Filistin direniş hareketleri uzun süredir işgalci düşmana karşı amansız bir mücadele veriyorlar. Sahada direniş hareketlerini yenemeyen düşman şimdiye dek çok farklı yolları denedi ancak amacına ulaşamadı, direnişe beyaz bayrak çektiremedi. Sahada yenilmeyen direniş hareketleri ile ilgili kimi ülkeler ABD’nin planı doğrultusunda bazı girişimlerde bulunmaktadır. Amaçları, Hamas’ı terörize edip Gazze’den el çektirmek.
Bu amaçla, ABD de düzenlenen Birleşmiş Milletler konferansında Gazze ve Hamas ile ilgili yedi sayfalık bir deklarasyona imza atıldı. Deklarasyonda Hamas’a silah bırakma ve Gazze’deki iktidarını sonlandırma çağrısında bulunulurken işgalci İsrail ve Filistinliler arasındaki soruna yönelik iki devletli çözüm önerisine destek verildi. “Gazze’deki savaşın sonlandırılması için Hamas silahlarını Filistin yönetimine teslim etmeli” denilen deklarasyonda, 17 ülkenin imzası bulunuyor.
Katar, Suudi Arabistan ve Mısır’ın başına çektiği ülkeler arasında imzası bulunanlardan biri de ne yazık ki Türkiye’dir. Bu konuda Türkiye’den detaylı bir açıklama gelmeli ve bu yanlışından ivedilikle vazgeçmelidir. Nasıl olur da Hamas’a, “silahları işbirlikçi Abbas’a teslim et ve Gazze’den çık” çağrısı yapılabilir. Hamas, Gazze halkının gözbebeğidir, onurudur. Ne Gazze halkı Hamas’ı, ne de Hamas Gazze halkını bırakmayacaktır.
Hamas aynı zamanda ümmetin de gözbebeğidir, onurudur, şeref ve haysiyet mücadelesi veren erdemliler hareketidir. Bugüne kadar hep söyledik, yine söylüyoruz; işgalci İsrail ancak güçten anlar. Bugün Hamas bütün imkânlarını seferber ederek ve en değerli şahsiyetlerini şehit vererek tarihi bir cihad ortaya koyuyor. Hiç kimse Hamas’ın bu onurlu mücadelesini etkisizleştiremez, Hamas’ı halkın gözünden düşürme adına yöneticilerine yönelik itibar operasyonu yapamaz.
Direniş hareketlerine silah bırakma çağrısı yapılması, Hamas’ın Gazze yönetiminden elinin çektirilmek istenmesi haydut ABD’nin planıdır. Bu planın uygulanmasından en çok memnun olacaklar; iki yıldır Filistinlileri katleden, onları açlık ve yokluğa mahkûm eden işgalci düşman olacaktır. 2016’da başlayan “İsrail’le normalleşme” planına karşı gelip “hayır” dediğimiz gibi bugünde Hamas’ın Gazze’yle irtibatının kesilmesi ve silahları Abbas’a teslim etmesi planına en yüksek sesle “hayır” diyoruz.
Hamas’a silah bırak çağrısı yapmak; Siyonist işgale teslim ol demektir ve aynı zamanda bir akıl tutulmasıdır. Mesele sadece silah değil, zulme başkaldırı ve direniş hakkıdır. Hamas, işgale karşı kahramanca bir direnişin adıdır. Onu terörize etmek değil, sahiplenmek mümince ve onurluca bir duruştur. Şerefli direniş hareketlerinin meşru müdafaasını suç gibi göstermek, Siyonist düşmana kalkan olmaktır.
İki yıldır süren soykırıma karşı seyirci olanlar bugün nasıl da Hamas’a söz söyleme hakkını kendilerinde buluyorlar. Deklerasyonda başı çeken Suudi, Katar ve Mısır, Gazze halkı için şu ana kadar neden ciddi anlamda adımlar atmadılar. Hele ki Mısır… Zalim darbeci Sisi bugüne kadar Gazze için ne yaptı, sözde Müslüman kardeşleri bir adım ötede açıktan hayatlarını kaybederken; bir avuç aşa, bir yudum suya muhtaçken neden Refah sınır kapısını açma cesaretinde bulunmadı!
Ne Mısır’ın ne de emperyalist Amerika ile sürekli dostluk geliştiren Suudi Arabistan’ın Hamas’a silahları bırak çağrısı yapma hakkı yoktur. Eğer bir çağrı yapılacaksa, sistematik bir şekilde çocukları katleden siyonist düşmana “silahları bırak, katliamlarını sonlandır ve işgal ettiğin topraklardan defolup git” çağrısı yapılmalıdır.
İki yıldır Hamas’ı yalnız bırakanlar, direniş hareketlerine yardımda bulunmayanlar, aç ve susuzluğa mahkûm edilmiş gariban Gazzelilere sınır kapılarını açmayanlar, âlî çıkarları için emperyalistlerle dost olup Müslümanların hassasiyetlerini zedeleyenler; unutmamalıdırlar ki er ya da geç tarihin ve ümmetin vicdanında mahkûm olacaklardır.
1 Ağustos 2025.