Baş, iddianamenin kapsamının genişliğine dikkat çekerek, “İddialar tek tek sıralanmış, deliller somut. İlk 19 olay içinde kurtarılabilecek bir başlık dahi görmedim” dedi. İBB’deki yapılanmayı anlatırken ise, “Yolsuzluk kavramı burada yetersiz kalıyor. Olaylar, adeta paralel bir devlet yapısı gibi. Devletten ayrı bir tek para basmamışlar. Bu kadar aşağı bir yolsuzluk örneği çok az görülür” ifadelerini kullandı.
Baş, iddianamede “kurumlaşmış yolsuzluk” suçlamalarının bulunduğunu, ihalelerde ne kadar pay alınacağına dair bir mekanizmanın oluşturulduğunun iddia edildiğini belirterek, “İSKİ skandalının yüz katı bir yolsuzlukla karşı karşıyayız” değerlendirmesinde bulundu.
Baş’ın iddianame hakkındaki açıklaması:
“İnsan eliyle yapılan hiçbir şey kusursuz olmaz. İddianame çok başarılı. Yüzlerce iddia var. Karmakarışık iddianameyi parçalara ayırarak bakmak kendini savunmak isteyenler açısından çok güzel bir çizelge haline getirmek demektir. İddianamenin yargılamadaki fonksiyonu budur. İddialar teker teker sıralanmış ve somut. Savcının dayandığı delil her iddia bazında teker teker gösterilmiş mi? Gösterilmiş. İmamoğlu cevap vermek için sabırsızlanıyor diyorlar. Biz de cevapları duymak için sabırsızlanıyoruz. Her birimiz vicdanı olan insanlarız. Bir hukukçu olarak delillere baktığım zaman ilk on dokuz olay içinde kurtarabilecekleri bir olay görmedim. Bazen kavramlar kifayetsiz kalıyor. Yolsuzluk kavramının zihnimizde ifade ettiği bir yer var. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'ndeki olayları ifade ederken yolsuzluk kavramının anlamı az kalıyor. İlke kararları alınmış. Paralel bir devlet gibi. Devletten ayrı bir tek para bastırmamışlar. Yolsuzluğun bu kadar aşağı hali ile çok az karşılaşırsınız.”


