Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü İdris Kardaş, son günlerde sosyal medyada oldukça fazla yayınlanan yapay zekâ vasıtasıyla yapılmış “sokak röportajları” hakkında bazı açıklamalarda bulundu. Kardaş, yapay zekanın nüfuz ettiği son kerteyi işaret ederek, “Gerçeğin öldürülmeye çalışıldığı bir süreçle karşı karşıyayız. Gerçek öldürülüyor” ifadelerini kullandı.
Sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Kardaş şunları söyledi:
Son günlerde yeni bir durum ile karşı karşıyayız. Durum değil de tehdit demek daha doğru olur kanımca.
Yapay zekâ ile geliştirilen videoların üretimi artık çok kolaylaştı. Google yeni bir uygulama geliştirdi ve neredeyse son bir hafta gibi kısa bir süre içerisinde bile önümüze düşen herhangi bir videonun gerçek olup olmadığını anlamamız imkânsız hale gelmeye başladı.
Sokak röportajlarından kesitler, sempatik hayvan videoları, olağanüstü doğa videoları, aksanlı İngilizce konuşan yaşlı insanlar, köylerde Anadolu’nun farklı şiveleriyle sohbet eden amcalar teyzeler gibi aslında hiç var olmayan bir evrenden görüntüler çıkıyor karşımıza.
Köpekbalığını seven yaşlı amca videosu gibilerini kolayca eleyebiliyoruz. Ama özellikle sokak röportajları ya da bizi öfkelendiren, üzen, kızdıran, güldüren ve gerçekten de çok gerçekçi duran görüntülere karşı çok savunmasızız.
Yapay zeka tarafından video üretimi konusu uzun zamandır gelişiyordu. Ancak son uygulamalar çok kolay, çok seri ve çok yaygın görüntülerin üretilmesine yol açtı. Yeni gelişmeler olduğu için konuyu bilenler çok değil kamuoyunda. Birçok insan muhtemelen bu videoları gerçek sanıyor şu an. Ama konuyu bilenler de izlediklerinden asla emin olamıyor. Dolayısıyla bir süre sonra herkes bilecek ama asla emin olamayacak.
“Gerçeğin öldürülmeye çalışıldığı bir süreçle karşı karşıyayız”
Gerçeğin öldürülmeye çalışıldığı bir süreçle karşı karşıyayız. Gerçek öldürülüyor ve hepimize aslında hiç var olmayan insanların var olmayan diyaloglarından oluşan yeni bir gerçeklik inşa ediliyor. Hadi diyelim toplum olarak çok bilinçli bir noktaya geldik ve konuya hâkim olduk. Ama bu hız çağında izlediğimiz videonun gerçek olup olmadığını araştıracak kadar sabırlı olamayız. Gerçek olsa da olmasa da artık yeni gerçeklik bu deyip var olmayan evrenden yeni bir görüntüyü izleyecek, gülecek, ağlayacak, kızacak ya da üzüleceğiz, o kadar. Duygularımızı harekete geçiren etkenlerin artık gerçek olmaması gibi bir durum söz konusu yani. O zaman duygularımızın sahiciliğinden de emin olamayacağız.
“Büyük bir gerçeklik krizi ile karşı karşıyayız”
Artık, olmayan insanlardan, olmayan hayvanlardan, olmayan doğadan ve olmayan şehirlerden kurulu yeni bir dünyanın kapıları açılıyor zihnimizde. Zihnimizde olan ile gerçekte olmayan arasında bağı nasıl kuracağız bilemiyoruz.
Tüm bunlarla birlikte bir de bizi taklit eden, bizim görüntümüzün olduğu ve bizim mimiklerimizi, ses tonumuzu, sözcük dağarcığımızı kullanan “deep fake” adında yeni teknolojiler de yaygınlaşmaya başlıyor. Tüm toplumsal ilişkilerimizi, iş ve aile hayatlarımızı ve siyaseti etkileyen büyük bir krizin bir ucu da bu tarafta var.
Yapay zekâ ile ilgili gelişmelerle sadece teknoloji uzmanları, yazılımcı ya da mühendislerin değil; psikologların, sosyologların, iletişimcilerin, siyasetçilerin, felsefecilerin ve toplumun tüm kesimlerinin ilgilenmesi gerekiyor.
Büyük bir gerçeklik krizi ile karşı karşıyayız. Orta ve uzak gelecekte değil; şu an bu krizin tam içindeyiz ve bu konu direkt insanlığın varlığını ilgilendiriyor.