Gazze’deki sağlık kuruluşlarının büyük bölümü kullanılamaz hale gelirken, hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının sayısı 1.701’e ulaştı; ayrıca 362 sağlık çalışanının alıkonulduğu rapor edildi. Sağlık altyapısına yönelik yıkım ve abluka, bölgede yaşamı ve hayatta kalmayı imkânsızlaştırıyor.
Hastaneler, sağlık merkezleri, oksijen ve elektrik: Sistem fiilen çöktü
Gazze’deki 38 hastaneden 25’i tamamen hizmet dışı; geriye kalan 13 hastane ise kısmi kapasiteyle çalışıyor. 157 sağlık merkezinden 103’ü yıkıldı, 54’ü kısmi faaliyet gösterebiliyor. Oksijen ve elektrik altyapısındaki tahribat kritik düzeye ulaştı: 35 oksijen santralinden 25’i kullanılamaz durumda, 110 elektrik santralinden 61’i hizmet dışı bırakıldı. Bu yıkım, yoğun bakım ve acil müdahaleleri pratiğe dönüştürmeyi neredeyse imkânsız hale getiriyor.
Sağlık Bakanlığı yetkilileri, “Hastaneler beton bloklara dönüştü; temel medikal malzeme, ilaç ve cihaz eksikliği ölüm oranlarını artırıyor” uyarısında bulunuyor.
Açlık, yetersiz beslenme ve çocukların hali
İsrail ablukasının bir silah olarak kullanıldığı eleştirileri, sahadaki verilerle destekleniyor. Açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle son dönemde 460 Filistinli şehit oldu; bunların 154’ü çocuk. 5 yaş altı 51 bin 196 çocuk akut yetersiz beslenme tehdidi altında. UNICEF’in Cenevre ofisinden yapılan açıklamada, “Gazzeli çocuklar hiçbir çocuğun asla görmemesi veya yaşamaması gereken dehşete maruz kaldı” denildi; UNICEF, her 17 dakikada bir çocuğun öldüğünü veya sakat kaldığını vurguladı.
Saldırılarda uzuvlarını kaybedenlerin sayısı 4 bin 900’ü buluyor; bu kişilerin uzun süreli tedavi ve rehabilitasyona ihtiyacı var. Sağlık altyapısının çöküşü, prematüre bebekler için gereken kuvöz ve solunum cihazı eksikliği gibi hayati ihtiyaçların karşılanamamasına yol açıyor. BM ve sağlık örgütleri, bölgedeki durumun “insan varoluşunun temel direklerinin tahribatı” olduğunu belirtiyor.
Uluslararası sağlık örgütleri, Gazze sağlık sisteminin “kurtarılması” için acil müdahale çağrısı yapıyor. Sağlık Bakanlığı ve sivil aktörler, sınır kapılarının kapanması nedeniyle kritik malzeme ve ilaçların bölgeye ulaşamadığını, 18 bin hasta ve yaralının yurt dışında tedavi imkanından mahrum bırakıldığını (bunların 5 bin 580’inin çocuk olduğu) belirtiyor.
UNICEF ve diğer uluslararası kurumların ortak uyarısı net: Eğer insani koridorlar ve sürekli yardım erişimi sağlanmazsa, ölümlerin ve yıkımın hızı daha da artacak.
Diplomasi, ateşkes çağrıları ve uluslararası sorumluluk
Türkiye, Katar, Mısır ve diğer birçok ülke ile uluslararası sivil toplum kuruluşları barış ve insani erişim çağrılarını yineliyor. Türkiye Dışişleri Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler dahil çok sayıda aktör, derhal kalıcı bir ateşkes ve insani yardımların kesintisiz ulaşması için harekete geçilmesini talep ediyor. Ancak sahada ateşkese ve yardım koridorlarına ilişkin somut ilerleme sınırlı kalıyor.