Avrupa Birliği (AB), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC) Türk Devletleri Teşkilatı'nda (TDT) gözlemci üyeliğini ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bu kapsamda TDT Zirvesi'nde yer almasını eleştiren bir açıklama yaptı.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in yazılı açıklamasında, TDT'nin KKTC'yi gözlemci üye olarak kabul etmesi ve Cumhurbaşkanı Tatar'ın Bişkek'teki zirveye katılımının KKTC'yi "meşrulaştırma çabası" olduğu ileri sürüldü. AB, bu tür adımların "müessif" olduğunu belirterek, bazı TDT üyelerinin savunduğu Birleşmiş Milletler (BM) Şartı'nın toprak bütünlüğü ilkesine aykırı olduğunu savundu. Ancak bu açıklamalar, AB'nin Kıbrıs sorunu karşısındaki taraflı duruşunu bir kez daha gözler önüne serdi.
AB'nin, sadece Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanıyarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok sayan bu yaklaşımı, KKTC'nin kendi sesini uluslararası arenada duyurma çabaları açısından TDT'nin önemini göstermiş oldu. KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Bişkek'teki zirvede yaptığı konuşmada, adil olmayan bu izolasyonları ele alarak, Türk Devletleri Teşkilatı üyelerinin bu konuda desteğini istedi. Tatar, KKTC'nin Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgulayarak, bu bağları güçlendirme kararlılığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın, "KKTC halkının üzerinde haksızca uygulanan izolasyonların kaldırılmasında desteğinizi çok önemsiyoruz" sözleri, yıllardır süren ambargoların yarattığı mağduriyetin bir yansıması olarak değerlendirildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu'nda "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanıyın" çağrısını hatırlatan Tatar, bu konuda uluslararası toplumu adil ve dengeli bir tutum sergilemeye davet etti.