Trump'ın ilk döneminde uyguladığı "maksimum baskı" kampanyası, İran ekonomisini ciddi şekilde sarsan ve ülkenin nükleer programını sınırlamaya yönelik çok sayıda ekonomik yaptırımı içeriyordu. Trump'ın yeniden seçilmesiyle bu kampanyanın daha da tırmandırılarak devam etmesi bekleniyor. Bu strateji, petrol ve finans sektörlerine yönelik sert yaptırımların yanı sıra İran'ın bölgedeki askeri faaliyetlerine karşı daha doğrudan ekonomik tedbirleri de içerebilir.
Nükleer anlaşma müzakereleri
Trump, daha önce 2015'teki nükleer anlaşmayı (JCPOA) iptal etmişti. Bununla birlikte, ikinci döneminde İran ile yeni ve daha katı şartlara sahip bir anlaşma üzerinde müzakerelere girmeye istekli olduğunu belirtti. 2024 seçim kampanyası sırasında, İran'ın nükleer emellerini sınırlamak ve bölgedeki gerilimi azaltmak için farklı bir diplomatik zemin arayışında olacağını ifade etti. Trump, "İran ile seçimden sonra bir hafta içinde anlaşma yapmayı deneyeceğim" diyerek bu konuda hızlı bir adım atmayı planladığını söylemişti. Bu strateji, İran'ın nükleer programına yönelik daha sıkı kısıtlamalar ve daha etkili denetim mekanizmaları getirmeyi amaçlayabilir.
İsrail ile güçlü ittifak ve askeri destek
Trump yönetiminin İsrail ile olan stratejik ilişkisini daha da güçlendirmesi bekleniyor. İlk döneminde Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyan ve ABD Büyükelçiliğini buraya taşıyan Trump, İsrail'e verdiği desteği artırarak devam ettirebilir. Bu destek, İran'a karşı askeri ve istihbarat alanlarında iş birliğini içeriyor. İsrail'in İran'a ve onun bölgedeki vekil güçlerine karşı askeri harekat kapasitesini artırmak için ABD'nin desteğini sürdürmesi öngörülüyor. Ayrıca, Ortadoğu'daki Amerikan askeri varlığının bir kısmının İran'ı caydırmak ve bölgedeki müttefikleri desteklemek amacıyla korunması planlanabilir.
Bölgesel güç dengeleri ve caydırıcılık politikası
Trump'ın ikinci döneminde, Ortadoğu'daki Amerikan varlığının yeniden düzenlenmesi ve İran'ı caydırmaya yönelik politikaların devam ettirilmesi bekleniyor. Trump yönetiminin, İran'ın etkisini sınırlamak ve Arap müttefikleriyle ilişkileri güçlendirmek için bölgedeki askeri varlığını ve stratejik üslerini kullanması öngörülüyor. Meksika uyuşturucu kartellerini terör örgütü olarak tanımlayan Trump, İran destekli grupları da benzer bir çerçevede değerlendirme eğiliminde olabilir.
İran’ın tepkisi ve bölgedeki yansımalar
İran hükümeti, Trump'ın ikinci döneminin politikalarının ülkeye yönelik baskıyı artıracağını ve ekonomik sıkıntıların derinleşmesine yol açacağını biliyor. İran Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Trump'ın yeniden seçilmesinin mevcut gerilimleri artıracağını ve yaptırımların daha da şiddetleneceğini öngörüyor. Bununla birlikte, İran hükümeti, ABD'deki başkanlık değişimlerinin uzun vadeli stratejik duruşlarını değiştirmediğini belirtiyor.
İran Hükümet Sözcüsü Fatma Muhacirani, "Trump’ın yeniden kazanmasından endişelenmiyoruz. Bizim için iki aday arasında bir fark yok," diyerek, ülkenin ABD başkanlık değişimlerine karşı tepkisini ortaya koydu. Bununla birlikte, ABD’nin İran üzerindeki yaptırımları ve bölgesel politikaları, Ortadoğu'da güç dengelerini ve çatışma dinamiklerini yeniden şekillendirebilir.
Diplomatik ve ekonomik sonuçlar
Trump'ın yeni dönemdeki politikaları, İran ile Batı arasındaki diplomatik ilişkileri daha da zorlaştırabilir. Bu, İran'ın Avrupa ülkeleriyle olan ticaretini ve nükleer anlaşmalarını etkileyebilir. Aynı zamanda, ABD’nin Çin ve Rusya gibi küresel güçlerle olan ilişkilerini de etkilemesi muhtemel. Çin'in İran'la olan ekonomik ortaklığı ve Rusya'nın Suriye'deki varlığı, ABD'nin bölgedeki politikalarının jeopolitik sonuçlarını belirleyici faktörler arasında olabilir.