Sabah gazetesi yazarı Kerem Alkin bugünkü "Türkiye savunmada 'tarih' yazıyor" başlıklı yazısında, dün sona eren IDEF 2025 17. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı üzerinden Türkiye'nin savunma sanayinde geldiği muazzam noktayı yazdı:
"Geçtiğimiz Cuma günü detaylı bir şekilde ziyaret etme fırsatı bulduğum IDEF 2025 17. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı, Ülkemizin küresel ölçekte dünya savunma sanayindeki konumunu, iddiamızı tüm yönleriyle ortaya koyduğumuz ve göğsümüzün iftiharla kabardığı bir 'gövde gösterisi' idi. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın güçlü iradesi ile Türk Savunma Sanayi'nde kamu ve özel sektör şirketlerimizin ulaştıkları teknolojik seviye, yerli ve milli imkanlarla üretilmiş yüksek teknolojiye dayalı savunma, güvenlik ve harp platformları, araçları, silah, mühimmat ve teçhizatları, savunma alanında 'Tam Bağımsız Türkiye' hedefine artık çok az bir mesafemiz kaldığını tüm yönleriyle teyit etmekte. Türkiye'nin Anavatan, Mavi Vatan ve Gök-Uzay Vatan sathında çok katmanlı savunma ağı anlamına gelen 'Çelik Kubbe' adına, alçak irtifadan, orta irtifa ve yüksek irtifaya yüksek teknolojik kabiliyete sahip pek çok unsuru barındırmakta.
Çelik Kubbe, TÜBİTAK SAGE, ASELSAN, ROKETSAN ile Makine ve KİMYA ENDÜSTRİSİ iş birliği ile geliştirilmiş; çok katmanlı hava savunması için radarlar, elektro-optik sensörler, füzeler, lazer silahları ve komuta kontrol merkezlerini yapay zekâ destekli karar destek sistemleriyle entegre etmek anlamına geliyor. Savunma Sanayi Başkanlığımızın deruhte ettiği çok kapsamlı ve ülkemiz için gurur verici ölçüde ciddi sayılara ulaşmış bir proje ağından söz etmekteyiz. Başta BAYKAR olmak üzere, TAİ-TUSAŞ, STM tarafından üretilen İHA ve SİHA'larımız dünya savunma ve harp doktrininde geri dönülemez değişimlere sebep oldu. TCG Anadolu Platformu'ndan ilk İHA-SİHA kalkış ve iniş başarısı ise tüm dünyada yankı bulan bir adım oldu. Türkiye Avrasya başta olmak üzere, küresel ekonomi-politikte 'oyun kurucu' ve 'denge kurucu' bir ülke olarak öne çıkıyor ise, bunu ekonomik güç, siyasi güç, askeri güç ve bilgi gücü olmadan başarabilmemiz mümkün değildi.
2002 yılı sonunda 238 milyar dolar düzeyinde bir GSYH'dan bu yıl sonunda 1,4 ile 1,5 trilyon dolar düzeyinde bir GSYH ulaşmadan, Türk sanayisinin tek başına 200 milyar dolarlık bir üretim kapasitesine ulaşmasını sağlamadan, 205 ülke ve ticaret bölgesine 270 milyar dolar ihracat başarısına ulaşmadan Türk Savunma Sanayi'nde bu başarıyı yakalamak mümkün değildi. Cumhurbaşkanımızın güçlü, kararlı, vizyoner liderliğinde Türkiye'nin ulaştığı siyasi güç küresel ekonomi- politikte öyle bir etki alanı oluşturuyor ki, yakın coğrafyamızdan uzak kıtalara, dünyanın önde gelen 40 ekonomisi Türkiye ile ekonomik, ticari, siyasi ve askeri işbirliklerini derinleştirecek adımları hızlandırmış durumdalar. Türkiye ile İspanya arasında HÜRJET anlaşması ve Türkiye ile Endonezya arasında KAAN anlaşması söz konusu işbirliği adımlarının bir nişanesi olarak göğsümüzü kabartmakta. KIZIL ELMA'nın oluşturacağı etkiyi de keyifle takip edeceğiz. IDEF 2025 kapsamında, Türk kamu ve özel sektör savunma şirketlerimiz arasında kara, deniz ve hava savunması alanında çok katmanlı savunma ve harp kabiliyetleri sağlayacak yeni projelere de imza atıldı
Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, savunma sanayimizin sadece Türkiye'nin savunması adına yüksek teknolojiye dayalı ürünlere değil, aynı zamanda ihracat potansiyeli yüksek projelere de imza attığını hatırlatarak, yerlilik oranı yüzde 85'i aşan projelerle sahada etkinlik kazandığımızı hatırlatıyor ve Türk şirketlerinin her projesinin geliştirilip ihraç edilen bir değer haline geldiğini vurguluyor. Savunma sanayii şirketlerimizin mühendislik gücüyle artık sadece ihtiyaçlarımızı değil, dost ve müttefik ülkelerin de taleplerini karşılayacak seviyeye ulaşmış durumdayız. Bu tablo Türkiye'nin önümüzdeki birkaç yıl içerisinde 30 milyar dolar savunma ihracatı çıtasını geçeceğini göstermekte. Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü iradesi ile Türkiye savunma alanında 'tarih' yazıyor. Bu gurur tablosu hepimizin."