Yeni Şafak gazetesi yazarı Aydın Ünal bugünkü "Mesele Hamas değil" başlıklı yazısında, terör devleti İsrail'in Hamas'sız Filistin'e razı olacağına ve işgali durduracağına inanların nasıl yanıldıklarını yazdı:
“Yinon Levi” ismini hiç duydunuz mu? O, bugünlerde İsrail’de bir “ulusal kahraman” olarak görülüyor. İki ay önce, 28 Temmuz’da, Batı Şeria’daki El Halil kentinin Umm al-Khair köyünde, Avda Hathaleen isimli masum bir Filistinliyi katletti. Avda Hathaleen, Oscar ödüllü “No Other Land” belgeseline katkı sunmuş, etkili bir aktivistti. İsrailli işgalciler, iş makinalarıyla Umm al-Khair Köyü’nün su ve elektrik hatlarını kesmeye başlayınca bir grup aktivist de protesto için toplandı. İşgalciler arasındaki Yinon Levi belindeki silahını çıkardı ve protestoculara rastgele ateş etti. Avda orada hayatını kaybetti. Cesedini İsrail hastanesine götürdüler ve 3 gün sonra pazarlıkla teslim ettiler: “Cenaze töreni yapılmayacak, cenazeye 15 kişiden fazlası katılmayacak, cenaze köye değil uzak bir yere gömülecek” şartlarını koştular. Avda yere düştüğünde ona yardım eden 2 yabancı aktivisti de hemen sınır dışı ettiler.
Yinon Levi’ye ne mi oldu? Gözaltına alındı, silahını kullanması “meşru müdafaa” sayıldı ve delil yetersizliğinden hemen serbest bırakıldı. 3 gün ev hapsinden sonra özgürlüğüne kavuştu. İsrailli bakanlar, milletvekilleri, STK’lar ve medya Levi’yi ulusal kahraman ilan ettiler.
Bir başka olay: Bu yılın nisan ayında yine Batı Şeria’da, yine El Halil’de, 60 yaşındaki Şeyh Said Rabaa zeytinliklerini işgal eden 3 siyonistle tartışmaya başladı. 15 yaşındaki oğlu İlyas elindeki telefonla tartışmayı kayda alıyordu. Siyonistlerden biri İlyas’a arkadan yaklaşarak yere düşürdü, tekmelemeye başladı. Tam o anda bir başka siyonist silahını çekti ve önce havaya, sonra Şeyh Said’in bacağına ateş etti. İsrail askerleri geldi, İlyas’ın ellerini arkadan bağladılar, gözaltına aldılar. Ambulans sonra geldi, Şeyh Said Rabaa’yı alıp bir İsrail hastanesine götürdüler, orada bacağını kestiler, yatağa bağlayarak 3 gün hastanede tuttuktan sonra bir askeri araçla köye bıraktılar. Bu arada bir İsrail hastanesine izinsiz girdiği için de sorgulayıp ceza verdiler. Oğlu İlyas ise 15 gün boyunca gözaltında işkence gördükten sonra serbest bırakıldı. Yaşlı bir Filistinli çiftçiyi keyfice vuran, ayağının kesilmesine sebep olan Binyamin Bodenheimer gözaltına alınmadı, sorgulanmadı, yaşlı çiftçiyi vurduğu yerde elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam ediyor.
Bunlar artık Batı Şeria’da sıradan olaylar. Gözler Gazze’ye çevrilmişken Batı Şeria’da bir yandan işgalciler, bir yandan güvenlik güçleri toprakları gasbetmeyi, insanları keyfice öldürmeyi ya da yaralamayı, çocukları gözaltına almayı, Filistinliler için hayatı çekilmez hale getirmeyi sürdürüyorlar. Gazze’de yoğun bir soykırım yapılırken, Batı Şeria’da daha az yoğunluklu ama sürekli bir soykırım sürüyor.
İsrail, Gazze’deki soykırım/varlıkkırımı Hamas’ın 7 Ekim operasyonuyla meşrulaştırmaya çalışıyor. İki yıldır tüm dünyaya Hamas’ın 1200 kişiyi öldürdüğü, kadınlara tecavüz ettiği, bebekleri beşikte katlettiği yalanını söylüyor. Bir tane bile kanıt gösterebilmiş değil.
Bu hafta bazı ülkeler Filistin’i bir devlet olarak tanırken, uzun uzun Hamas’tan bahsettiler, Hamas’ın silah bırakması, devreden, denklemden çıkması gerektiğini söylediler. Hatta Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas dahi, vize verilmediği için katılamadığı BM Genel Kurulu marjındaki Filistin Zirvesi’ne video konferansla katıldı ve Filistin’in geleceğinde Hamas’ın olmayacağını söyledi.
Mesele gerçekten Hamas mı? İsrail Gazze’de soykırım/varlıkkırım yaparken gerçekten Hamas’ı mı yok etmeye çalışıyor. Mahmut Abbas ve Arap ülkelerinin liderleri gerçekten Hamas bitince sorunun biteceğine mi inanıyor? Türkiye de dahil olmak üzere dünyada İsrail propagandasına maruz kalmış, gönüllü ya da paralı İsrail savunuculuğu yapanlar gerçekten de meselenin Hamas olduğunu mu zannediyorlar?
Fransa, İspanya, Belçika, İrlanda, Kanada, İngiltere ve diğer bazı ülkeler Hamas şerhini koyarak Filistin’i devlet olarak tanıdıkları halde İsrailli yetkililer küplere bindiler. Yaptıkları açıklamalar dikkat çekiciydi: Bu ülkelerin terörü desteklediklerini, teröre alan açtıklarını, teröristi ödüllendirdiklerini söylediler. Kastettikleri Hamas değildi; Batı Şeria’daki yönetime Hamas’tan farklı bir gözle bakmıyorlar.
Mesele Hamas değil; hiçbir zaman da Hamas olmadı. İsrail şu anda Gazze’de her gün 100 kişiyi katlederken Batı Şeria’da boş durmuyor. İsrail, bölgede tek bir Filistinli dahi istemiyor. Gözünü Doğu Kudüs’e dikmiş durumda. Sonra Ürdün, Mısır, Suriye, Kıbrıs, Türkiye… Bu sapkın, hasta ve fanatik dindar terör devleti güçle durduruluncaya kadar asla durmayacak.
Hamas’ı verince suların durulacağını, barışın geleceğini zannedenler yanılıyorlar. Belki kendi koltuklarını bir süre daha muhafaza edebilir, vicdanlarını bir müddet daha rahatlatabilirler ama İsrail durmayacak.
Şunu da bir kez daha hatırlatalım: Hamas insanlığın onurudur. Hamas bağımsızlık, özgürlük, adalet mücadelesi veren bir yapıdır. Hamas bir ruhtur, bir anlayıştır. Hamas Gazze’de, Filistin’de yok edilse bile dünyanın bir başka bölgesinde mutlaka ayağa kalkacak, direnecektir. Yeryüzünde zulüm oldukça karşısında bir Hamas da mutlaka olacaktır."