İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde düzenlenen İstanbul 2 Nolu Baro Genel Kurulu'nda konuşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye'nin artık demokratik, katılımcı bir anayasaya sahip olması gerektiğini vurguladı. Mevcut anayasanın bir darbe anayasası olduğunu belirten Tunç, "Sadece darbeciler tarafından yazdırılmış olması bile anayasayı değiştirmek için yeterli bir sebeptir. Bunu başarır ve uzlaşmayı sağlayabilirsek, büyük bir toplumsal sözleşmeyi kurmuş oluruz" dedi. Tunç, TBMM Başkanı tarafından yeni anayasa çalışmalarının başlatıldığını ve siyasi partilerle görüşmelerin devam ettiğini hatırlattı.
Avukatlık Kanunu ve yargı reformları
Adalet Bakanı Tunç, gelecekte avukatlarla ilgili birçok çalışmanın olduğunu kaydederek, Avukatlık Kanunu üzerinde bilim komisyonu tarafından çalışmaların sürdüğünü belirtti. Çalışmaların belli bir aşamaya geldiğinde kamuoyunun tartışmasına açılacağını ifade eden Tunç, "Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin 4'üncüsünün hazırlıklarını yapıyoruz. Son şekli verildikten sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni kamuoyuyla paylaşacak" dedi.
Tunç, yargı sisteminin hızlandırılmasına ilişkin sorunlara değinerek, "Bir kere geciken adalet, adalet değildir. Davaların uzun sürmemesi lazım. Duruşmaların uzun günler verilerek aylar sonrasına bırakılmaması lazım, ara kararlarının çabuk tamamlanması lazım" ifadelerini kullandı. Ayrıca kamu kurumları ve bilirkişilerden gelen cevapların gecikmesi durumunda yaptırımların olması gerektiğini söyledi. Tunç, ceza adalet sistemi ile ilgili, suçluların cezasını çekerken bir daha suç işlemeyecek hale getirilmeleri gerektiğini vurguladı.
Denetimli serbestlik ve cezaevi reformları
Tunç, toplumdaki eleştirilere de değinerek, 2 yılın altındaki suçlar bakımından denetimli serbestlik süresinden yararlanabilmek için belli bir süre cezaevinde kalınmasına yönelik çalışmalar yapıldığını söyledi. "Bu sürenin takdiri, elbette milletvekillerimizin takdirinde," diyen Tunç, cezaevlerinde ıslaha yönelik önemli çalışmalar olduğunu dile getirdi.
Gazze’deki soykırım ve Türkiye'nin uluslararası mücadelesi
Tunç, Filistin ve Gazze’deki duruma ilişkin olarak da açıklamalarda bulundu. 7 Ekim’den bu yana Gazze'de soykırım işlendiğini, kadın ve çocukların katledildiğini belirten Tunç, buna rağmen çocuk haklarıyla ilgili birçok uluslararası dernek ve sözleşme olmasına karşın kimsenin ses çıkarmadığını söyledi. Güney Afrika’nın başvurusu ile Uluslararası Adalet Divanı’nda bir dava açıldığını hatırlatan Tunç, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak ilk duruşmada beyanda bulunduklarını ve delillerini sunduklarını ifade etti.
Tunç, Uluslararası Adalet Divanı'nın ateşkes sağlanmasına ve yardımların engellenmemesine yönelik bir karar verdiğini, ancak bu kararların Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından uygulanmadığını söyledi. Ayrıca, Türkiye'nin Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne de deliller sunduğunu belirterek, Anadolu Ajansı ve TRT muhabirlerinin toplanan delillerle katkıda bulunduğunu ve bunların mahkemeye sunulduğunu kaydetti. "Biz Türkiye olarak hakkaniyeti, adaleti, uluslararası hukuku, insan onurunu, mazlumun hakkını savunmaya devam edeceğiz," dedi.
Yargı bağımsızlığı ve sokak güvenliği
Bakan Tunç, yargı bağımsızlığı konusundaki eleştirilerle ilgili olarak, geçmiş hukuk tarihine bakılması gerektiğini söyledi. Sokakların güvensiz olduğuna dair bir algı oluşturmaya çalışanlara fırsat vermeyeceklerini belirten Tunç, "Suç ve suçluyla mücadelede kararlılığımızı sonuna kadar sürdürürüz," dedi. Yargı hizmetlerinin hızlandırılmasının önemine değinen Tunç, bu konuda sadeleştirme çalışmalarına ihtiyaç olduğunu belirtti.
Tunç, konuşmasının sonunda İstanbul 2 Nolu Baro’nun kendilerine verdiği destek için teşekkür ederek, baro seçimlerinin hayırlı olmasını diledi.