Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan makalesinde, Ak Parti'nin eğitimde yaptığı paradigma değişimini yazdı:
"Türkiye, AK Parti iktidarlarının kümülatif birikimleri eşliğinde devam eden son çeyrek yüzyıl boyunca, her alanda olduğu gibi, eğitim alanında da önemli atılımlar gerçekleştirmiş, gerek nicel gerek nitel göstergeler açısından büyük başarılara imza atmıştır. Eğitime ilişkin tanım, kavram, misyon ve felsefenin toplumsal talep ve ihtiyaçların yanı sıra küresel-pedagojik gelişmelere koşut şekilde değiştiği bu süreci, sistemik ve köklü bir paradigma dönüşümü olarak özetlemek mümkündür.
Söz konusu dönüşüm süreci, geleneksel kamu hizmeti anlayışını aşarak eğitimi hak temelli genişleme ve toplumsal eşitlik hedefleriyle yeniden tarif eden stratejik bir eşiğe işaret etmektedir. Bu eşik, aynı zamanda ‘maarif çağı’ olarak tecelli edeceğine inandığımız Türkiye Yüzyılı idealini sembolize eden özgün bir tarihsel momente karşılık gelmekte, bireysel ve kolektif temelde inşa edilen millî bir tahayyülü, güçlü bir irfan bilincini ve evrensel bir yönelimi temsil etmektedir.
Haftalık periyotlarla yayımlanması ve dokuz ayrı makaleyi içermesi planlanan bu yazı dizisi kapsamında, 3 Kasım 2002 seçimleriyle başlayan AK Parti iktidarları boyunca eğitim alanında yaşanan paradigmatik değişim süreci dönemsel, kavramsal ve tematik boyutlarıyla ele alınarak analiz edecektir.
2002-2010: EĞİTİME ERİŞİM VE DEMOKRATİKLEŞME EŞİĞİ
AK Parti iktidarlarının ilk dönemine denk düşen bu süreçte, öncelikle kurumsal zemin ve izleme kültürünün inşasına odaklanan bir bakış açısıyla eğitim alanının yeniden organize edilmesini mümkün kılan bir dizi mevzuat değişimi gerçekleşmiştir. Birbirinden kopuk tedbirlerin değil, planlı bir dizilimin ürünü olarak hayat bulan bu değişimler çerçevesinde, 2003 tarihli kamu malî yönetimi reformunun bir gereği olarak performans esaslı bütçeye geçilmiş, iç ve dış denetim ile şeffaflık kanalları yerleşmiştir. Böylece Millî Eğitim Bakanlığı, yatırım ve sosyal destek programlarını yıllık ödenek, zamanlama ve sonuç göstergeleriyle yönetilebilir bir çerçeveye oturtmuştur. Stratejik plan ve faaliyet raporu kültürünün yerleşmesi, planla-uygula-izle-iyileştir döngüsünü kurumsal kimliğin parçası hâline getirmiştir. Bu zemin, erişim ve kalitenin eş zamanlı olarak yürütülmesine olanak sağladığı gibi, kaynak tahsisi ile öğrenme çıktıları arasındaki bağın da ölçülebilmesine imkan tanıyan bir izleme mimarisi oluşturmuştur.
ARZ VE TALEBİN SENKRONU
Arz ve talep politikaları birlikte kurgulanmıştır. Derslik ve okul yatırımları ile taşımalı eğitim uygulaması sayesinde, kırsal ve dağınık yerleşimlerdeki okula ulaşım sorunu yönetilebilir hâle getirilirken aynı anda hane üstündeki mali baskıyı hafifleten tedbirler de devreye alınmıştır. 2003’te başlatılan ücretsiz ders kitabı uygulaması temel öğrenme materyallerini evrensel bir kamu taahhüdüne dönüştürmüştür. Aynı yıl eğitime koşullu nakit destekleri yoksul hanelerde çocukların okulla kurduğu ilişkiyi güçlendirmiştir. Arz tarafındaki kapasite artışı ile talep tarafındaki destekler aynı dönemde ilerlediği için kayıt artışından düzenli derse devama, düşen terk ve devamsızlıktan artan mezuniyete ve bir üst kademeye geçişe dek hemen her alanda kalıcı iyileşme sağlanmıştır.
SINIF İÇİ NİTELİK VE ÖLÇME DÜZENİ
2005 program güncellemeleri ile yapılandırmacı yaklaşım sınıf içi uygulamaların merkezine alınmıştır. Yeni ders kitabı ve öğretmen kılavuzu ekosistemiyle bu yaklaşım desteklenmiş, böylece nicelik yönlü genişleme nitelik yönlü bir sınıf içi düzene eklemlenmiştir. 2005–2009 döneminde OKS’den OGES-SBS’ye uzanan ölçme ve yerleştirme mimarisi, sınav baskısını tek kanaldan alıp çok yıllı ölçmeye ve okul başarısı bileşenine yaymıştır. Bu mekanizmalar kalite tartışmasını soyut bir söylem olmaktan çıkarıp veriye dayalı bir izleğe bağlamıştır. 2003–2009 arasında uluslararası izleme çalışmalarında kaydedilen puan artışları, erişim siyasetinin sınıf içi nitelikle aynı hatta yürüdüğünde sonuç üretebildiğini göstermiştir. Buradaki anahtar, pedagojik ekosistemin güçlenmesidir.
Öğretmenin rehberlik rolünün belirginleşmesi, süreç ve performans bileşenlerini içeren ölçme uygulamalarının yaygınlaşması ve öğrenenin etkin katılımı aynı bütünün parçaları hâline gelmiştir.
TOPLUMSAL KAPSAYICILIK VE ERKEN ÇOCUKLUK
Toplumsal/sosyal kapsayıcılık da alanda gerçek karşılık bulmuştur. Haydi Kızlar Okula girişimi, hane ziyaretleri, yerel paydaşlarla iş birliği ve rehberlik bileşenleriyle toplumsal cinsiyete bağlı eğitim açığını kapatmada ölçülebilir bir ivme üretmiştir. Erken çocukluk ekseninde 2009 ve 2010’da otuz iki ilde yürütülen beş yaş pilotu, en yüksek toplumsal getiriye sahip evrede kapsayıcı kamusallığı güçlendirmiştir. İzleyen dönemde okul öncesi kayıtlı çocuk sayısında yüksek oranlı artış ve kamu harcamasındaki büyüme bu yönelimin yaygınlaştığını düşündürmektedir. Göçle gelen çocuklar ile özel eğitime ihtiyaç duyan bireyler için geliştirilen esnek uygulamalar, kimseyi dışarıda bırakmayan hak temelli ve kapsayıcı erişim yaklaşımının kurumsal güvencesini oluşturmuştur. Böylece erişimdeki genişleme, cinsiyet, mekân ve sosyoekonomik arka plan farklılıklarına duyarlı şekilde yönetilebilir hâle gelmiştir.
ÖĞRENME ÇIKTILARININ DOĞRULAMASI
Öğrenme çıktıları da eğitim alanının bu dönemdeki gelişim ivmesini doğrulayan bir tablo sunmuştur. 2003 ile 2009 yılları arasında uluslararası izleme çalışmalarında Türkiye’nin kayda değer artışlar elde ettiği görülmüştür. Bu iyileşme OECD ortalamasına tam yakınsama anlamına gelmese de yönün ve yönelimin doğruya döndüğünü ve erişim temelli programların sınıf içi nitelik düzeni ve ölçme mimarisiyle birleştiğinde olumlu sonuç ürettiğini göstermiştir. Başka bir ifadeyle, ücretsiz materyal ve koşullu destekler okulla bağı güçlendirmiş, güncellenmiş program ve öğretmen kılavuzları öğrenenin etkin katılımını artırmış, ortaöğretime geçişte çok bileşenli değerlendirme sınav baskısını belirgin şekilde azaltmıştır. Bütün bu gelişmeler, devamlılık ve zamanında tamamlama göstergelerinde kalıcı iyileşmeye eşlik eden bir öğrenme performansı üretmiştir.
YÜKSEKÖĞRETİMDE COĞRAFİ ADALET
Yükseköğretimde coğrafi adalet de aynı dönemde güç kazanmıştır. Farklı illerde kurulan yeni devlet üniversiteleri lise sonrası geçişte yakınlık ve maliyet parametrelerini öğrenciler lehine çevirmiş, sosyal mobilite kanalları genişlemiş, ortaöğretimde büyüyen taban doğal bir devam hattına kavuşmuştur. Erişimin hak temelli ve kapsayıcı biçimde genişlemesinin yükseköğretime doğru evrilen bu süreci katılım, devam ve tamamlama göstergelerindeki iyileşme yoluyla beşerî sermaye birikimini hızlandırmıştır.
TARİHSEL ADALET VE DEMOKRATİKLEŞME
İlerleyen yazılarda ayrıntılı olarak analiz edileceği üzere, 2002-2010 yılları arasında geliştirilen politikalar ve verilen mücadeleler sayesinde eğitim alanının demokratikleşmesi için ihtiyaç duyulan kurumsal ve yasal zemin büyük ölçüde oluşturulmuştur. Başörtüsü yasağı, katsayı uygulaması ve seçme özgürlüğünü daraltan kademelendirme dolayısıyla eşit yurttaşlığın önüne set çeken, kuşakların eğitim yolunu tıkayan ve beşerî sermayeyi zayıflatan anti-demokratik eğitim ikliminin değişmesini sağlayacak adımlar atılmıştır.
BEŞERİ SERMAYEYİ BÜYÜTECEK KURUMSAL KAPASİTE ÜRETİLDİ
AK Parti iktidarlarının ilk yıllarını oluşturan 2002-2010 arası dönem, eğitim alanındaki sistem ve vizyonun yeniden inşası için ihtiyaç duyulan kurumsal zeminin ve izleme kültürünün yerleşmesi bakımından önemli gelişmelere kaynaklık etmiştir. Bu dönemde hak temelli ve kapsayıcı erişim, mali ve yönetsel kapasitenin artışıyla desteklenmiş; müfredat ile ölçme düzenindeki yenilenme sınıf kapısında karşılık bulmuş; sosyal kapsayıcılık cinsiyet, mekân ve sosyoekonomik arka plan farklarına duyarlı biçimde somutlaşmıştır. Veriye dayalı izleme kültürü kaynak ile sonuç arasındaki bağı görünür kılmış, katılım devam ve tamamlama göstergelerindeki iyileşme kalıcılaşmıştır. Bu zemin üzerinde eğitim hizmeti teknik bir kamu faaliyeti olmaktan çıkarak demokratik yurttaşlığın gündelik hayattaki başlıca pratiğine dönüşmüştür. Böylece eğitim sistemi sürekli olarak değişen ve gelişen koşullara karşı esnekliğini artırmış, toplumsal meşruiyetini genişletmiş ve beşerî sermayeyi büyütecek kurumsal kapasiteyi üretmiştir."