Terör devleti İsrail'in ablukasındaki Gazze'ye yardım götürmek için yola çıkan Sumud Filosu'nun gönüllülerinden, Yeni Şafak gazetesi yazarı Ersin Çelik bugünkü filo günlüğünde, Gazze'ye gitmek için yola çıkan gönüllülerinin atlattıkları badireleri yazdı:
"Bir yorucu günü daha geride bırakıyoruz. Çünkü hareket etmemize mani olacak bir sorun yaşadık. Filo’nun lider gemilerinden Family arızalandı, çok uğraşıldı ancak tamir edilemediği için tahliyesine karar verildi. Bu operasyon da kolay olmadı. Aktivistler için diğer teknelerdeki duruma göre plan yapıldı, geride kimse bırakılmadan bu mesele çözüldü. Yola devam edemeyecek gemideki yardım malzemeleri, ikmal depoları ve diğer yükler başta diğer amiral gemi Alma olmak üzere teknelere tahkim edildi. Bu nedenle Girit’in doğu ucundaki küçük adanın koyunda bir gün daha demirledik. Üç akşam önceki dron saldırısında hasar alan ana yelkenimizi değiştirdik. Kesintisiz Gazze yolculuğumuzdan önce, imkanlar ölçüsünde kişisel hazırlıklarımızı gördük. Aslında bunlar fırsattan istifade işlerdi.
Bu arada Filo’yu gözetlemek için Yunanistan da bir fırkateyn gönderdi. Yunan savaş gemisi, dün sabah itibari ile açıklarımıza demirledi. İtalyanların gemisi de civarlarımızda. İspanyolların ki de yolda. Tam burada biliyorum ki, “Ya Türkiye?” diyeceksiniz. Cevabını yakında, belki de bu satırları okurken görmüş olursunuz. Türkiye’mizin, Filo’daki 40’a yakın vatandaşını, açık sularda yalnızlık hissine teslim etmeyeceğinden adımız gibi eminiz.
***
Badire üstüne badire atlatmalarına rağmen canlarını dişlerine takarak Filo’ya yetişmek için Akdeniz’i neredeyse yüzerek aşan arkadaşlarımız var. Şu satırları yazarken bile yüreğim titriyor. Daha önce de ifade etmiştim: Hiçbirimiz bu Filo’ya kahraman olmak, nam salmak için binmedik. Derdimiz, davamız günümüz, gündemimiz Gazze. Herkesin kendi ölçüsünde Allah rızası için fedakarlıkları var. Türkü, Avrupalısı, Asyalısı, Amerikalısı… Ne sabotajlar, ne dron saldırıları ne de üzerimize düşen bombalardan etkilenildi. Bu Filo’daki herkesin tek bir amacı var: Gazze’ye ulaşmak.
Fakat bazı fedakarlıklar, gayretler, vazgeçmemeler var ki, anlatılmalı, bilinmeli ve örnek olmalı. Şimdi sizlere birini aktaracağım. Kendileri henüz yoldalar ama inanıyorum ki bizi bir kez daha yakalayacaklar.
Filo’muzun en arkasından bir tekne geliyor. Adı Adagio. Tunus’tan beri aynı sularda seyredemesek de Gazze’ye gitme kararlılıklarından asla vaz geçmediler.
Adagio, Filo’ya Tunus’tan dahil oldu. Organizasyonunu İstanbul’da çok sayıda Gazze eylemini organize eden Open Refah ekibinin lideri Muhammet Fatih Sinan kardeşimiz yapıyor. Fatih, günlerce Tunus’ta tekneleri hazır etmek için çalıştı. Ustalar buldu. Yedek parça buldu ama kendine binecek tekne bulamadı. Barselona gemileri kalktı. Birkaç Tunus gemisi kalktı. Fatih ise bu yoldan dönmeyerek Adagio’yu yola hazırladı. Takıldı peşlerine. Sicilya’ya geldi. Ancak teknesi ağır hasarlıydı. Kalkamazdı. Portopalo koyunda demirlediğimiz son gece bana şöyle bir mesajı attı: “Bizim gemi gitmeyecek gibi duruyor abi. İtalya gemilerinde boşluk olan var mı?”
Bu arada Adagio’yu tamir edilemediği için Filo’dan çıkarmışlardı. Gülden Sönmez abla ile sorduk ettik ama yer açamadık. Teknik donanımını, Tunus’taki gayretlerini anlattık ama olmadı ve Fatih ile arkadaşlarını geride bırakarak Girit’e doğru yelken açtık. Derken salı sabahı Fatih’ten şöyle bir mesaj geldi: “Çok zor oldu. Çok zahmetli oldu. Çok uğraştık. Savaştık adeta. Listeden çıkarmışlardı. Elhamdülillah. Gece yola çıktık. Yakalayacağız İnşallah.”
Tam burada sizlerin de “Allah-u ekber” diyeceğinizi hissediyorum.Yoldaydılar. Ancak irtibat kesildi. Meğer yine bozulmuş Fatih’in teknesi ve bu sefer 24 saat sürüklenmişler. Hadiseyi Türkiye kamuoyu Türk donanma gemisinin yardım etmesi haberleri ile hatırlayacaktır. Adagio’ya biz kendi aramızda “Fatihlerin teknesi” diyoruz. Tamir oldular, artık geliyorlar diye bekliyorduk ancak dün sabah Fatih’in grubumuza gönderdiği mesajla bir kez daha sarsıldık. Çünkü tekneleri yine bozulmuştu.
Başlarına geleni Fatih’ten aktarayım:
“Dün yola devam ederken motor randımanı düştü sonrasında motor stop etti. Açtık baktık, kontrolleri yaptık. Anladık ki filtre dolmuş. Filtreyi söktük, içi çamur gibi olmuş zaten. Hepsini temizledik filtreyi yerine taktık. Marşa bir bastık. Şoke olduk. Pervaneye giden kocam bir dingi var, yerinden çıktı… Yani dört tane kocaman cıvatanın tuttuğu dingi, uğraşsan vura vura yerinden çıkmayacak demir yuvasından çıktı… Kaptan, herkes şoke oldu. 3 saate yakın onu geri yerine takmak için uğraştık ama nasıl dalgalı… Sallana sallana… Ayakta kimse duramıyor zaten, oturduğu yerde de eşyalar bir oraya bir oraya savruluyor. Allah'a hamdolsun taktık sonra tekrar yola devam ettik. Bir süre sonra tekrar motor randımanı düştü. Açtık tekrar filtre temizledik, yola devam ettik. Bu arada akşam oldu. Maalesef filtreyi temizlesek de anladık ki Türk gemisinden almış olduğumuz yakıt bu gemiye uygun değilmiş. Dizel yakıt ama çok büyük gemiler içinmiş. Yelkenleri açtık mecburen. Onlarla devam ettik. 24 nota yaklaşan bir rüzgar geldi, savrulmaya başladık. Motoru tekrar çalıştırmayı denedik, olmadı. Ondan sonra mecbur Girit adasından, Yunanistan’dan kurtarma talep ettik. Onlar da bize bir gözlemci, yardımcı gemi gönderirken biz de bu arada motora depo suyundan gelen bağlantıyı söküp dışarıdan kendi küçük bidonlarımızı depo haline getirdik. Tunus’tan aldığımız yakıtları kullanmaya çalıştık. Motor çalıştı sabaha karşı. Gözlemci geminin yanaşmasını istemedik, motor artık çalıştığı için. Bu şartlarda şu an Girit’e varmak üzereyiz. Çok zor bir geceydi. Gerçekten 24 nota varan bir rüzgârla mücadele ettik. Asla unutamayacağım bir geceydi. Sizleri haberdar etmek istedik. Bunları anlatıyorum çünkü çok badireler atlatıyoruz. Resmi kurtarma yardımı talep ettiğimiz için Girit’te nasıl bir prosedür olacağını bilmiyoruz. Filoyla aramızda çok mesafe yok aslında ama sürecin nasıl gelişeceğini bilmiyoruz. Dua edin.”
Nasıl, açık denizde sürüklenen tekne filmi gibi değil mi? Dahası var. Fatih’ler Girit’teki limana giriş yaparken Yunan güvenlik güçleri tarafından da zorlandılar. Teknedeki Türk bayrağını indirttiler.
Kimsenin karaya ayak basmasına izin vermediler. Fatih gidip kağıt işlerini halletti.
Ancak bir sorun daha vardı. Biz bu sabah Gazze için yelken açacaktık ve aramızda en az 1.5 günlük deniz mesafesi var. Biz Girit’in doğu ucundayız onlar en batısında.
Fatih ve arkadaşları vazgeçmedi ya. Allah sebepler oluşturuyor diyorum. Bu sefer Allah-u ekber deme sırası ondaydı. Filo’nun, büyük gemilerden birinin arızası nedeni ile yarın (bugün) sabah kalkacağımızı söyledim hemen.
Ve Fatih bana, bu yazıyı gözyaşlarıyla noktalayabildiğim şu cevabı verdi:
“Hep beraber Gazze’de kucaklaşacağız inşallah. Yemin olsun aldığım çerezleri açıp yemiyorum. Gazze’de çocuklara dağıtacağım Allah izin verirse…”