İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndeki yolsuzluklara dair İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ekrem İmamoğlu suç örgütüne yönelik başlatmış olduğu soruşturma kapsamında tutuklanan Servet Yıldırım, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanarak tahliye oldu.
Ekrem İmamoğlu suç örgütünün para trafiğinin önemli isimlerinden Hüseyin Köksal’ın şöförlüğünü yapan Servet Yıldırım pişmanlık ifadesinde, İBB iştirakleri üzerinden suç örgütünün finans kaynağı olan şirketlere nasıl para aktarıldığını tek tek anlattı.
“Olay TV Kültür A. Ş.’nin Parasıyla Alındı”
Ekrem İmamoğlu’nun talimatıyla Olay TV’nin alındığını söyleyen Servet Yıldırım ifadesinde, Olay TV’nin alınışı sırasında şahid olduklarını şu sözlerle anlatıyor: “Hüseyin Köksal, Ekrem İmamoğlu’nun talimatı ile Olay TV isimli TV kanalını Cavit Çağlar’dan almak istedi. Satın alma ile ilgili finansmanı Ekrem İmamoğlu sağlayacaktı. Cavit Çağlar ile Hüseyin Köksal Olay TV’nin satın alınması hususunda 2.5 Milyon Euro’ya anlaştılar. Satın alma sürecindeki ve televizyonun kuruluş aşamasındaki tüm süreç ile ilgili finansmanı Ekrem İmamoğlu’nun talimatı ile Fatih Keleş İstanbul Büyükşehir Belediyesi üzerinden sağladı. Olay TV satın alınırken Kültür A. Ş.’nin parası ile satın alındı. Bu dönemde Kültür A. Ş.’nin genel müdürü Serdar Taşkın’dı. Yaşanan tüm süreci Serdar Taşkın da bilmektedir.”
Yıldırım ifadesinde, merkezi Bursa’da olan Olay TV’yi İstanbul’a taşımak için de Kültür A. Ş.’nin bütçesinin kullanıldığı söylüyor: “Ekrem İmamoğlu Olay TV’nin merkezini Bab Plaza’ya taşımak istedi. Bunun üzerine plazanın 1. katı, soy ismini bilmediğim ismini İsmail olarak bildiği emlakçıdan 1 milyon 200 bin euroya satın alındı. Plazanın 1. katının parası da Ekrem İmamoğlu’nun talimatı ile Kültür A. Ş.’nin bütçesinden sağlandı. Bu parayı da Fatih Keleş, Ekrem İmamoğlu’nun talimatı ile Hüseyin Köksal’a verdi. Hüseyin Köksal da söz konusu parayı emlakçıya ödedi. Bahsettiğim para transferleri Hüseyin Köksal’ın hesaplarında görünür. Yukarıda belirttiğim gibi emlakçının soy ismini bilmiyorum. Ancak İsmail isimli emlakçı bildiğim kadarı ile Bab Plaza ile sürekli ilgilenmektedir. Bu plazaya gidilerek emlakçıya ulaşılabilir. Bab Plazadaki 1. kat mülki ile birlikte alınınca bir televizyon kanalının yayın yapabilmesi için son model tüm teçhizatlar ile donatıldı. Tahminime göre Bab Plaza’daki 1. kat alındıktan sonra teçhizatlara da 2 milyon Euro harcandı. Teçhizatların finansmanı da Ekrem İmamoğlu’nun talimatı ile Kültür A. Ş. üzerinden Fetih Keleş aracılığı ile Hüseyin Köksal’a yapılmıştır.”
Olay TV Kağıthane’deki Bab Plaza’ya taşınıp yaklaşık bir hafta yayın yapmasının ardından Cavit Çağlar’ın satıştan vazgeçtiğini söyleyen Servet Yıldırım ifadesinde, Cavit Çağlar’a ödemenin nasıl yapıldığı ve sonra ödemenin Çağlar tarafından nasıl iade edildiğini de teferruatıyla anlatıyor: “Olay TV Kağıthane’de yayına başladıktan sonra Cavit Çağlar, Hüseyin Köksal’ın yanına gelerek kanalın devrini yapamayacağını söyledi. Bunun üzerine Olay TV’nin satışı konusunda anlaşılan 2.5 milyon Euro Cavit Çağlar tarafından Hüseyin Köksal’a iade edildi. Cavit Çağlar devir parasını Hüseyin Köksal’dan almıştı ancak resmi devir işlemini henüz yapmamıştı. Cavit Çağlar faaliyetlerini Levent’te bulunan ofisinde yapmaktaydı. Hüseyin Köksal Olay TV’yi satın alırken 2.5 milyon Euro’nun bir kısmını elden Cavit Çağlar’a ödedi. Parayı Fatih Keleş nakit olarak Hüseyin Köksal’a getirdi. Hüseyin Köksal da elden ödediği paraları bizzat kendisi Cavit Çağlar’a Levent’teki ofisinde teslim etti. Bu esnada Hüseyin’in şoförlüğünü ben yapıyordum. Paralar Cavit Çağlar’a tek seferde gitmedi. Parça parça çantalar ile gitti. Hüseyin Köksal’ın, Cavit Çağlar’a toplamda nakit olarak ne kadar para götürdüğünü bilmiyorum. Paralar çantalar ile arabanın bagajına konulurdu. Ben de Hüseyin Köksal’ın şoförlüğünü yapardım ve paraları bu şekilde götürürdük. TV devri gerçekleşmeyince Cavit Çağlar devir için verilen paraların iadesini hemen yapmadı. Belirli bir süre sonra yaptı. İade edilen paraların bir kısmını Hüseyin Köksal, Cavit Çağlar’ın Levent’teki ofisinden aldı. Ben de bu esnada Hüseyin Köksal’ın şoförlüğünü yapıyordum. Levent’ten çantalar ile almış olduğumuz paraları Beylikdüzü’nde bulunan Hüseyin Köksal’a ait ofise götürdük.”
“Carsal firması gerçekte Ekrem İmamoğlu’nundur”
Servet Yıldırım ifadesinde, patronu Hüseyin Köksal üzerine gözüken Carsal firmasının aslında Ekrem İmamoğlu’na ait olduğunu söylüyor: “Olay TV’nin devri olmayınca Bab Plaza’daki yer Tarih TV’ye devredildi. Devir işlemini Hüseyin Köksal yaptı. Tarih TV şu an bu binada faaliyetlerine devam etmektedir. Bildiğim kadarıyla Tarih TV’nin devri karşılığında 4.5 Milyon Euro alındı. Hatırladığım kadarıyla bu para resmi olarak alındı. Buradan gelen 4.5 milyon Euro ile Beyoğlu ilçesinde bulunan Söktaş adlı firmaya ait tarihi bina Ekrem İmamoğlu’nun talimatı ile Carsal firması üzerine alındı. Carsal firması Hüseyin Köksal’ın üzerinedir. Fakat Carsal firması gerçekte Ekrem İmamoğlu’nundur. Carsal firmasına ait “Tarih” isimli dergi de vardır. Bu dergi de Ekrem İmamoğlu’nun talimatı ile alınmıştır. Alınan tarihi bina Pera Palas Oteli’nin bir arka sokağındadır. Bu bina halen Carsal firmasına aittir. Bu bina için 4.5 Milyon Euro bildiğim kadarıyla resmi olarak ödendi.”
Ekrem İmamoğlu’nun kurdurduğu paravan şirketler
Etkinlik pişmanlık başvurusu sırasında verdiği ifadede patronuna Ekrem İmamoğlu’nun 2 şirket kurdurduğu söyleyen Yıldırım, bu şirketler üzerinden İBB’nin kasasının nasıl boşaltıldığını anlatıyor: “Hüseyin Köksal’ın gerçek işi tekstildir. Hüseyin Köksal Ekrem İmamoğlu’nun talimatı ile medya ve reklam işine girmiştir. Hüseyin Köksal medya işine girince Ekrem İmamoğlu Hüseyin Köksal’a, “Medya işine girdiğinden dolayı Hükümet tarafından sana baskı gelir. Tekstil işinde kredi kullanamazsın. Bu sebeple sana 2 tane reklam şirketi kuralım. Bu şirketler üzerinden belediyedeki reklam ihalelerine girersin” dedi. Bunun üzerine Hüseyin Köksal Advertcity ve Urban Medya isimli şirketleri kurdu. Ancak Hüseyin Köksal şirketleri amcasının oğlu olan Av. Ahmet Köksal’ın üzerine kurdu. Ahmet Köksal’ın ortağı da Murat Kapki’dir. Advertcity’nin %80’i Ahmet Köksal’ın %20’si Murat Kapki’nin üzerinedir. Ben yaklaşık bir yıl önce Hüseyin Köksal ile çalışmayı fiili olarak bıraktım. Ben bıraktıktan sonra Hüseyin Köksal bahsedilen şirketleri kendi üzerine almış olabilir. Urban Medya’daki ortaklık yapısı da aynısıydı. Ancak burada Ahmet Köksal’ın resmi olarak ortağı bir bayandı. Bayanın ismini şu an hatırlamıyorum. Bu şirketler kurulur kurulmaz İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin reklam ihaleleri bu şirketlere verildi. Üst geçit reklam ihalelerinin tamamını bu şirketler alıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam 2 şirketin yıllık cirosu 1.5 milyar TL idi.”
“İBB’nin reklam parası İmamoğlu İnşaat’a gönderildi”
Servet Yıldırım ifadesinde İBB kasasından alınan reklam paralarının Ekrem İmamoğlu’nun şirketine aktarıldı bilgisi de yer alıyor: “Reklam işinden gelen parayı Ahmet Köksal, Hüseyin Köksal’ın Beylikdüzü’nde bulunan ofisine nakit olarak getiriyordu. Son zamanlarda, ben ayrılmadan önce reklam işinden gelen para Laleli’de bulunan Bülent Özbek isimli şahsa ait döviz bürosuna gidiyordu. Parayı döviz bürosunun kuryesi Ahmet Köksal’dan nakit alıp döviz bürosuna götürüyordu. TL olarak döviz bürosuna giden para Amerikan Dolarına çevrilip Hüseyin Köksal’ın Beylikdüzü’nde bulunan ofisine gönderiliyordu. Hüseyin Köksal’ın Beylikdüzü’nde bulunan ofisine döviz cinsi paraları döviz bürosuna ait kuryeler getiriyordu. Bu paralar Hüseyin Köksal’ın ofisinde çelik kasalarda muhafaza ediliyordu. Paraya ihtiyaç olduğunda İmamoğlu İnşaat’ın genel müdürü Tuncay Yılmaz, Hüseyin Köksal’ı arıyordu. Bunun üzerine çelik kasada muhafaza edilen döviz cinsi paralar nakit olarak valizlerle Tuncay Yılmaz’a götürülüyordu. Hüseyin Köksal’ın talimatı üzerine 5-6 defa da İmamoğlu İnşaat genel müdürü Tuncay Yılmaz’a valizlerle bizzat ben para götürüp İmamoğlu İnşaat’a ait Beylikdüzü’nde bulunan ofiste teslim ettim. Bu süre içerisinde Zafer Keleş de Hüseyin Köksal’a ait Beylikdüzü’nde bulunan ofise birçok kez yüklü miktarda paralar getirdi. Bu paraları kapalı pickup tarzı araçlarla getirmekteydi. Bir çoğunda farklı arabayla gelmişti. Bu tarz araçlarla para getirdiği zaman her seferinde yaklaşık 8-10 valiz para getirilmekteydi. Zafer Keleş’in getirdiği paraları Fatih Keleş gönderiyordu. Fatih Keleş Spor A. Ş.’nin genel müdürüdür. Spor A. Ş.’den Hüseyin Köksal’ın ofisine gelen paralar da lazım oldukça İmamoğlu İnşaat’a götürülüyordu. Bazen de Tuncay Yılmaz İmamoğlu İnşaat’ta şoför olarak çalışan şahısları gönderip Hüseyin Köksal’ın ofisinden para aldırıyordu.”
“İBB ihalelerinin kime verileceği otel odasında belirleniyordu”
Servet Yıldırım, Ekrem İmamoğlu’nun gizli toplantılarını yaptığı oteldeki güvenlik kameralarını bantla kapattırması ve dinlenmeye karşı sinyal kesici kullanmasıyla gündeme gelen otellerde İBB ihalelerinin kimlere verileceği de kararlaştırıldığını söylüyor: “Beşiktaş’ta bulunan Zorlu Raffles Otel’de Hüseyin Köksal bir oda kiralamıştı. Hüseyin Köksal burayı ofis olarak kullanıyordu. Otelin ödemelerini bizzat ben kendi hesabımdan Hüseyin Köksal’ın talimatı üzerine yapıyordum. Bu ofiste Hüseyin Köksal, Murat Ongun, Emrah Bağdatlı, Ahmet Köksal haftanın 3 günü toplanırlardı. Bu toplantılarda hangi ihalenin hangi bedel ile kime verileceği, paraların nasıl geri alınacağı konuşulurdu. Benim de odada durmamı istemezlerdi. Buraya hiçbir zaman para gelmezdi. Ekrem İmamoğlu’nun talimatı ile burada yukarıda isimlerini saydığım kişiler toplanıp yukarıda bahsettiğim konuları görüşürlerdi.”
“CHP Milletvekili tahsisli çakarlı arabayla geziyorduk”
Etkin pişmanlıktan yararlanmak için verdiği ifadede Yıldırım, CHP Milletvekili Özgür Karabat adına tahsisli çakarlı arabayı kullandıklarını ve dönemin Kültür A. Ş. Genel Müdürü Serdar Taşkın’ın şirketten çaldığı paraları bu arabayla rahatlıkla taşıdığını anlatıyor: “Ekrem İmamoğlu ilk Belediye Başkanı seçildiğinde Kültür A. Ş.’ye Serdar Taşkın isimli şahsı atadı. Serdar Taşkın Kültür A.Ş. müdürü olunca Hüseyin Köksal ziyaretine gitti. Haftada bir veya 2 sefer Hüseyin Köksal, Serdar Taşkın’ı ziyarete giderdi. Ben de bu vesile ile Serdar Taşkın’ın şöförü Orhan Cevahiroğlu isimli kişi ile tanıştım. Hüseyin Köksal ile Serdar Taşkın içeride görüşürken biz de Orhan Cevahiroğlu ile dışarıda muhabbet ederdik. Orhan Cevahiroğlu bana; Serdar Taşkın’ın Kültür A.Ş.’ye ait paraları evine götürdüğünü, hatta bir kısmını Orhan’ın hesabına yatırdığını, kendisine külçe altın aldırıp Nişantaşı’nda bulunan Halkbank ve Ziraat bankasındaki kiralık kasalara yatırdığını anlatırdı. Ben de kendisine, senin hesabına yatırdığı parayı çek götür savcılığa ver dedim. Hüseyin Köksal ile Serdar Taşkın aynı bölgede oturduklarından dolayı Serdar Taşkın bazen Hüseyin Köksal’ı arayıp, eve birlikte gidelim derdi. Bunun üzerine Hüseyin Köksal Serdar Taşkın’ı alırdı ve birlikte Bahçeşehir’e giderlerdi. Bizim araba Milletvekili tahsisli (CHP Milletvekili Özgür Karabat) olduğundan çakar vardı. Bu sebeple Serdar Taşkın bizimle gelmek isterdi. Serdar Taşkın bizimle geldiğinde şoförünün anlattığı gibi yanında sürekli çanta vardı. Birgün benzinliğe girdiğimizde Serdar Taşkın ve Hüseyin Keskin tuvalete gitti. Bu esnada merek edip Serdar Taşkın’ın çantasını açtım. Çantanın içi Amerikan Doları ve Euro doluydu. Bu paranın Kültür A. Ş.’nin parası olduğunu düşünüyorum. Serdar Taşkın’ın Şoförü Orhan Cevahiroğlu, Serdar Taşkın’ın iki tane villa alıp bu villaları Zafer Saatçi üzerine yaptığını söylerdi.”
“Ekrem İmamoğlu’nun kurduğu yapı çok karmaşık”
Servet Yıldırım ifadesinde Ekrem İmamoğlu suç örgütünün hiyerarşisinden de bahsediyor: “Ekrem İMAMOĞLU tarafından kurulan yapı çok karmaşık bir ilişki şeklindeydi. Bu yapının başındakiler birbirlerinin işlerine karışmazlardı. Hüseyin KÖKSAL'ın bir yakınlığı olmaması nedeniyle Ertan YILDIZ hakkında bir bilgim olmamakla beraber medya alanındaki işleri Murat ONGUN'un altında Emrah BAĞDATLI dizayn etmekteydi. Emrah BAĞDATLI aynı zamanda Hüseyin KÖKSAL'ında eski bir arkadaşıdır. Bu şahıs birçok firmalar kurarak ihaleler aldırmış, aldırdığı ihaleleri naylon faturalar suretiyle dışarıya çıkartıyordu. Fatih KELEŞ'ten sonra tüm paranın toplandığı esas kişidir. Boğaziçi İmar'da temin edilen usulsüz paralarda bu şahsa gitmekteydi. Boğaziçi İmarda onun bilgisi olmadan hiçbir işlem yapılamazdı. Bu paraları hem şirketlerinde kişisel zenginleşmelerinde hem de kurdukları yapının devamı için kullanırlardı.”
“Avukatlar tehdit etti”
Yıldırım ifadesinde, suç örgütünün avukatlarından Mehmet Pehlivan tarafından ailesi üzerinden tehdit edildiğini de söyledi: “Cumhuriyet Başsavcılığınızca operasyon yapılmadan yaklaşık 1 hafta önce Av. Mehmet PEHLİVAN beni arayarak seni ifadeye çağırabilirler, senden dik durmanı istiyorum, bunu ailen ve çocukların için yapacaksın benim için değil şeklinde tehditvari bir konuşma gerçekleştirmiştir. Ben bu güne kadar hem ilk ifademde hemde cezaevinde bulunduğum süreç içerisinde bildiklerimi Cumhuriyet Başsavcılığınıza anlatmak için niyetlenmiş olsam da ceza infaz kurumunda avukatlar tarafından ciddi gözetim altına tutularak ifade vermemizin engellenmesi nedeniyle bu ana kadar ifade veremedim. Bana rızam dışında atanan avukatı değiştirmek istediğimi beyan ettiğimde de böyle bir şeyin mümkün olmadığını ilettiler.”