Sumud gönüllüsü Ersin Çelik: Gemiden inen denizciyi geri döndüren selam

0
Sumud gönüllüsü Ersin Çelik: Gemiden inen denizciyi geri döndüren selam
"Filo’nun adı “Sumud”, yani “Kararlılık”. Bu kelimenin ne anlama geldiğini, bu teknede yaşayan her bir insanda yeniden öğrendik."

Terör devleti İsrail'in ablukasındaki Gazze'ye yardım götürmek için yola çıkan Sumud Filosu'nun gönüllülerinden, Yeni Şafak gazetesi yazarı Ersin Çelik bugünkü filo günlüğünde, Sumud Filosu'ndaki cesur insanları yazdı:

"Gazze yolundaki büyük buluşmamız gerçekleşti. İspanya’dan ve Tunus’tan kalkan tekneler bulunduğumuz koya demirlediler. Şu an 42 gemiyiz. Bize doğru Tunus’tan gelen 2 teknenin yanı sıra 6 tekne de Yunanistan karasularında bekliyor. Günlerdir hazırlıkları yapılan, sabotajlar ve türlü politik hamlelerle karadan durdurulmaya çalışılan Global Sumud Filosu’na dair ilk defa net bir fotoğraf çıkıyor ortaya. O da şu: Gazze yolunda 50 gemi olacak. Sayı düşse de tarihin en geniş katılımlı deniz misyonu olarak seferimize başlayacağız. Ben bu satırları yazarken son toplantılar yapılıyordu. Dün açılsaydık girmemiz öngörülen fırtına, beklenerek hafifletildi. Daha risksiz bir yolculuk olacağının bilgisini aldım. İspanya’dan Tunus’a ve şimdi de Sicilya Adası’ndaki bulunduğumuz koya gelen teknelerin hareket öncesi son kontrolleri ve gerekli ikmaller yapılıyor. Son iki günde, ileride yazacağım; gemicilerin çok net duruşlarına ve bir an önce yola koyulma kalkışmalarına şahitlik ettim. Bu Filo için mevcut olumsuzluk sadece beklemek. Onu da aşıyoruz inşallah.

Ben bugün sizlere 7 gündür teknelerinde yaşadığımız ve bizleri Gazze’ye götürmek için her şeyi göze alıp bu yola düşen cefakar ve fedakar gemicilerden bahsetmek istiyorum. Hikayeleri de Gazze duruşları kadar kıymetli. Ancak güvenlik kaygısı nedeni ile biri hariç görsellerini yayınlayamıyorum. Fotoğrafta yanımda olan crewlerimizden, yani tayfalardan: Gonzalo. Ancak ondan önce sizlere bizleri bu yolculuğa motive eden tecrübeli isimlerden söz etmek istiyorum.

“PARAMI PULUMU BIRAKIP GELDİM”
Kendisi bir Napolili bir İtalyan. Yıllardır denizci. Yelkenli teknelerde çok tecrübeli Korkusuz. Aşırı disiplinli. Kuralcı. Tam bir aksiyon adamı. Her ayrıntıya dikkat ediyor. Hiç yerinde durmuyor. Bu zamana dek kimseyi denizde bırakmamış. Hiç kaza yapmamış, hiç kimse de gemisinden düşmemiş. Geleneklerine sıkıca bağlı. Her sabah mutlakla teknenin pruvasında duasını ediyor. Kendini sıkı anti-emperyalist olarak tanımlıyor. Bir adı var ama yazmamı asla istemez. Fotoğraf vermiyor ve onu görüntülemem yasak. Sosyal medya kullanmıyor. Bir an önce Gazze’ye doğru yelken açmaktan başka bir düşüncesi yok. İsrail'in, Siyonist rejimi hakkında çok bilgili ve dikkat çeken görüşlere sahip. Aslında İsraillilerin antisemitist olduğunu düşünüyor ve Siyonistlerle mücadele etmenin önemli olduğunu söylüyor. Yüz göz olmayı sevmese de eğer bir işi yoksa, Prof. Dr. Haşmet Yazıcı’nın sözü açması ile arada sırada sohbet ediyoruz kendisi ile. Filo’ya katılma kararını nasıl verdiğini merak ettim. Çok detay vermedi ama kısaca anlattı. Bir Filo’nun Gazze’ye gideceğini haber alınca hemen harekete geçmiş. Sosyal medya kullanmadığı için bir kaç kez mesaj atmış. Kendisine dönüş olmamış. En sonunda ilk toplaşmadan bir gün aramışlar ve “Sana ihtiyacımız var” demişler. İşini bırakıp Napoli’den Sicilya’ya gelmiş. Konuşurken şunları söyledi: “Ben politik bir adam değilim. Ben aksiyon adamıyım. Ben buraya Filistin halkı için geldim. Paramı pulumu her şeyimi bırakıp geldim. Filistin’e gitmek zorundayız. Video, politika, medya bildirileri, internet… Bunlar gösteriş, benim tarzım değil.”

“TUVALETE, YEMEDİĞİNİZ ŞEYİ ATMAYACAKSINIZ”
Gazze yoluna düşen bu tecrübeli ve gözü kara deniz adamı, 7 gündür bizleri hem zorlu yolculuğa hem de alışkın olmadığımız teknedeki günlük yaşama adapte ediyor. Kuralları sıralarken verdiği bir de mühim örnek var. Çok hoşuma gittiği için aktaracağım. Orta ölçekli bir teknedeyiz. İhtiyaçlarımızı karşılarken de kurallara uymalıyız. Mesela tuvalet çok önemli. Teknede iki tane var. Biri mürettebatın diğeri bizim. Tıkanmamaları gerekiyor. Hani AVM’lerdeki umumi tuvaletlerde “Lütfen peçete atmayın” uyarısı yazılıdır. Ancak insanlar bunu pek dikkate almazlar. Teknede bu hayati sorun şu talimatla çözüldü: “Yemediğiniz ve yiyemeyeceğiniz hiçbir şeyi tuvalete atmayacaksınız.” Çok net değil mi? Bu sözü kulaklara küpe etmek gerek.

***

“BİZ NİYE BURADA BEKLİYORUZ?”
Bir de yardımcı gemicimiz Alexsandro var. Gemideki bir başka agresif denizci ama insanı yönleri çok güçlü. Tam bir devrimci. Lakabı Çingo. Toplantılarda telefonla uğraşılmasından hoşlanmıyor ve çok kızıyor. Bir de genellikle makarna yenen yemeklerde herkesin masada olmasını istiyor. İtalya ile Fransa sınırındaki yükseklerde bir köye yaşıyormuş. O da Gazze’ye Filo kalkacağını duyar duymaz yola koyulmuş. Kendisini bekleyen ailesi ve çocukları var. Tecrübeli bir denizci. Beklemekten çok yoruldu. Dün, gitme günümüz ve saati tartışılırken yanımıza gelerek günlerdir içinde tuttuklarını dışa vurdu: “Biz buraya Filistin için geldik. Onların mücadelesini desteklemek için geldik. Burada bekliyoruz. Niye bekliyoruz? İtalya'da bekledik. Filistin halkını desteklemek için yola çıkmamız lazım. İnsanlar caddelerde, İtalya'da, İspanya'da bizim için sokakta dua ediyorlar. Niye biz burada bekliyoruz? O insanların bize ihtiyacı varken niye onlar için mücadele etmiyoruz? Bizim gitmemiz lazım.”

***

EN PAHALI BİLETLE ÜÇ GÜNDE GELMİŞ
Şimdi gelelim genç denizcilerimiz Gonzalo ve yine adını gizli tuttuğum bir diğer isme. İkisi de kısa sürede bizlere arkadaş oldular. Ben daha çok Gonzalo ile yakınım. Kendisi Arjantinli. 30 yaşında ve eski futbolcu. Amatör olarak sağ bek oynamış. Saçları çok uzun, örüyor. Nasıl tarıyor, nasıl yıkıyor bilmiyorum? Ama bayağı zor bir şey olsa gerek. Onun dışında gayet sempatik, kişisel ilişkileri iyi biri. Empati yeteneği yüksek. Ona Türkçe “Adamsın adam” demeyi öğrettim. Çünkü bu yola çıkmak için yaptığı fedakarlıkları öğrenince diyecek başka söz bulamadım. Gonzalo da bir gemici ve aynı zamanda aktivist… Gazze’yi her zaman yakından takip etmiş ve desteklemiş. Gemilerin gideceğini duyunca da internetten başvurmuş. Hemen hızlıca gelmesini istemişler. Arjantin'den Los Angeles'a uçmuş önce. Kalan son bileti en yüksek fiyattan ve cebinden almış. Oradan da Roma'ya uçmuş. Yolculuğu bitmemiş. Ardından Roma'dan Katanya'ya uçmuş ve son olarak 50 kilometre uzaklaktaki Augusta’ya gelmiş. Evden çıkıp gelmesi üç gün sürmüş. Kendi deyimiyle: “Hızlı bir bilet aldığım için de olabildiğince çok yüksek miktar ödedim ama paranın hiçbir önemi yok. Çünkü ben burada kalmak zorundayım.”

“BURAYA TATİL YAPMAYA GELMEDİK”
Gonzalo bir dakika boş durmuyor. Her yere tırmanıyor. Gazze’ye gitmek konusunda çok tutkulu ve geçen her dakikaya öfkeli. “Biz buraya tatil yapmaya gelmedik. İnsanların ölmesini engellemek, oradaki soykırımı bitirmek için geldik. O yüzden tehlikeler elbette olacak ve biz bu tehlikeleri göze almalıyız. Ama artık beklemenin gereği yok. Çünkü biz bekledikçe orada insanlar ölüyor. Biz oraya gitmemiz lazım” şeklinde kendinden emin bir motivasyonu var. Gonzalo bir arada olmamızı çok önemsiyor ve aile gibi davranmamızdan çok mutlu. Bana çok değer verdiğini her seferinde belli ediyor.

İTALYAN ESNAFIN DÖNDÜRDÜĞÜ GEMİCİ

Sizlere tanıtacağım son gemicinin adını ben biliyorum. Ama siz ona Gitarlı Denizci diyebilirsiniz. O da crew. Önceki gün bizleri çok duygulandırdı, bu yolculuğa yeniden motive etti. Tipik bir İtalyan. 30’larında ve gitar çalmayı, şarkı söylemeyi seviyor. DenizliğE tutkulu. Aşçılığı çok iyi olduğu için çok sayıda iş teklifi alıyormuş. Filo’ya gelirken de yüksek ücretli teklifleri reddetmiş. Günlerdir bu koyda beklememiz en fazla onları yordu. İki gün önce Filo’nun yola çıkamama belirsizliğinin motivasyonunu düşürdüğünü söyleyerek ayrılmak istediğini ilan etti. Arkadaşları kendisini bir kenara çekip uzun uzun konuşsalar da ikna edemediler. Ertesi sabah da sanki asker arkadaşlarından ayrılıyormuş gibi bizlere tek tek sarıldı ve “Evim var, barkım var, gitmek zorundayım. Gidiyorum ama sizinle alakalı değil. Benim kalbim hep burada, Karadan da sizi hep destekleyeceğim” dedikten sonra bir botla karaya çıktı. Yerine yeni bir gemici gelecekti. Açıkçası hem üzüldük hem de Gitarlı Denizci’nin gidişinin Sicilya Adası’nın ucunda demirli teknelerde kelebek etkisi oluşturmasından korktuk.

Akşama doğru, öğlen saatkerinde giden bot teknemize yanaşırken bir baktık ki içinde Gitarlı Denizci oturuyor. Çok şaşırdık ve tekneye çıkar çıkmaz “Gidemedim ve ben döndüm arkadaşlar” dedi. Sevindik, sarıldık ve neden döndüğünü anlatmasını istedik. Gitarlı Denizci karaya çıkınca koya yakın bir noktadaki markete gitmiş. Yaşlı, İtalyan bir esnaf, “Sen Filistin’e gidecek gemilerden mi geliyorsun?” diye sormuş ve Gitarlı Denizci “Ayrıldım ama” diyemeden başlamış anlatmaya: “Ben 80 yaşındayım. Keşke daha genç olsaydım da sizinle gelseydim. Kalbimiz sizinle. Size çok imreniyorum. Bizden de selam götürün Gazze halkına.”

Gitarlı Denizci marketten çıktıktan sonra 10 dakika yürümüş ve kendi kendine “Onlar Gazze’ye giderken ve bu yaşlı adam gitmek isterken benim burada ne işim var. Tekneye dönmem lazım” demiş. Başından geçenleri sakincen anlattı ve fakat hepimiz çok duygulandık. Gözleri dolarak, “kalbimin sizle olduğunu anladım v gemiye geri gelmeye karar verdim.” dedi. Şu saatlerde güvertede gitar çalıp, şarkı söylüyor. Dönmesinde çok duygusal olmasının etkisi büyük.

Filo’nun adı “Sumud”, yani “Kararlılık”. Bu kelimenin ne anlama geldiğini, bu teknede yaşayan her bir insanda yeniden öğrendik. Kararlılık; 40 yıllık deniz tecrübesini Filistin davasına adamasıdır. Kararlılık; Arjantinli bir gencin, son parasıyla en pahalı bileti alıp üç günde okyanusları aşmasıdır. Kararlılık; beklenen her anı Gazze'deki bir canın kaybı sayan bir devrimcinin öfkesidir. Ve kararlılık; yorgun düşüp vazgeçmişken, hiç tanımadığı yaşlı bir adamın umuduyla kendi umudunu yeniden bulan bir denizcinin geri dönme cesaretidir. Bu Filo’daki herkes bu kararlılığın ta kendisidir…"

  • Next Social

Yorum Yazın