YUMRUK VE KAFA
"Boksör Muhammed Ali (Clay)’in yumruğundaki kuvvet İslâm mütefekkirinin kafasında da tecelli ettiği anda her şey kurtulmuştur. O yumruk ki, bütün kuvvetini Allahtan ve dinden bilir; kendisine denk bir kafayla birleştiği ân, Batılının kırılan çenesine karşılık beynini ezmek imtiyazına da erecek ve ruhlardaki o korkunç küçüklük ukdesi kalkacaktır.
O zaman, bilmem kaçıncı (raund)tan sonra, kan içinde bıraktığı hasmına:
- Söyle bakalım benim adım ne?
Diye tekrarlayıp duran Mehmet Ali’ye eş, İslâm mütefekkiri, altüst edeceği Batı tefekkür sistemine karşı haykıracaktır:
- Söyle bakalım benim adım ne?
O da:
- Nihayet seni gördüm ve anladım! Adın İslâm!.. Cevabını vermekten başka çare bulamıyacaktır.
İslâmın kafa zaferi gerçekleşecek olursa meydana çıkacak hakikat karşısında ve galip Doğulu ile mağlûp Batılı arasında muhasebe şöyle olacaktır:
- Söyle, ey, keşifleri içinde boğulan ve demokrasi ve liberalizma, yeni nizam ve faşizma, materyalizma ve komünizma derken, yeni katolisizma adına baş vurmadığı yol bırakmayan Batı adamı! El attığın ne kadar hedef varsa hepsinin birden varamadığı, ulaşamadığı, eremediği gâyenin İslâmda olduğunu nihayet anladın mı?
Günün şartlarına göre, sözde aydınlarımızla biz, Batı fikir boksörünün karşısında (nakavt) olmuş yerde yatarken, işte hayâlimiz bu kadar büyük ve hakikatimiz böylesine şanlıdır."
Necip Fazıl Kısakürek / Çerçeve 5, s. 48-49