İran’ın 1 Ekim’de İsrail’e düzenlediği büyük füze saldırısının ardından Orta Doğu’da geniş çaplı bir savaş ihtimali artıyor. İsrail’in İran’a yönelik misilleme tehdidi, enerji zengini bölgeden petrol ve doğal gaz akışının kesintiye uğrayabileceği endişelerini tetikledi. Bu gelişmelerin etkisiyle küresel petrol fiyatları şimdiden %9 oranında artış gösterdi.
Uzmanlar, İsrail ile İran arasında tam ölçekli bir çatışmanın uluslararası enerji arzını sekteye uğratabileceği ve küresel ekonomiyi olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulunuyor. Londra’daki Chatham House düşünce kuruluşunda enerji politikası ve jeopolitik uzmanı olan Neil Quilliam, “Hürmüz Boğazı küresel ekonomi için kritik önem taşıyor. Bu boğazın kapatılması, enerji fiyatlarında ani yükselişlere ve ticaretin durma noktasına gelmesine neden olabilir” açıklamasında bulundu.
Orta Doğu’daki gerilim ve petrol fiyatları
İsrail’in Gazze Şeridi’nde bir yıldır devam eden çatışmalarına ek olarak bu ayın başlarında Güney Lübnan’a yönelik gerçekleştirdiği işgal hareketi, bölgedeki gerginliği artırdı. Cenevre Lisansüstü Enstitüsü’nde kıdemli araştırma görevlisi olan Farzan Sabet, İsrail ile İran arasındaki gerilimin daha geniş çaplı bir çatışmaya dönüşmesinin küresel petrol ve gaz arzı üzerinde ciddi kesintilere yol açabileceğini belirtti. Sabet, “Bölgesel petrol ve gaz ihracatının büyük ölçüde sekteye uğramasının küresel ekonomi üzerinde önemli bir etkisi olabilir” ifadelerini kullandı.
Petrol fiyatlarının yükselmesi, enerji arzının kesintiye uğraması ve bu durumun özellikle Avrupa ve Asya pazarlarını olumsuz etkilemesi bekleniyor. Sabet, enerji kaynaklarının kesilmesi durumunda Batılı tüketicilerin fiyat artışlarını pompada hissetmeye başlayacağını, ancak bu etkinin geçmişteki krizlere kıyasla daha sınırlı kalacağını öngörüyor.
Hürmüz Boğazı: Stratejik geçiş noktası
İran, Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidini geçmişte birçok kez gündeme getirdi. Dünyadaki ham petrol arzının yaklaşık beşte birinin geçtiği bu stratejik geçiş noktası, Orta Doğu’dan yapılan petrol ve gaz ihracatının ana güzergahı olarak büyük bir öneme sahip. Sabet, İsrail’in İran’ın petrol veya gaz tesislerine yönelik büyük bir saldırı gerçekleştirmesi halinde Tahran’ın “Hürmüz Boğazı gibi önemli geçiş noktalarına baskı uygulayabileceğini” ifade etti.
İsrail’in İran’a yönelik saldırıları sonrasında İran’ın sadece Hürmüz Boğazı’nı değil, aynı zamanda Irak, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’daki petrol tesislerini de hedef alabileceğine dair endişeler var. Dünyanın en büyük doğal gaz üreticilerinden biri olan Katar da ihracatını Hürmüz Boğazı üzerinden gerçekleştiriyor ve boğazın kapanması, enerji ticaretinde büyük aksamalara yol açabilir.
İsrail ve ABD arasındaki görüşmeler
ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’i İran’ın petrol tesislerine saldırmaması konusunda uyardı ve bu tür bir saldırının küresel enerji piyasalarında büyük bir kaosa yol açabileceğini ifade etti. Biden, enerji altyapısına yapılacak herhangi bir saldırının petrol arzında ciddi kesintilere ve fiyatlarda artışa neden olabileceğini belirtti.
İran ise, altyapısına yönelik herhangi bir saldırıya “daha da güçlü bir yanıt” vereceğini duyurdu. İran Cumhurbaşkanı Mesut Pezeşkiyan, Körfez Arap ülkeleriyle yaptığı temaslarda İsrail ile yaşanan gerilimde tarafsız kalmalarını istedi. Yetkililer, Tahran’a bölgede yaşanacak bir çatışmada tarafsız kalacaklarına dair güvence vermeye çalıştılar.
Küresel piyasalara tesiri
Uzmanlar, Orta Doğu’daki bir çatışmanın enerji arzında ciddi kesintilere yol açabileceğini, ancak bu durumun küresel ekonomiyi tamamen felce uğratmayacağı görüşünde. Bunun nedeni, fosil yakıtlara olan küresel bağımlılığın azalması ve ABD’nin önemli bir enerji tedarikçisi olarak öne çıkmasıdır. Farzan Sabet, “Batılı tüketiciler fiyat artışını pompada hissedecekler, ancak bu etki geçmiş dönemlerde yaşanan krizlere göre daha az olacaktır” değerlendirmesinde bulundu.
Ancak, Çin gibi büyük enerji tüketicisi ülkeler, Orta Doğu’daki kesintilerden daha fazla etkilenebilir. Çin, İran’dan günlük yaklaşık 1,5 milyon varil petrol ithal ediyor ve bu da ülkenin toplam petrol ithalatının %15’ini oluşturuyor. Sabet, Çin için artan enerji fiyatlarının “tedarik zincirinden geçerek ülkenin ABD, Avrupa ve diğer ülkelere ihraç ettiği mamul mallara yansıyacağını” ve potansiyel olarak “tüketiciler için daha fazla enflasyona” yol açabileceğini söyledi
Kaynak: Eurasia Review