Sabah gazetesi yazarı Nebi Miş bugünkü "Erdoğan'ın körfez turu" başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Körfez ülkelerine gerçekleştirdiği ziyaretlerin önemini yazdı:
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın üç günlük Körfez gezisinin ilk durağı Kuveyt'te. Heyetle birlikte geziyi takip ediyoruz.
Kuveyt Emiri Şeyh Mişal, Aralık 2023'te göreve gelmesinin ardından Mayıs 2024'te Türkiye'yi ziyaret etmişti. Bu ziyaret aynı zamanda bir iade-i ziyaret özelliği gösteriyor. Kuveyt'in ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar ve Umman'ı da ziyaret edecek.
Katar ile karşılıklı ziyaretler zaten çok sık yapılıyor. İki ülke arasında stratejik işbirliği var. Yüksek Stratejik Komite şu ana kadar onuncu toplantısını yaptı. Bu toplantılarda birçok konuyu içeren 117 belge imzalandı. Atılan imzaların hayata geçmesi ve karşılıklı faydanın somutlaşması için ardıl ziyaretlere ihtiyaç duyuluyor.
Ziyaretin Umman ayağının da aynı zamanda iade-i ziyaret özelliği var. Umman Sultanı Heysem, Kasım 2024'te Türkiye'ye gelmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise en son 2005 yılında Umman'ı ziyaret etmişti. Cumhurbaşkanlığı döneminde bu ilk ziyareti olacak.
Bu üç körfez ülkesinin benzeşen dış politika yaklaşımları olduğu gibi ayrışan hassasiyetleri de var. Kuveyt, Katar ve Umman bölgesel çatışmaların sonlandırılması ve önlenmesinde arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık misyonuna önem veriyorlar. Türkiye'nin küresel ve bölgesel düzeyde bu konulardaki sonuç alıcı diplomasisi takdir görüyor. Dolayısıyla, Ortadoğu'nun bütünlüklü istikrarı için eşgüdümlü arabuluculuk çabaları önem arz ediyor.
Umman geleneksel olarak tarafsızlık rolünü öne çıkarsa da çatışma bölgelerine çok yakın bir ülke. Son yıllarda, diğer Körfez ülkeleri gibi savunma yeteneklerini geliştirmeye ve çeşitlendirmeye çalışıyor.
Kuveyt, 1990'daki Irak işgalinden sonra, dış politikasını yeniden şekillendirdi. Diğer Körfez ülkelerinin aksine, ekonomik kapasite olarak zengin olmasına rağmen, daha içe kapanık ve sessiz bir politika yürütüyor. Dış politika ve güvenlik ihtiyacını çeşitlendirme ve bölgesel sorunlara müdahil olma bağlamında temkinli bir yaklaşım sergiliyor.
Bu üç ülke ziyaretinde, ekonomik işbirliğini derinleştirmek kuşkusuz önemli. Ülkeler arasında enerji ve savunma konuları başta olmak üzere farklı ticaret alanlarında büyük potansiyel var. Ancak, bu ziyaretlerin kapsamını sadece ekonomik konularla sınırlı görmemek gerekir.
Ateşkesin devam etmesi, Gazze'nin yeniden inşası ve yardımların yapılmasında koordinasyonun sağlanması da bu ziyaretin önemli gündem başlıklarından birini oluşturuyor.
Üç ülkeyi kapsayan ziyaretin zamanlaması önemli. İsrail'in sadece Filistinlilere değil, bölge ülkelerinin güvenlik ve istikrarına yönelik saldırgan tutumu devam ediyor. Netanyahu yönetimine siyasi ekonomik ve askeri desteğin devam etmesi, İsrail'in sadece Filistin'le sınırlı olmayan saldırılarının önünü açtı. Şu ana kadar sekiz farklı ülkenin egemenliğini ihlal etti.
Geniş hacimli ekonomik ilişkiye, derin müttefikliğe ve ABD üslerine rağmen, Katar'ın İsrail saldırganlığına karşı İsrail karşısında savunmasız kalması, Körfez'in güvenlik dengelerinin sorgulanmasına yol açtı. Sadece Katar değil, ABD ile iyi ilişkilere sahip diğer Körfez ülkelerinin de güvenlik kaygıları arttı.
Dolayısıyla, bu ziyaretlerin bölge için güvenlik ve istikrar mimarisinin oluşturulması boyutu önemli. Türkiye bölgenin kolektif güvenlik mimarisinin oluşturulması çabasında sadece söylemde kalmıyor. Aynı zamanda diplomatik girişimlerle bu işbirliği somutlaştırılmaya çalışılıyor."