Fadime Özkan, Gazze'de çocuk katleden çifte vatandaş mevzusunu Özlem Zengin'e sordu

0
Fadime Özkan, Gazze'de çocuk katleden çifte vatandaş mevzusunu Özlem Zengin'e sordu
"Özlem Zengin'e bunu bu açıklıkta sorduk. Zengin, İçişleri Bakanlığı'ndan aldığı güncel verileri paylaşarak mevzuata dair bilgi verdi ve konunun hassasiyet gerektiren noktalarının altını dikkatle çizdi."

Star gazetesi yazarı Fadime Özkan bugünkü yazısında, hem Türk hem İsrail vatandaşı olup terör devleti ordusunda Filistinlileri katledenlerin Türk vatandaşlığından atılıp atılmayacağını sorduğu Ak Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'den aldığı cevabı yazdı: 

"AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin dün Ankara'da Türkiye Basın Federasyonu'nun konuğuydu. Kalabalık bir gazeteci grubunun farklı başlıklarda yönelttiği soruları cevapladı, belli konulara açıklık getirdi, "üstelemelerin üstesinden geldi".

Bunda hem iletişim ve hukuk kökenli olmasının hem de iki dönemdir Mecliste grup başkanvekili olarak muhalefetin her tür polemik, eleştiri ve manipülasyonuna anında cevap vermenin getirdiği bir yetkinliğin etkisi de var.

En sıcak konular Gazze, Terörsüz Türkiye ve sivil anayasa süreçleriyle bağlantılı konulardı. ( https://www.star.com.tr/politika/ak-partili-zenginden-yeni-anayasa-mesaji-bunu-demokratik-bir-adim-olarak-goruyoruz-haber-1971238/ )

***

 

Ben o röportajdan özellikle önemli bulduğum bir bölümü aktarmak istiyorum sizlere.

Malumunuz, hem İsrail hem Türkiye vatandaşı olan ve 7 Ekim sonrasında IDF'de (İsrail ordusunda) "askerlik" yapanların durumuyla ilgili kamuoyunda büyük bir hassasiyet oluştu.

Bilhassa Gazze'de soykırıma katılarak savaş suçu işleyen, kadın, çocuk, bebek demeden sivil insanları katledenlerin terhis olduktan sonra ellerini yıkayıp hiç bir şey olmamış gibi aramıza katılmasına kimsenin tahammülü yok.

Ben de onlardanım, bu konuda yazıyorum, televizyonlarda konuşuyorum. Konu hassas, kamuoyu daha da hassas...

Burada dikkat edilmesi gereken iki temel nokta var. Biri, burada kast edilenlerin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Museviler olmadığıdır. Türkiye imparatorluk bakiyesi bir ülke sonuçta ve haliyle toplumda farklı dinlere, mezheplere, etnisitelere mensup pek çok topluluk var. Türk Milletinin bir parçası olarak anayasal güvence altında kendi vatanlarında yaşıyorlar.

Burada sorun olanlar -zan altında kalanlar- 7 Ekim sonrası İsrail'e giden ve katil devlet adına Gazze'de suç işleyen çifte vatandaşlar.

Özlem Zengin'e bunu bu açıklıkta sorduk.

Zengin, İçişleri Bakanlığı'ndan aldığı güncel verileri paylaşarak mevzuata dair bilgi verdi ve konunun hassasiyet gerektiren noktalarının altını dikkatle çizdi.

Aynen aktarıyorum:

***

 

"Mevcut Nüfus Kanunumuzda vatandaşlıktan çıkarılmaya dair açık hükümler bulunuyor. Buna göre bir başka ülkede Türkiye Cumhuriyeti'nden izin almaksızın gönüllü olarak askerlik yapılması, vatandaşlıktan çıkarılma için gerekçedir. Kanun çifte vatandaş olduğunuz ülkede zorunlu askerlik yaparsanız bunu problem addetmiyor ama izin almaksızın gönüllü askerliği vatandaşlıktan çıkarılma sebebi sayıyor. Dolayısıyla yeni bir düzenlemeye gerek yok.

İçişleri Bakanlığı verilerine göre Türkiye'de 29 bin 178 Musevi vatandaş bulunuyor.

1568 kişi çifte vatandaş statüsünde yani hem İsrail hem Türkiye vatandaşı.

Türk vatandaşı iken aynı zamanda İsrail vatandaşı olan kişi sayısı 426.

İsrail vatandaşı olup da Türk vatandaşlığı alanlar 1142.

Bu sayılar kadın, erkek, çocuk herkesi kapsıyor.

Şu anda gönüllü olarak İsrail ordusunda görev aldığı tespit edilen yalnızca 1 kişiye dava açılmış durumda. Davayı açan İçişleri Bakanlığı...

2 kişi hakkında ise dava açılması gündemde.

Bu kişilerin vatandaşlıktan çıkarılması mevcut mevzuatla mümkündür ancak işlem yapılabilmesi için delil ve tespit gereklidir.

İsrail'e seyahat konusu ise şöyle; İsrail Türkiye'de yaşayan Yahudi vatandaşlara da herkes gibi vize uyguluyor.

Mesele hassas, bunu hukuka uyarak, hukukun içerisinde kalarak yapmak gerekir. Çifte vatandaş olan tüm Musevilere yönelik düşmanlık dili üretmek ise çok tehlikeli olur."

***

Sorularımıza samimiyetle, izah ederek cevap veren AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in açıklamaları böyle. Zamanımız yetseydi (partisinin kapalı grup toplantısına yetişmek için ayrılması gerekti) İsrail ordusunda "gönüllü" değil de "zorunlu" olarak askerlik yapanların durumunu da konuşacaktık.

Zira bu mevzu kelimenin tam anlamıyla bir adalet arayışı mevzu... Bir diğer yönüyle de güvenliğimizi ilgilendiriyor. Türkiye olarak meselenin hassasiyetini gözeterek, bu suça bulaşmayanların hukukunu koruyarak ama bulaşanlar için de adaleti tesis ederek yapabiliriz bunu.

Biliyoruz ki İsrail iki yılda en az 70 bin insanı öldürüp yüzbinlerce insanı yaralarken, onların evlerini okullarını hastanelerini bombalarken, binlerce çocuğun ve kadının kolunun bacağının kesilmesine sebep olurken, onları sürekli yer değiştirmeye zorlarken "insan gücüne" ihtiyaç duydu. Birkaç defa "yedek askerleri" göreve çağırdı.

İcabet edenler arasında ne kadar Türk vatandaşı vardı? Acaba kaçı Gazze'de "görev" (!) aldı? Hangi savaş suçlarını işlediler, kaç bebek öldürdüler? Türkiye'ye hangi ülkeler üzerinden döndüler? Bu soruların peşine düşmek, tespit edilenlerin yargılanmasını ve cezalandırılmasını sağlamak Gazzeli masumlara ve çocuklarımıza karşı vazifemiz."

Yorum Yazın