Etkinlikler her sene farklı bir temayla yapılıyor. Bu sene de çağın ruhuna uygun bir başlık seçildi: Direniş Önderi Hazreti Muhammed.
Mevlid-i Nebi etkinliklerine her sene dünyanın farklı ülkelerinden davetliler katılıyor. Direniş Önderi Hazreti Muhammed temasıyla yapılan bu seneki etkinliklere de ülke dışından çok sayıda davetli katıldı. Özellikle geçen hafta Diyarbakır’da yapılan etkinliğe Afganistan, Lübnan, Doğu Türkistan, Güney Kürdistan, Filistin, Tanzanya, Makedonya, Etiyopya, Irak, Mısır, Suriye, Mali gibi ülkelerden katılanlar vardı, aynı zamanda ümmetin direniş sembolü HAMAS’tan da temsilciler katılmıştı. Allah-u Teâlâ ülke içinden ve ülke dışından katılan tüm davetlilerden ve etkinliği tertip eden ümmetin umudu Peygamber Sevdalıları’ndan razı olsun.
Âlem-i İslam’ı bir araya getiren unsurun, Hazreti Peygamber olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Ümmetin ihtilaflar içinde olduğu bu demde, Hazreti Peygamber’in nebevi mesajının hakkıyla anlaşılmasına ne kadar da ihtiyaç vardır. Bugün dünya Müslümanlarının sayısı iki milyara yakındır ancak Müslümanlar Allah Resulünün yolundan ayrıldıkları, sünnet-i seniyenin etrafında kenetlenmedikleri, kendi çıkarlarını ümmetin çıkarlarının önüne geçirdikleri için güçsüzdürler, izzeti kaybetmişler.
Bugün ümmet güçsüz ve parçalanmışlığından kaynaklı ne yazık ki zulme ve soykırıma maruz kalan kardeşlerine elini uzatamamaktadır; kardeşleri açlıktan, susuzluktan hayatlarını kaybederken maalesef ki bir şey yapamamaktadır. Kardeşleri işgalcilerinin bombaları altında inlerken, kardeşlerine yardım edememektedir. Ümmet-i Muhammed belki de hiçbir dönem bu kadar acziyet içinde olmamıştı. Toplumu ve nesli ifsad etmek isteyen küresel şer güçler, Müslümanların arasındaki ihtilafları uzun bir süredir artırma çalışmaları yapıyorlar. Başaramadılar demek isterdik doğrusu. Ancak ne yazık ki başardılar. Ümmeti böldüler, güçsüzleştirdiler, direniş ruhuna sahip onurlu Müslümanları yalnızlaştırdılar.
Yalnız başlarına bırakılan ümmetin azizleri, Gazze mektebinin onurlu neferleri bütün zor şartlara ve dayanılması zor saldırılara rağmen zilleti tercih etmeyip şan ve şerefleriyle zalim siyonistlere ve destekçilerine karşı tarihi bir mücadele ortaya koydular ve hala da bu tarihi mücadelelerini sürdürüyorlar. Onlar galip gelecekler, kazanacaklar. Ancak ümmet bu acziyetin hesabını Allah’a vermekte çok zorlanacak. Müslüman kardeşleri bir tas aşa muhtaçken, bir bardak temiz su bulamıyorken halkları Müslüman olan ülkelerin yöneticilerinin Allah’a verecekleri hesaplarının çok çetin olacağı muhakkaktır.
Ümmet zillet içindedir, adeta üzerine ölü toprağı serpilmiş haldedir. Ne zamana kadar bu zillet hali devam edecektir? Ümmet ne zaman gerçek anlamda ayağa kalkıp zalimlere, işgalcilere özellikle de emperyalist ve siyonist güçlere karşı harekete geçecektir, Gazze’deki bir avuç onurlu Müslümana ne zaman yardım elini uzatacaktır? Ne zaman bedel ödemeyi göze alıp adımlar atacaktır ümmet? Daha kaç binanın yıkılması gerekiyor, daha kaç bin kadın çocuk katledilmesi gerekiyor, daha kaç Yahya Sinvar’ın şehit edilmesi gerekiyor?
Yarın değil, bugün ümmetin ayağa kalkması lazımdır. Ümmeti ayağa kaldıracak, ümmeti diriltecek, ümmeti kardeşlerinin yardımına koşturacak, zalimlere karşı harekete geçirecek ve barbar işgalcilere bedel ödettirecek unsur direniş önderimiz Hazreti Muhammed’dir. Onun miras bıraktığı Kur’an’ın ayetleridir, sünnetidir. Er ya da geç ümmetin ayağa kalkacağına inanıyoruz; ümitsiz değiliz, olamayız da. Biliyoruz; zafer inananların olacaktır, zafer Gazzeli mücahitlerin olacaktır. Dua ve temennimiz, münacat ve yakarışımız; bunun yakın bir zamanda gerçekleşmesidir.