ABD’de 2024 seçimlerine kısa bir süre kaldı. Eski ABD Başkanı Donald Trump, Cumhuriyetçilerin ön seçimini domine ediyor. Birçok anket onun birçok eyalette Siyonist Joe Biden’ın önünde olduğunu gösteriyor. New York Times’a göre seçmenlerin yüzde 59’u ekonomi konusunda Donald Trump’a güveniyor. The Economist ise “2024’te en büyük problemin Donald Trump olduğunu” yazdı.
Demokratlar, siyahî ve İspanyol kökenli seçmenlerin desteğine güvenirken, önemli sayıda göçmen Biden’ın partisinden ümidi kesmiş vaziyette. Önümüzdeki 12 ay hem ABD için hem de dünya için kritik. Trump, geçtiğimiz günlerde “eğer seçilirsem bir günlüğüne diktatör olacağım” demişti.
ABD hiç olmadığı kadar düşman kazanmış durumda; Ukrayna’da Rusya, Orta Doğu’da zulmedip sömürdüğü Müslüman toplumların hedef tahtasında. Tayvan Boğazı ile Güney Çin Denizi’nde Çin’in meydan okuması da bunun cabası. ABD, Siyonist İsrail’in Gazze’deki sivil katliamına sorgusuz-sualsiz destek veriyor.
Donald Trump, “Ukrayna savaşını bir günde sona erdirebilirim” demişti. Eski başkan ayrıca “III. Dünya Savaşı ve Meksika’dan ABD’ye kontrolsüz göçü durduracağım” ibarelerini kullanmıştı.
Trump döneminde “Abraham Anlaşmaları” ile Arap ülkelerle İsrail’i barıştırılmıştı. İsrail, BAE ve Bahreyn arasında diplomatik ilişkiler tekrar başlatılmıştı.
ABD Adalet Bakanlığı, Trump’a yönelik “dolandırıcılık davası” da açmıştı. Şayet Trump tekrar başkan olursa, Adalet Bakanlığı olmak üzere kendisine karşı gelmiş her kuruma savaş açacak ve Amerika içinde birçok değişikliğe şahit olacağız.
Trump, Amerika’nın Avrupa’da boşuna kan kaybettiğini ve hazineden gereksiz harcamalar yapıldığı fikrini paylaşıp duruyor. “NATO’nun tarihi geçmiş bir örgüt olduğunu” söyleyen milyarder, Çin ile de nükleer savaştan kaçınma anlaşması yapmaya açık olabilir.
Hatırlayacak olursak, Trump destekçileri ABD Kongresi’ni basmıştı. Cumhuriyetçileri peşinden sürüklemesini iyi bilen Donald Trump, Biden karşısında hezimete uğrarsa da, yenilgiyi çabucak kabul etmeyecektir. Dolayısıyla tarumar olmuş bir ABD ile karşılaşabiliriz.
Analiz: Oğuz Can Şahin