Betül Soysal Bozdoğan: Batı'nın beyaz yakalı katilleri

0
Betül Soysal Bozdoğan: Batı'nın beyaz yakalı katilleri
"Katliam turlarına katılanların bir kısmı yaşamıyor olabilir, büyük çoğunluğuna ulaşılamayabilir ama sembolik olarak iki kişi dahi yargılanabilirse, tarihin doğru cümlelerle vücut bulmasında önemli bir gelişme olacaktır."

Star gazetesi yazarı Betül Soysal Bozdoğan'ın bugünkü yazısında, savaş zamanı para vererek Bosna'da Müslümanaarı öldüren İtalyanları yazdı: 

"Öyle bir skandal ortaya çıktı ki; Gazze'de soykırım yaşanırken, insanlığa ihanet edenlerin geldiği aşamayı görme bakımından bir kere daha şaşırdık.

Soykırım, kuşatma, açlık silahı, cinsel işkence, sivillerin katledilmesi gibi çeşitli bağlamlarda Gazze'de yaşananları Bosna Soykırımı'na atıfla ele aldığımız pek çok yazı olmuştu.

Şimdi tarih, yeniden bu iki olayda önümüze yeni benzerlikler getirdi.

İtalya'da yargı konusu olan "Bosna'da insan avı ve turizm" gündemi, dünya basınını derinden sarstı.

Bosna denildiğinde hafızam tetikleniyor.

Tam 30 sene önceydi. Bosna'da yaşanan büyük trajedi, liseli yıllarımda kabus gibi hatırladığım bir süreçtir. Radyo programımda her akşam gelişmeleri konuşurduk, derin acı hissederdik ve dinleyicilerin katılımı yoğun olurdu.

Türk milleti o gün nasıl Bosna'nın yanında olduysa aynı şuur ve şefkatle bugün de Gazze'nin yanında.

Kolektif hafızamıza ve insani duruşumuza vurgu yaptıktan sonra bugüne gelelim.

Saraybosna'da 1992'de başlayan üç yıllık süreçte Sırp birlikleri tarafından 1601'i çocuk olmak üzere 11 bin 541 sivil katledildi.

Srebrenitsa'da Birleşmiş Milletler'in güvenli bölge ilan ettiği yerde katledilen 8 bin 372 Müslüman Boşnak kardeşimizi ise unutmak mümkün değil.

Soykırımı hayata geçirenler yargılandı ve müebbet aldılar.
İtalyan gazeteci yazar Ezio Gavazzeni, Bosna'da yaşananların peşini bırakmadı ve bambaşka bir pencere açtı.

Gazeteci Gavazzeni'nin çabalarıyla Milano'da soruşturma başlatıldı.

Keskin nişancıların saçtığı dehşet sebebiyle birçok acılı anların yaşandığı Saraybosna kuşatması, yıllar sonra Milano Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan bir soruşturmayla yeniden tartışma konusu oldu.

Gavazzeni, Anadolu Ajansı'na yaptığı açıklamada şunları söyledi: "İtalyanlar, Almanlar, Fransızlar, İngilizler, Ruslar ve Yunanlılar istisnasız tüm Batı ülkelerinden zenginler, Saraybosna'daki sivilleri vurmak için muazzam meblağlar ödüyorlardı. Bosna Savaşı sırasında İtalya'dan hafta sonları Saraybosna'ya giderek "eğlence" maksadıyla Sırp keskin nişancılara yüksek meblağlarda para verip onlarla Bosnalı sivillere ateş açıyorlardı. Sadece İtalya'dan değil, diğer Batılı ülkelerden de zenginler muazzam meblağlar ödeyerek, bu tür "turlar"a katılıyorlardı. Bazı İtalyanlar "hafta sonu eğlencesi" olarak Sırp keskin nişancılara bugünün değeriyle 80 ila 100 bin avroya karşılık gelen yüksek bir meblağ ödediler. Bu olaylar, "hafta sonu keskin nişancı turu" ve "savaş turizmi" gibi başlıklarla haberlere konu oldu. Bu konu o dönem aklımda yer etmişti, beni etkilemişti ancak bu konuyu araştırabilecek durumda değildim. Ta ki 2022'de 'Saraybosna Safari' belgeseli çıkana kadar. 'Saraybosna Safari'yi görür görmez ki bu belgesel ilk kez bu avcı gruplarını ya da keskin nişancıları bir şekilde görmüş veya onlarla karşılaşmış iki kişinin tanıklıklarını içeriyordu. Dolayısıyla hemen belgeselin yönetmeni Miran Zupanic'e yazdım. Ve o noktada araştırmam başladı. Araştırmalarıma göre bu turlar sebebiyle öldürülen sivil sayısı yüzlerle ifade edilebilir. Kimse ayırt edilmiyordu. Yani bir çocuk, bir kadın, bir erkek hedef tahtasına konduğunda, hiçbir sakınca yoktu. Herkesi vuruyorlardı. Ve bu kişilerin, elbette onları oraya götüren refakatçileri vardı, çünkü onlara eşlik edenler vardı. Turlara katılanlar, çok zengin, köklü, sosyal çevresinde tanınmış, silahları ve avlanmayı kesinlikle seven varlıklı bir profesyonel veya girişimci profilinde. Bu kişiler, elbette para karşılığında hem de çok para karşılığında savaş bölgelerine, eski Yugoslavya'ya götürülüyordu. Özellikle Saraybosna'ya, Mostar, Pale ve Srebrenitsa'ya."
İtalyan gazetecinin aktarımları geçmişle hesaplaşma ve tarihe not düşme bağlamında çok değerli.

İtalyan yargısı dosyayı kapatmadı ve yargı süreci devam ediyor. Katliam turlarına katılanların bir kısmı yaşamıyor olabilir, büyük çoğunluğuna ulaşılamayabilir ama sembolik olarak iki kişi dahi yargılanabilirse, tarihin doğru cümlelerle vücut bulmasında önemli bir gelişme olacaktır.

Bu gelişme üzerine Bosna'dan bir anne ses verdi.

Altı yaşında katledilen Adnan için hala gözyaşı döküyor Bosnalı Anne Fatima Popovac.

Bosnalı Fatıma'nın şahitliği İtalya'daki dosya bağlamında da önemli bir şahitlik.

Adnan'ın annesi, "Eğlence olsun diye birinin çocuğunu öldürmek, bunu hiçbir şekilde anlayamıyorum" ifadelerini kullandı.

Fatımalar, Ayşeler, Osmanlar, Ahmetler... Anlayamaz elbette bu vahşi anlayışı.

Vahşi Batı ile empati kurmamız mümkün değil.

İnancımız, yaşam tarzımız, kimliğimiz, anlayışımız ve kültürümüz çok farklı...

Yüksek sosyal ve ekonomik statüdeki eğitimli, beyaz yakalı ve çok zengin Hristiyanlar otuz yıl önce Bosna'daki Müslümanlardan ne istiyorlardı?

11 Eylül sonrası "Haçlı Savaşını başlatıyoruz" diyerek Irak'ı işgal eden ve milyonlarca Müslüman Arap'ın kanına girenler hangi dindendi?

Gazze'de on binlerce çocuk, kadın ve sivil soykırıma tabi tutulurken hangi saik devredeydi? Gazze'de çocukları kalplerinden ve beyinlerinden hedef alarak katleden Siyonist-Yahudiler, Bosna'da katliam turuna katılan zengin Batılıların nesi olur?

"Filistinlilere tecavüz ibadettir" diyen haham da "tüm Müslümanlar katledilmeli" diyen Hindu din adamı da aynı tarafın sözcüleridir.

Dün "Avrupa'nın göbeğinde Müslüman bir kitle olamaz" diyerek Bosnalıları katlettiler ama bugün Avrupa İslam'a fevc fevc akın ediyor. Avrupa'da Müslüman nüfus hızla artıyor. Küresel ölçekte ise Müslüman nüfusun 2060 yılına kadar dünya genelindeki artış hızının iki katına çıkacağı ve dünyanın en büyük dini grubu olacağı tahmin ediliyor.

Tüm sömürge geçmişlerine rağmen ve tüm çifte standartlara rağmen vahşi Batıya da, güneye de, kuzeye de, doğuya da... Tek alternatif sistem olarak; İslam anlayışını en nezih sunumuyla aktarmak durumundayız.

Dünya büyük bir kaosun içinde. Ve hakim sistem tıkanmış durumda.

Dünyaya nefes aldıracak adalet, huzur ve istikrar reçetesi tarihimizde olduğu gibi bugün de yine bu topraklardan doğacak."

  • Next Social

Yorum Yazın