12 Eylül'deki duruşmada İmamoğlu, resmi belgede sahtecilik suçuna iştirak ettiği, hileli bir şekilde aldığı evrakı yüksek lisans amacıyla İstanbul Üniversitesi'ne, askerlik hizmeti amacıyla Milli Savunma Bakanlığı'na ve Yüksek Seçim Kurulu'na sunarak kullandığı ve resmi belgede sahtecilik suçunu zincirleme şekilde işlemekten yargılandı.
Mâlûmunuz, Ekrem İmamoğlu KKTC'de okurken sahte belgelerle İstanbul Üniversitesi'ne yatay geçiş yaptığı için diploması iptal edilmişti.
İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi'nin yaptığı yargılama Silivri'deki Marmara Kapalı Ceza İnfaz kompleksinde yer alan duruşma salonunda yapıldı.
"Yargılama" diye yazdığıma bakmayın, mahkeme salonunda Ekrem İmamoğlu'nun şovu vardı. Öyle bir şov ki Hollywood'un abartılı duruşma sahneleri yanında amatör kalır.
İmamoğlu şovda; ceketini çıkarıp kollarını sıvaması, kravatını izleyicilere atması, eşine kur yapması, sürekli tribünlere dönük mahkemeyi aşağılayıcı tavır ve ifadelerde bulunması vardı. Mahkeme salonunda bulunan İmamoğlu taraftarları suç örgütü liderinin şovunu dakikalarca ayakta alkışladılar!
Yasak olmasına rağmen mahkeme salonunda çekilen görüntüleri sosyal medya üzerinden servis ettiler. Bizler de İmamoğlu şovu seyretmiş olduk. İşin ilginç yanı Ekrem İmamoğlu şovu bizim gibi İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi'nin hâkimi de seyretmiş: Bir tek alkışlamaya katılmamış!
Ekrem İmamoğlu mahkemede sadece şov yapmamış. Araya basın toplantısını da sıkıştırmış! Halk TV'de gazeteci İsmail Saymaz duruşma arasında gazeteci arkadaşlarıyla birlikte İmamoğlu'na sordukları soruları ve aldıkları cevapları anlattı.
Netice olarak 12 Eylül 2025 tarihinde İstanbul 59. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılama dışında her şey yapılmış.
Bir çoğunuz biliyorsunuzdur, hayatımın büyük bir bölümü mahkeme salonlarında geçti. 28 Şubat 'hukuku' ile tanıştığımda 14 yaşındaydım. Mahkeme salonunda hâkimin gözüme bakıp kalemi kırarak idam cezasını okuması ve dönüşte subayın cezaevi bahçesindeki darağacını gösterip "Seni burada asacağız" dediğinde de 15'i bitirmek üzereydim.
Heybetli görünmeyelim diye mahkemeye çıkarılmadan önce saçımız ve sakalımız zorla kesildiği de oldu. 1 senedir göremediğim anne babamı mahkeme salonunda görünce heyecanla onlara doğru dönünce yediğim jandarma darbesini hiç unutmam! Mahkeme salonlarında ve cezaevlerinde, mutlak hesap gününe havale ettiğim neler yaşadım neler.
Elbette, bize dün yapılanların bugün kimseye yapılmasını istemem ama çok iyi biliyorum, bugünlerde "Adalet yok, zulüm var" diye bağıranların ellerine tekrar fırsat geçtiğinde daha beterlerini yapacaklarını. Zaten saklamıyorlar da sosyal medyada neler yapacaklarını açık açık yazıyorlar.
İstediğimi şey çok basit: Mahkeme salonlarında herkese nasıl davranılıyorsa Ekrem İmamoğlu'na da aynı şekilde davranılsın. İmamoğlu yerine herhangi bir vatandaş duruşma salonunda mahkemeyi tanımıyorum tavrı içinde ceketini çıkarıp kollarını sıvadığında, kravatını izleyicilere attığında, mahkemeye ve savcıya yönelik tahkir edici ifadelerde bulunduğunda, salonda basın toplantısı yapıp suç örgütünün çıkarları doğrultusunda açıklamalarda bulunduğunda ve destekçileri mahkeme salonunda sanığı dakikalarca alkışladığında hangi hukuki yaptırımlara maruz kalacaklarsa İmamoğlu ve şürekasına da aynı yaptırımlar uygulansın.
Herkes için adalet!..