Osman Akyıldız yazdı; Direnişle gelen diriliş: Suriye

0
Osman Akyıldız yazdı; Direnişle gelen diriliş: Suriye
Suriye’de direnişin ilk kıvılcımı 15 Mart 2011 yılında sivil bir protestoyla başladı. Her müstekbir despot rejimde olduğu gibi Suriyeliler de yıllardır süren baskıya ve zulme isyan bayrağını işte bu sivil protestolarla çekti.

Esed rejimi, halkın isyanını kanlı bir şekilde bastırarak aslında kendi sonunu başlattı. Halk birçok şehirde katliama uğrayacaklarını bilmelerine rağmen zalimlere karşı durma özgürlüğünü yaşamak için gösterilere devam etti. Sonuç; devletin kolluk kuvvetleri binlerce vatandaşını katletti, binlercesini işkencelerden geçirdi. 

29 Temmuz 2011’de Özgür Suriye Ordusu kurulduğunda isyan dalgası sivil gösterilerden çıkarak silahlı bir direnişe evrildi. Bu aşamadan sonra geri dönüşü olmayacak bir yola girilmişti. Suriyeliler ya birlikte varolacaklardı ya hiçlikte kaybolacaklardı.

Her çatışma alanında olduğu gibi Suriye sahasında da küresel güçler kendi planlarını uygulamak için sahaya indiler veya vekil güçlerini oluşturdular. Ancak kimin ne planı olursa olsun Şam diyarının ahâlisi tarihi bir zorunluluk olarak kendi misyonuna dönecek, işgalci güçlerin sömürge valisi Nusayri rejimi yıkacaktı. Ve şimdi bütün bir ümmet olarak bu tarihi günlere şahit oluyoruz. 

“12 günde ülke mi kurtulur, İdlip’ten çıkıp bu kadar kısa sürede Şam nasıl alınabilir?” şeklindeki bir soruyu soran, aslında Suriye direnişinin tarihinden haberdar olmadığını ortaya koymaktadır. Bu 12 güne 14 yıllık çile ve sabırla geçen direnişi eklediğimizde aslında Suriye’nin kurtuluşunun hiç de kolay gerçekleşmediğini görmekteyiz. Nice yiğitler kanlarıyla suladı Bilâd-ı Şam’ın toprağını, nicesi esir düştü. Neredeyse ateşin düşmediği hiçbir hâne kalmadı. 

2016’da Rusya’nın hava desteği, İran’ın fanatik Şii milisleri ve zalim rejimin ordusu ile asimetrik bir güç kullanıldı muhaliflere ve sivillere karşı. Halep'te yaşananlar Bosna’da 1995'teki Srebrenitsa katliamı ile karşılaştırılabilirdi ancak. 

Bu savaşta farklı renklerden, muhtelif ırklardan binlerce muhacir savaşçı da kanıyla suladı Bilâd-ı Şam’ın toprağını. Tıpkı Medine-i Münevvere’de ashâb-ı kirâmın Ensar-Muhacir dayanışması gibi muhacirleri bağrına bastı Suriye’nin ensarı. 

Esed rejiminin hüküm sürmediği geçtiğimiz iki haftada Suriye’deki manzarayı müşâhede edenler evleri yıkılmasına, ekonomisi çökmesine rağmen bir ülkenin ahalisinin bütün inanç ve mezhep mensuplarıyla adeta bayram havasında yaşamasından aslında ne büyük bir cerahatten kurtulduklarını anlamakta zorlanmaz. 

Hilâfetin beşiği olan bu coğrafya yüzyıllık esaretten büyük bedeller ödeyerek kurtuluyor. Suriye’nin kurtulması, Suriye ile sınırlı kalmayacak. Şam beldeleri dediğimiz bölgede sınırları cetvelle çizilmiş bir düzine devletçik tarihe karışacak.

Anadolu’nun öz kardeşi Şam surdaki ilk gediği açtı, darısı diğer ülkelerin başına… 

Yorum Yazın