Suriye'deki 61 yıllık firavunvari Esed rejiminin yıkılmasından sonra İsrail terör örgütünün korku ve endişesi arttı. Kendi elemanları olan Esed'in iktidarda olması İsrail terör örgütü için güvenli bir limandı. Daha önce “Türkiye İsrail terör örgütünün Arzı Mevud sapkınlığına darbeyi vuracak” demiştik. Ehamdulillah Suriye’de Esed devrildi ve Baas rejimi yıkıldı. Allah’ın izniyle PKK/PYD terör örgütü de üç vakte kadar defolup gidecek. Türkiye'nin yeni Suriye yönetimi ile çok yakın ilişki içerisinde olması, derin ve sarsılmaz bağlarının bulunması, atanan bürokratların Türkiye'de eğitim alıp yetişen kişiler olması, Türkiye ve Suriye'yi et ile tırnak gibi birbirine bağlayan hususlar olarak ön plana çıkıyor. Tüm bu gelişmeler içerisinde belhüm adal Esed'in kaçmadan önce Suriye'deki tüm stratejik yerlerin koordinatlarının İsrail terör örgütüne vermesi, İsrail'in önemli yerleri bombalaması da korkunun dağları aştığını gösteriyor. İsrail tarafı, Suriye'de İslamcı bir iktidarın olmasını kendileri için en büyük tehlike olarak ifade etti. Türkiye'nin Suriye'de kara, hava ve deniz askeri üslerinin kurulması konusunda yeni yönetimle anlaşması İsrail terör örgütü ve çapulcu yöneticilerinin uykularını kaçırıyor. Suriye’de kurulacak olan Çelik Kubbe hava savunma sistemi ile birlikte havadan artık saldıramayacak olan İsrail terör örgütünün karadaki çapulcularının ne kadar kepaze halde olduğu herkesin malumu. Türkiye'nin Suriye’deki yönetimle askeri ve diğer alanlardaki yakın iş birliği İsrail'i bölgede köşeye sıkıştırmıştır. Bölgedeki yeni perspektifle birlikte İsrail kendileri açısından tehlike olarak gördüğü Türkiye'ye karşı Nagel Komisyonunu kurup ileride yaşanacak İsrail-Türkiye savaşı ile alakalı raporlar hazırlayıp, bu raporları bürokratik olarak tartışmaya açtılar. İsrail terör örgütü kabinesi Türkiye tehdidi karşısında olağanüstü toplanıp saatlerce süren toplantı gerçekleştirdi. İsrailli analistler 1 Ocak günü Galata Köprüsü’ndeki yürüyüş hakkında büyük endişeye kapılarak şu yorumda bulundular: "Erdoğan’ı ciddiye almanın vakti geldi.” Belki de 'Dün Ayasofya, Bugün Emevi, Yarın Aksa' sadece bir slogan değil. Belki de bu bir eylem planı.” 2018’de bu uzak bir ihtimal, hatta gülünç görünüyordu. Ama 2025’te Türkiye’nin Suriye’de ve Libya’da askeri varlığı var, Kıbrıs’ta İHA üssü var ve Gazze kuşatmasını yarmak istiyorlar.” Belki de yönümüzü yeniden hesaplamanın vakti gelmiştir.”
Bu tespitin eksiği var fazlası yok. Hakikaten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğündeki devlet aklı tam manasıyla bu eylem planı içerisinde hareket etmekte ve gergef gibi işlemektedir. Türkiye-İsrail hesaplaşması uzak değil. Bu hesaplaşma mukadder bir hesaplaşma, İsrail terör örgütünün Türkiye'den yiyeceği şamar uzak değil. Mukadderat gereği bu gerçekleşecek. Bu hesaplaşmanın manevi, ilahi bir boyutu da var. İlahi kelimatullah uğrunda mücadele eden Müslüman Anadolu evlatlarından İsrail’in kaçarı yok evelallah. Bu hesaplaşma mukaddes bir hesaplaşmadır. Bu hesaplaşmanın sonunda kutlu şehir, Peygamberler şehri, ilk kıblemiz Mescidi Aksa'nın olduğu Kudüs'ün fethi var. Bu hesaplaşma mukaddes bir hesaplaşmadır, lanetli kavimden dünyanın kurtuluşu var. Bu mukaddes hesaplaşmayla Allah'ın vaadi gerçekleşecek ve Allah'ın izniyle bunu göreceğiz. Mukadder ve mukaddes hesaplaşma Allah'ın izniyle yakın. İsrail terör örgütünün korkusuna sebep olan İstanbul’daki o kutlu yürüyüşe katıldığımız için daha çok sevinmiş oldum. Velhasılı her daim haykırarak şu hakikati her tarafa nakşedeceğiz: “Dün Ayasofya, bugün Emevi, yarın Aksa!”
biçer
15 Ocak 2025 Çarşamba 13:57
Katil ve hırsız sürüsünün vereceği mukadder gün geliyor Elhamdülillah. Bu mukaddes cihada katılanlardan olmayı Rabbim bize lutfetsin diye dua ediyorum