Kara Harp Okulu'ndaki mezuniyet töreni sonrası bir grup teğmenin kılıçlı gövde gösterisiyle alâkalı kurum içi soruşturma tamamlandı. Soruşturma neticesi teğmenler ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na (YDK) sevk edildiler.
Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada teğmenlerin organize ve planlı bir disiplinsizlik göstermelerinden dolayı YDK'ya sevk edildikleri belirtildi. Açıklamadaki "organize ve planlı" ifadesi oldukça dikkat çekici.
Hadiseyi hatırlayalım: Mezuniyet töreni yapılan alanda bir grup teğmen kılıçlarını çekip "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganını attıktan sonra eski ve artık okunmayan bir yemin metnini okumuşlardı. Oysaki normal tören yapılmış ve okunması ve söylenmesi gereken her şey o törende söylenmişti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın huzurunda yapılan yemin tatmin etmemiş olacak ki bir de kendileri, çekilmiş kılıçlarla yemin etme ihtiyacı duydular!
"Organize ve planlı" korsan gösterinin görüntüleri sosyal medyada yayınlanınca toplumda haklı olarak bir infial uyandırdı. Nasıl uyandırmasın ki? Tabiî ki herkesin zihninde 15 Temmuz, 28 Şubat vb. darbeler ve darbe teşebbüsleri canlandı; "Neler oluyor, yine mi aynı şeyleri yaşayacağız" dedirten görüntülerdi.
CHP ve türevleri, "organize ve planlı" korsan gösteriyi yapan teğmenleri sahiplendiler. Bu noktada olağandışı bir durum mevzubahis değil, tıynetlerinin gereğini icra ediyorlar!
"Gençlik heyecanı", "Ne var canım, çocuklar kendi aralarında yemin etmişler", "Abartmayın, bu saatten sonra Türkiye'de darbe olmaz" diyerek "organize ve planlı" korsan gösteriyi yapan teğmenleri kurtarmaya çalışıyorlar.
"Abartmayın, bu saatten sonra Türkiye'de darbe olmaz" diyenlerin bir kısmı da FETÖ için aynı şeyleri söyleyen özneler. Türkiye'de rezil olmak diye mefhum olmadığından yüzsüzce konuşmaya devam ediyorlar.
Bakınız MSB açıklamasında hadisenin arka plana nasıl anlatılmış: "Söz konusu eylem, amirlerin izni olmadan, grup halinde organize edilmiş, basın davet edilerek eylemin bilinmesi istenmiş ve emir-komuta zinciri devre dışı bırakılmıştır. Bu, askeri hiyerarşi için kabul edilemez bir durumdur. Bunun görmezden gelinmesi mümkün değildir. Disiplinsizliğin 'ama'sı, 'lakin'i, 'fakat'ı olmaz, olamaz, olmamalıdır. Olaya karışanların genç olmaları, daha önce disiplin cezası almamış olmaları, başarılı olmaları, okunan metnin daha önce yürürlükte olması gibi gerekçeler disiplinsizlik gerçeğini değiştirmez."
Açıklamadan çıkan netice şu: Bu teğmenleri kimler organize etmişse, vermek istedikleri mesajın yerine ulaşması için gerekli hazırlıkları da yapmışlar. Yani öyle heyecanlı gençleri kendiliğinden yaptıkları bir hadise değil.
MSB açıklamasında disiplinden asla taviz verilmeyeceğini de vurguluyor. Nasıl taviz versinler ki, askerlik demek disiplin demektir.
Hadisenin içinde olan teğmenlerin hepsi ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edilmediler. Sadece elebaşları olanlar YDK'ya sevk edildi. Diğerlerinin dosyalarına da bir mim konulmuştur.
Başta Başkan Erdoğan olmak üzere devletin üst düzey yöneticileri Türkiye'ye yönelik dış tehditlerin arttığını aşikâr söylerken "Artık Türkiye'de darbe olmaz" diyenler ya saflığından veya başka hesaplar içerisinde böyle konuşmaktadır. Ne Türkiye'de ne de dünyada iktidarlara yönelik darbe teşebbüsleri bitmez. Öyle bir döneme giriyoruz ki, hiç umulmadıkları ülkelerde bile darbeler yaşanırsa şaşırmam.
"Organize ve planlı" olarak, daha teğmen olalı 1 saat bile olmamış gençlere kılıç çektirenlerin yarın silah çektirmeyeceğini kim garanti edebilir. Hiç kimse garanti edemez. O zaman bırakın da Milli Savunma Bakanlığı işini yapsın.
Star, 22 Kasım '24.