Boynukalın, 1923 yılında Cumhuriyet'in dualarla ve bir İslam devleti olarak kurulduğunu belirterek, "Anayasada açıkça 'Devletin dini İslam'dır' ifadesi yer alıyordu. 1926'ya kadar İslam hukuku, yani Şeriat, yürürlükteydi" dedi. Boynukalın, bu kuruluş felsefesinden hızla uzaklaşıldığını ve bu değişikliklerin demokratik yollarla olmadığını ifade etti.
"Halka rağmen rejim dayatıldı"
Boynukalın, Cumhuriyetin kuruluş sürecinde devlet gücünün ele geçirilerek halka farklı bir rejim dayatıldığını iddia etti. Laiklik savunucularının bu değişikliğin bir zorunluluk olduğunu belirttiğini ifade eden Boynukalın, "Zorunluluk dış güçlerin dayatmasından kaynaklanıyorsa bağımsızlık mücadelesi henüz bitmemiş demektir" dedi. Ayrıca, devlet gücünü kullanan azınlık bir kesimin halkın iradesine rağmen bu sistemi getirdiğini öne sürdü ve bu durumun demokratik olmadığını vurguladı.
"Laikliğin kaldırılması gerekiyor"
Boynukalın, laiklik sisteminin halkın değerlerine aykırı bir şekilde dayatıldığını ve bunun uzun vadede sürdürülemez olduğunu belirterek, "Bu ülkede hala İslam'a ve Müslümanlara laiklik adına tehditler savruluyor ve zulümler yapılıyor. Bu tehdidin ortadan kalkması için laikliğin kaldırılması gerekiyor" ifadelerini kullandı. Dünyanın pek çok ülkesinde laiklik bulunmadığını hatırlatan Boynukalın, Türkiye'de de laikliğin zorunlu olmadığını savundu.
"Ahlak ve seviyeyi koruyarak tartışmalıyız"
Boynukalın, mevcut sistemin baskı ve tehditlerle dayatıldığını, ancak bu tarz sistemlerin uzun ömürlü olamayacağını belirterek, "Kimsenin kimseyi tehdit etmesi, kimsenin kimseye seviyesizce küfür etmesi gerekmiyor. Sadece ahlak ve seviyeyi koruyarak tartışmak gerekiyor" dedi.
Boynukalın'ın paylaşımı
Cumhuriyet 1923'te dualarla bir İslam devleti olarak kuruldu. Anayasada açık ve net şekilde "Devletin dini İslam'dır" hükmü vardı. 1926'ya kadar Mecelle yani İslam hukuku/Şeriat yürürlükteydi. Sonra bu kuruluş felsefesinden vazgeçildi ve bu hiç bir şekilde "demokratik" yöntemlerle olmadı. Devletin ele geçirilen gücü kullanılarak halka tamamen farklı bir rejim dayatıldı. Aslında hikâye biraz okuyan, düşünen herkes tarafından biliniyor. Ama laiklik dinine inanmış olanlar bunun bir zorunluluk olduğunu söylüyor. Zorunluluk eğer dış güçlerin dayatmasından kaynaklanıyorsa bağımsızlık mücadelesi henüz bitmemiş demektir. Yok zorunluluk devlet ve ordu gücünü kullanan azınlık bir kesimin halka rağmen bunu dayatmasından kaynaklanıyorsa o zaman bu sistemin adı demokrasi olamaz. Manzara kısaca şöyle gözüküyor: Önce Cumhuriyet halkın uğruna savaştığı Din, vatan, namus değerleri için yapılmıştır, sonra gücü ele geçirenler halkın arzusuna aykırı şekilde "din"i kurban ederek dinsiz bir sistem kurmuşlardır. Bugün artık 100 yıl sonra evet değişen çok şey var, bu zoraki değişimin altından çok sular aktı. Ama bu ülkede hala İslam'a ve Müslümanlara laiklik adına tehditler savruluyor ve zulümler yapılıyor. Bu tehdidin ortadan kalkması için laikliğin kaldırılması gerekiyor. Dünyanın batısında ve doğusunda yer alan pek çok ülkenin anayasasında laiklik yok. Ülkemizde de olmasa olur. Bunun zoraki yapılmasına ben de karşıyım. Ama en azından bunun konuşulması ve tartışılması gerekiyor. Kimsenin kimseyi tehdit etmesi, kimsenin kimseye seviyesizce küfür etmesi gerekmiyor. Sadece ahlak ve seviyeyi koruyarak tartışmak gerekiyor. Baskıyla, zorla, tehditle dayatılan sistemler uzun ömürlü olmuyor. Selametle kalın.