İslâm âleminin durumuna şöyle bir bakıp, bende tedai ettirdiği hissiyattan bahsetmek istiyorum.
Maalesef Müslümanlar modernist bir tavırla meselelere yaklaştığı için sömürülmeye açık bir hâle geliyor. Mevzuların bâtınına nüfuz etmeye çalışmak yerine teknolojiye endeksli değerlendirmeler “şey”ler karşısında tutukluk yapmamıza sebep oluyor. Oysa “hikmet mü’minin yitik malıdır, nerede bulursa alır” ölçüsünce hareket edip, meselelerin hikmet tarafında derinleşmeye gayret etmeliyiz.
Hazreti Musa Aleyhisselam ile Firavun’un sihirbazları arasında geçen kıssayı hatırlatmak istiyorum: Firavun ve sihirbazları ortaya attıkları asalarına ve sihirlerine güveniyordu. Ancak Musa Aleyhisselam asasını ortaya atmış, asa Allah’ın izniyle ejderhaya dönüşmüştü; böylece Firavun’un avanelerinin tüm batıl manevraları boşa çıkmıştı ve hepsi dehşete düşmüştü. Hazreti Musa, bâtıl düzeni sarstı ve böylece Firavun’un saltanatını yıktı.
Şöyle bir benzetme yapacak olursak; bugün terör devleti İsrail Firavunvâri hareket ediyor; Müslüman kanıyla beslenen Siyonistlerin “sihirbazları” ise Batılı devletler yâni Haçlılardır. Ellerinde her türlü güç var, silah, teknoloji ve maddiyat… Ve karşısında gazi millet Gazzeliler… Kanları, canları pahasına Müslümanların ilk kıblesini savunan azizler. 7 Ekim’den bu yana neredeyse 50 bin şehit verildi. Bu Müslümanların kanı emin olun boşuna dökülmüyor. Filistinliler, Yahudi’nin mahvolacağı güne gidişi hızlandırıyor. O hakikati yaklaştırıyor bize.
Muhyiddin ibni Arabi Hazretleri der ki: "Firavun ‘un erkek çocukları öldürmesindeki hikmet, çocuklardan her birinin yaşamının, Musa'ya (as) yardım ile geri dönmesi içindir. Bunlardan her biri Musa sanılarak öldürülmüştür. Oysa ilahî bilgide yanlışlık olmaz. Öyle ise ölen her çocuğun hayatının Musa'ya ait olması gerekir. Onların yaşamı da doğalarındaki dışsal hayat olup nefse ait arzu ve tutkulardan hiçbiriyle gizlenmiş değildir. Belki fıtratlarındaki durum üzeredir. Böyle olunca Musa (as) kendisi olduğu sanısıyla öldürülenlerin hayatının toplamı sayılır. O halde ruhundaki yetenekle ilgili olan şeyden öldürülen bu çocuklar için hazırlanmış olan her türlü durum ve nitelikler Musa'da vardı."
Buradaki hikmetten de anlayacağımız üzere Gazze’de yapılan soykırımlar, dökülen kanlar, zulümler, öldürülen bebekler, çocuklar lanetli kavmin mukadderata gidişini hızlandırıyor; Gazze şehitleri bir manaya hizmet ediyor. Ahir zamanın ahirinde olduğumuz dönemdeyiz. Allah nurunu tamamlayacaktır. İslâm dünyaya hükmedecektir. Şehit edilen her Filistinlinin kanı misliyle geri vücud bulacaktır. Yahudiler sonunu bekleyen mukadderatı iliklerine kadar hissedecekler. Dün Hazreti Musa’nın asası dolayısıyla bâtının düzeni yıkıldı. İnşallah bugün de Şehit Yahya Sinvar’ın yaralı haldeyken İsrail’e fırlattığı asa Siyonist-Haçlıların yıkılışının sembolü olacaktır. Sinvar, şehadetinden önce lanetli kavim ile kanının son damlasına kadar verdiği mücadeleyle efsaneleşti. Sinvar, ağır yaralı olmasına rağmen iman öfkesinden bir zerre kaybetmeden Yahudi’yi mahvedecek asayı fırlattı.
İzzettin El Kassamın evlatlarına diyoruz ki:
"sen oradan kıracaksın zinciri
ben buradan
bir gün mutlaka kavuşacak
ellerimiz
her şey
aydınlığa çıkmak için
her şey
"mutlak bir" için..."
(Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun Aydınlık Savaşçıları eserinden.)