtık, botla dertleştik. Replika AI’nin (Yapay Zeka Arkadaş Uygulaması) 25 milyon kullanıcısından 2,5 milyonu “sevgilim” diyor. 2025’te Japonya’da bir adam, AI (yapay zeka) sevgilisiyle evlenmiş. Devlet nikâhı tanımadı ama 40 bin kişi canlı yayında izledi. Aşk bile sanal, peki duygu nerede? Soru şu: Teknolojiyi daha çok kullanarak yalnızlıktan kurtulabilir miyiz? Cevap, Cambridge’in 2025 uzun dönem çalışmasında: “AI (yapay zeka) arkadaşlar kısa vadede yalnızlığı %28 azaltıyor, ama 6 ay sonra %47 artırıyor. Çünkü insan dokunuşu eksik.” Bir bot seni anlar sanırsın, ama sarılmaz.

Gerçek Çözüm Önerileri

“Dijital Detoks” (dijital arınma) değil, “Dijital Denge”: Haftada bir gün “gri skal” (gri tonlama) modu, bildirimler kapalı. “3-30-3 Kuralı”: 3 dakika göz teması, 30 dakika yüz yüze sohbet, 3 saat telefonsuz aktivite. “Telefon Yığını”: Restoranda herkes telefonu masanın ortasına koyar, ilk dokunan hesabı öder. (Hollanda’da %84 başarı oranı) “Yavaş Sosyal Medya Hareketi” Instagram’da “Close Friends” (Yakın Arkadaşlar) listesini 15 kişiyle sınırla. Devlet politikaları: Finlandiya 2024’te “Dijital İyi Oluş” dersini zorunlu yaptı, yalnızlık oranları %22 düştü. Bir dersle yalnızlık azalıyorsa, biz niye hâlâ bildirim peşindeyiz?

Yeniden İnsan Olmak

Zoom’un kurucusu Eric Yuan pandemi (salgın) servetini 20 milyara çıkardı, sonra 2024’te “Zoom yorgunluğu” konulu TED (konuşma platformu) yaptı. Adam kendi icadından sıkıldı. Biz hâlâ “Herkes mute’da (sessizde) mı?” diye soruyoruz. Slack’te (işbirliği platformu) 18 kanal, Teams’te (ekip platformu) 42 etiket, Notion’da (not alma platformu) 9 mention (bahsetme). 3 saniyede 69 bildirim. Ama koridorda “N’aber?” diyene “Sonra yazışırız, call’ım (aramam) var” diyoruz. Çünkü call (arama) var. 45 dakikalık, 12 kişilik, gündemi “update’leri (güncellemeleri) update etmek (güncellemek)” olan bir call (arama). Neuralink’in (beyin-bilgisayar arayüzü) ilk deneklerinden biri geçen ay dedi ki: “Düşünerek mesaj atıyorum ama hâlâ kimse beni duymuyor.” Düşünceyi bile dijital yaptık, ama hâlâ yalnızız. Elon Musk bile okurken kahve dökmüştür.

Ben teknoloji hakkında yazıyorum. Her hafta yeni çip (yonga), yeni ekran, yeni “devrim” anlatıyorum. Snapdragon 8 Gen 4 3 nm’ye (nanometreye) düştü, bravo. iPhone 17 Pro Max’in 48 MP sensörü (megapiksel sensörü) ay kraterini çekiyor, harika. Ama hiçbir sensör (algılayıcı) içimdeki krateri çekemiyor.

Çözüm mü? İletişim çağında iletişimsizlik, bir teknoloji sorunu değil; insanî bir sorun. Çözüm de teknolojide değil, insanın kendinde. Bir akşam telefonu kapatıp, kapı komşusuna “Nasılsın?” diye sormak, sıla-i rahim yapmak; “tabiatta hiçbir ânın tekrarının varolmadığı” şuuruyla, kendimizin, sevdiklerimizin üzerine eğilmek; dürüst, sâlih ve zarafetin peşinden koşmak gerek. “Bir insana tesir etmek, ona kendi ruhundan vermektir.” Bizim kıymetli ölçülerimizden biri de “kalp sözden gelirse tesir eder”, hatırımızda tutmak icap eder.

İletişim, kelimelerin değil, kalbin ulaştığı mesafedir. 21. yüzyılın en büyük devrimi, gerçekliğe dönmek olacak: Birbirimize dokunmak, ruhlara dokunmak.

Yorum Yazın