Zindanlardaki insanların kurtarılması, Müslümanların ümitlerinin yeşermesi bile muazzam bir başarıdır. Bu minvalde devrimin asıl gayesine gelecek olursak, aslında Suriye'deki Müslümanlar 1970'lerde, 1980'lerde de tiran belhum adal Hafız Esed'e karşıda kıyama kalkmıştı. Hama, Humus yok edilerek, bir gecede 70 bin Müslüman şehit edilerek bu kıyamlar firavunvari bir şekilde bastırılmıştı. Suriye Müslümanlarının beklediği devrim Arap Baharı ile birlikte 15 Mart 2011'de yeniden ateşlenmişti. Müslümanlar yine kıyama kalkmıştı. Devrimin amacı tiran belhum adal Esed rejimini devirip kurtulmak, Müslümanların özgürce yaşamasıydı. Müslümanlar, siyasî, sosyal, dini, ekonomik ve fikrî olarak özgürce yaşayıp hüküm sürmek ve Biladı Şam ile birlikte İslam coğrafyasında bir dirilişin başlamasını amaçlıyordu. Bu amaçla Suriye’deki mücahitler 14 yıldır zorluklarla, hainliklerle, zulümlerle, yamyamlarla, dünyadaki tüm güçlerle mücadele etti. Oradaki mazlumlar, Müslüman Anadolu'nun lideri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte 7 düveli mağlup etmiştir. Bu devrimin üç aşaması varsa birincisi gerçekleşmiştir evelallah. Birincisi Suriye'deki Esed rejiminin devrilmesi ve Suriye'nin özgürleşmesiydi. Şehit Zahran Alluş, Şehit Abdulkadir Salih, Şehit Abdullah Hamavi, Şehit Abdulbasit Sarut… Ruhaniyetiniz Şam'ı Şerifin ve mücahitlerin üzerinde biiznillah. Sizler bir gül için bin kötüyü yakanlarsınız. Ey Şehit Abdulkadir Salih, Müslüman Anadolu’nun lideri Recep Tayyip Erdoğan muttaki, muvahhit Şam ehlinin yanında oldu Allah'a hamdolsun.
Konumuza dönecek olursak devrimin ikinci aşaması tarihte de hep aynı minvalde olan Şam'ın fethinden sonra Kudüs’ün fethedilmesidir. İsrail terör örgütünün perişan olması, Kudüs'ün, Mescidi Aksa'nın, Gazze'nin ve Filistin'in hürriyetine kavuşmasıdır. Bu hedefi Suriye devriminin liderlerinden Muhammed Cevlani 2018'de şu şekilde açıklıyor: “Allah'ın izniyle sadece Şam'a değil Kudüs'e de ulaşacağız, fethedeceğiz.” Şam'ın fethi Kudüs'ün fethinin muştusudur. İsrail terör örgütünün telaşı boşuna değil, Türkiye'den yiyeceği tokadın günü yaklaşmakta. Üçüncü aşaması da İslam aleminin birleşmesi ve yeryüzünde hüküm sürmesidir. Bu manada Suriye Devrimi rabbani bir devrimdir inşallah. Bu devrim devam ediyor. Şehit Abdulbasit Sarut'da buna işaret ederek şöyle demişti: "Biz bir saat bile olsun Allah'tan başka kimsemiz yok sözünden vazgeçtik mi? Devrim 8 sene boyunca devam etti ve hala Allah'tan ümidimizi kesmedik öyle değil mi? Biz bu topraklarda en üstün gençlerimizi ve en başarılı askerlerimizi kaybettik Suriye'nin her bölgesinden! Devrim bitmedi! Neden? Çünkü bu Bilad'uş Şam topraklarının kaderi şu ki bu topraklar kan ile her sulandığında içinden kahraman ve namuslu gençler ve bizim içinde bulunduğumuz nesilden daha çok gelecek vadeden nesiller ortaya çıkar. Ve bunlar yeni başlangıçlara vesile olur. Ve bu devrim RABBANİ bir devrimdir! Biz planlamadık, Rabbani bir devrim... Allaha dayanıp güvenmişizdir. Her kim Allah'a karşı hüsnü zanda bulunursa Subhan olan Allah'ın izniyle bu zannı boşa çıkarılmaz."
Allah'ın izniyle Rabbani devrim devam ediyor, bu devrim ilahi, manevi bir devrimdir. Allah’ın izni ve lütfuyla önümüzdeki senelerde bunu tam manasıyla idrak edeceğiz. Son olarak şunu da ekleyeyim, Rabbani Devrimin kalesi Müslüman Anadolu'dur, Müslüman Anadolu evlatlarıdır. Bu şuurla Suriye devrimimiz mübarek olsun.