Cumartesi akşamı İstanbul Arnavutköy ilçesinde bir dostumuzu ziyaretten dönerken, askeri disiplin içinde sıralı yürüyen gençler dikkatimizi çekti. İlçedeki şehir parkına öfkeli ve hızlı adımlarla girişlerinden bir vukuat olacağını sezip arkadaşlara “Şu gençleri takip edelim” dedim. Suriyeli kardeşlerimiz üzerinden bir provokasyon yapılacağı bilgisi birkaç ay önceden geldiğinden endişem bu yöndeydi.
Maalesef endişemde haklı çıktım. Gençler, bankta oturan bir Suriyeli genci sıkıştırıp tartaklamaya başlamışlardı. 20-30 kişi 1 kişiye çullanmıştı. Tam bir linç girişimiydi. Müdahale ettik, gruptakilerden bazıları kaçtı. Kalanlar şuursuzca “Suriyeli avına çıktık” diyorlardı. “Niye böyle yapıyorsunuz” diye sorduğumuzda bize, sosyal medyada aracılığıyla yayılan Suriyeli kardeşlerimiz hakkındaki yalanlardan bahsetmeye başladılar. Onlara dilimiz döndüğünce gerçekleri anlatmaya çalıştık. Nereli olduklarını sorduğumuzda hepsi Doğu bölgesinde göç eden ailelerin çocuklarıydı. Bir arkadaşım, hemşiresi çıkan bir gence “Zamanında bizi de Kürt’üz diye dışlıyorlardı, bu yaptığın doğru mu” deyince genç hiç böyle düşünmemiş olacak ki afalladı ve sadece “Abi bizi onlarla karıştırma” diye geçiştirdi. Arkadaşım da gencin mezkûr sözüne, “Senin onlardan ne farkın var” sözüyle mukabelede bulununca ortam sessizleşti!..
Arnavutköy’de bunlar yaşanırken yine İstanbul İkitelli’de ‘taciz’ yalanıyla insanları sokağa dökmüşler ve Suriyeli kardeşlerimizin yaşadıkları evlere saldırılar olmuş. Polisin müdahalesiyle hâdise yatışmış.
Hâdiseler yatışmasına yatıştı ama tehlike devam ediyor ve çok büyük. Bu mevzu Batıcı Gezi ayaklanmasından daha yıkıcı olur ve tamiri imkânsız yaralara yol açar. Geçen hafta yazdığım “İnsanlığın vicdanı Türkiye” başlıklı yazımda da vurguladım; Devlet Suriyeli kardeşlerimize sahip çıktığı kadar bir de gerçekleri anlatmakta mâhir olsa bu sıkıntılar yaşanmaz.
Arnavuktöy’deki linç teşebbüsünde yer alan gençler gibi binlerce insan yalanlarla oluşmuş bir Suriyeli düşmanlığında ittifak yapmış. Birebir konuşulduğunda size hak veriyorlar ama sosyal medyaya döndüklerinde gene o yalan dünyaya kanıyorlar.
Suriyeli kardeşlerimiz üzerinden Türkiye’ye çekilmek istenen operasyonun siyasi ayağına öncülük eden iki milletvekili var: Ümit Özdağ ve Sinan Oğan.
Bu iki isim Suriyeli kardeşlerimiz hakkında yayılan yalan haberlerin kaynağı. Milletvekili olmanın getirdiği rahatlıkla yalan söylemekten, iftira atmaktan, ırkçılık yapmaktan imtina etmiyorlar. “Koskoca milletvekilleri yalan mı söyleyecek” diyen güruh da bunların yalanlarına inanıp sokaklara çıkıyor.
Devlet kendisine çekilecek operasyon hakkında istihbarat toplamak istiyorsa Özdağ ve Oğan’ı yakından takip etmeli. Bu iki şahsın ilişkileri, örgütlenmeleri araştırılmalı. Yaşanan parça hâdiseler gösteriyor ki bütünde sadece kuru bir ırkçılık kavgası yok, operasyon uluslararası!
1 Temmuz 2019 Pazartesi, Star