Ortaya çıkan yeni kanıtlara göre, şahıs Yunanistan'a geldikten bir gün sonra 7 Ocak'ta Atina'nın merkezine, özellikle Patision Caddesi'ndeki bir mağazaya gittiği ve burada son teknoloji bir kamera, bir fotoğraf tripodu ve iki dijital depolama aygıtı, yani üstlendiği görevi yerine getirmek için ihtiyaç duyacağı ekipmanı satın aldı. Tüm bunlar, tutuklandığı sırada elinde bulunan satın alma makbuzuyla da doğrulandı.
Türkiye gazetesinden Suat Vilgen'in haberine göre, bundan sonraki dönem, Yunanistan'da yaşamış ve hareket etmiş olmasına rağmen, hem Yunan gizli servisi EYP'nin hem de polis teşkilatı ELAS'ın bu dönemdeki eylemlerinden habersiz olması nedeniyle bir "sır" perdesiyle örtülü. 18 Haziran'da, Suda Körfezi'ndeki Kalyves bölgesinde bir oda kiralayan şüphelinin buradan, hem Yunan savaş gemilerinin konuşlandığı deniz üssünün güney kısmını, hem de Müttefik gemilerinin konuşlandığı kuzey kısmını amfi tiyatro gibi görebiliyordu.
EYP'nin ve ELAS'ın incelemesine göre, şahsın yaklaşık 5 bin fotoğraf çektiği ve bunların çoğunu sildiği belirtildi. Silmeyi başaramadığı delillerin ise tutuklandığı sırada pantolon cebinde bulunan taşınabilir depolama aygıtı olduğu belirtildi. Bu aygıttan ise 21 Haziran öğlen saatlerinde yakıt ikmali için deniz üssüne giren "Kountouriotis" firkateyninden 23 video ve 9 fotoğraf bulunduğu bildirildi.
Bir Vaka da Rum Kesimi'nde
Bu arada Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin Limasol kentinde bir gün önce bir İngiliz firkateyninin fotoğraflarını çeken 44 yaşındaki bir vatandaşın tutuklanması iki şahıs arasında bir bağlantı olup olmadığı sorusunu akla getirdi. Yunan yetkililer bu konuda yaptıkları açıklamada 26 yaşındaki Azerbaycan Türkü casusun Kıbrıs'taki ilgili davayla bir bağlantısı olmadığını belirtti.
Buna karşın her iki şüphelinin benzer tipte kamera ve tripod kullanması ve aynı şifreleme yazılımından faydalanması kafalardaki soru işaretlerini gidermedi. Yunan kamuoyu her iki casus zanlısının hangi ülkeye çalıştığı sorusuna yanıt arıyor.
