"Öğrenmeyi Öğrenmek"ten fragmanlar

0
Altay Cem Meriç'in "Öğrenmeyi Öğrenmek" eserinden fragmanlar.

  1. Eser boyunca "En iyi öğrenme şekli nedir? Nasıl daha iyi ve hızlı öğrenilir? Hatalı öğrenme biçimleri nelerdir? Öğrenmek neden çok kıymetlidir? Sık yapılan yanlışlar nelerdir?" gibi pek çok sorunun cevabını arayacağız.
  2. 18 yıl örgün eğitim aldım, üniversite sınavı gibi sadece yarış odaklı bir sınava çalıştım, tıp fakültesinde okurken ders çalıştım, üniversite hayatım boyunca pek çok İslami ilim branşını ve sosyal bilim dalını kendi gayretimle öğrenmeye çalıştım. Arapçayı da yine tıp fakültesinde öğrenciyken öğrendim. Evlendim, atandım, iki kız çocuğum var ve hala pek çok farklı branşta hiç de keyfi sayılmayacak planlı okumalar yapmaya çalışıyor ve eser telif ediyorum.
  3. Öğrenmek nihayetinde yaşamayı öğrenmektir, kıylükal değil.
  4. Alim bilgisini kullanır. Kullanmadığın şey senin değildir.
  5. Birinin bir konuyu gerçekten bilip bilmediği en kolay yoluyla verdiği örneklerden anlaşılır.
  6. ... şu şikayeti sıklıkla duyarız: "Kitap okuyorum fakat hiç aklımda kalmıyor." Burada da insanlar genellikle akıllarında kalanın ne olduğunu kitabı bitirip düşündüklerinde "Neyi hatırlıyorum?" sorusuna verdikleri cevapla ölçerler. İşin aslı bu sadece bir hafıza sınamasıdır.Oysa öğrenmek böyle değil, küçük bir çocuğun süt içmesi gibidir. Süt nereye gitti? Koluna mı gövdesine mi? Hangi süt damlası hangi eti oluşturdu? Bunları bilmek imkansızdır. Vakıada gözlenen şey çocuğun büyüdüğüdür. Kitap okumak da yaklaşık bunun gibi bir şeydir.
  7. İyi bir tefekkür durmayı gerektirir.
  8. ... dinlemeyi bilmeyene konuşmak da züldür. Ona herhangi bir şey öğretmek de imkansızdır. Zira bir insanın ilk olarak öğrenmesi gereken şey dinlemektir.
  9. Eğer kağıdı kutsamak gerçek hayatı ıskalamaya neden oluyorsa artık kağıt, öğrenmenin düşmanı olmuş demektir.
  10. ... ben eğitimde müşahedeyi esas alırım. Eğitim çocuğa okutulmaya çalışılan sayfalar, söylenen sözler değil çocuğun müşahede ettiği şeydir.
  11. Deneyim alanını genişletmek, ilimden anlayanların vereceği ilk tavsiye olmalıdır.
  12. Sloganlaşan bir fıkıh oksimorondur.
  13. İnsanların çok az bir kısmı okur. Okuyanların çok az bir kısmı ciddi eserler okumuştur.Bunların çok azı gerçekten planlar yaparak, yoğun ve istikrarlı çalışarak fazla sayıda ciddi eser okumuştur. Bunların da az bir kısmı önündeki ciddi eseri tenkit ederek analitik okuma yapabilecek donanım ve cesarete sahiptir. Dişe dokunur tenkitler üretebilenlerin çok azı orjinal eserler telif edebilir. Bu sebeple gerçekten Cemil Meriç'in veciz bir şekilde ifade ettiği gibi "Her yüzyılda birkaç kişi düşünür, diğerleri ise onların düşündüğünü düşünür."
  14. Döneminde çok okunan çoğu eserin ilerleyen çağlarda klasikleşmediğine, çağında rağbet görmemiş eserlerin ise yüzyıllar sonra klasik olarak ele alındığına sık rastlanır.
  15. Kanaatimce klasiğin kendisini okumak, onun etrafındaki habitatı tüketmeye çalışmaktan çok daha verimlidir. Zira daha kısa sürede, konjonktürden daha az etkilenişmiş daha güvenilir bilgi sağlama potansiyelini haizdir.
  16. İnsanlar çeşit çeşittir. Kimisi dikey öğrenir kimisi yatay. Dikey öğrenmekten maksadım, dar bir konuya dalıp ömrünü oraya harcayarak bir şeyi en iyi öğrenen kişi ya da kişilerden biri olmak maksadı ile ilim tahsil etmektir. Bu bir mizaçtır, oldukça da faydalıdır. Yatay öğrenmek ise muhtelif konular hakkında standart üstü bilgi sahibi olmaktır. Bununla elbette yüzeysel bir genel kültür edinip cahilane ahkam kesmeyi kastetmiyorum.
  17. Bir Türk'ün Almanca bir eseri İngilizce bir tercümeden okuması benim zoruma gitmekte, dilimiz muhakkak tercümeye doyurulmalı.
  18. İlim branşlardan, branşlar ekollerden, ekoller önemli yazarlardan tahsil edilir.
  19. Hadis geleneğinde meşhur bir söz vardır: "Yazarken topla, rivayet ederken araştır." Öğrenmek toplamayı gerektirir. Aktarmak ise titizce araştırmayı. Bu ise çapraz okumayı ve çapraz okuma sonucu oluşan materyalin analitik bir bakışla gözden geçirilmesini gerektirmektedir.
  20. Öğrenmenin önündeki en büyük tehdit çalışmanın bitmesidir.
  21. Ben yanımda kalem yoksa kitap okumam.
  22. Maksat yöntemi belirlemelidir. Aksi halde maksatla uyumsuz yöntemler fazlası ile zaman kaybına ve maksattan uzaklaşmaya sebep olabilir.
  23. Gün içinde ağır kitapların okunabileceği zamanlar vardır ve ağır kitaplara konsantre olamayacağınız hafif kitapları okuyabileceğiniz vakitler vardır. Buna göre planlama yapmak gerekir.
  24. Geçmiş vakit için de pişmanlık duymakla oyalanmayın. Eski alimlerimizin söylediği gibi geçmiş zaman için hayıflanarak vakit geçirmek, bir başka vakit kaybıdır.
  25. İlim maksattır. Hedefi hakikati anlamak, hakikate göre yaşamak ve rıza-i ilahiye ulaşmaktır. 

Yorum Yazın