Direnişin ön saflarında onurluca üzerindeki askeri elbiseyle mücadele ederken tıpkı selefleri gibi şehadet şerbetini içen Gazze’nin Aslanı Yahya Sinvar’ın şehadeti mübarek olsun. Allah onu Peygamberimize komşu eylesin.
Vallahi onu çok sevdik, hem de çok. Duruşunu, cesaretini, samimiyetini, sadakatini, doğallığını ve suçları kabaran düşmana karşı bir kurşun mesabesinde olan sözlerini çok sevdik.
O varlığıyla Siyonistlere korku salan biriydi, o içimizden biri gibiydi. O; toprağını, davasını, halkını, onurunu kahramanca savunurken şehit edildi. O çok arzuladığı şerefli bir makama ulaştı.
Şehadeti çok acı verdi, yüreğimizi derinden yaraladı. Hüznümüzü açıklamaya kelimeler kifayet etmez. Şehadeti, direnişin yenilgiye uğratıldığı anlamına gelmez.
Bugüne kadar Hamas’ın birçok lideri şehit edildi ancak cihat yolu durmadı. Yahya Sinvar’dan sonra da durmayacak. Cihat yolu da, şehitler kervanı da devam edecek.
Zafer yolu dikenlidir, bedel ödemeyi gerektirir. Dava büyüktür; en iyileri feda etmeyi gerektirir. Yahya abi en iyilerdendi.
O en iyiye elbette şehadet yakışırdı. Tufan-ul Aksa’nın mimari Yahya abinin şehadeti mübarek olsun. Rabbim şehadetini ümmetin uyanışına ve işgalci Neonazilerin yok olmasına vesile kılsın.
Her hal ve durumda Rabbimize tevekkül ediyoruz. İnanıyoruz ki bugünkü ağır hüzünden sonra ümmete bir inşirah verecektir Allah.
Günün anlam ve önemine binaen yazıyı Ebu Ubeyde’nin şu sözüyle bitirmiş olalım:
“Mazlumların çığlıklarına karşı sağır olan İslâm dünyasına sesleniyorum; cehennem melekleri zebâniler de sağır yaratılmıştır, onlar da sizi işitmeyecektir.