İsmail Haniye yeni Cumhurbaşkanının görev teslim töreni için gittiği İran’da suikasta uğradı. Haniye’nin şehadeti hakkındaki görüşleriniz nedir?
İsrail uzun bir süredir aslında savaşı bölgeselleştirme gibi bir amaç güdüyor. Bu bağlamda İran'a ve İran'a bağlı diğer bileşenlere yönelik ciddi saldırılar gerçekleştirerek bir nevi onları yanıt vermeye zorluyor. Netanyahu hem kendi iktidarını devam ettirebilmek hem de özellikle Hizbullah temelli oluşan tehditleri belli bir çerçevede minimize edebilmek adına böyle bir hareket tarzının içindeydi. Mümkünse de Amerika Birleşik Devletleri'ni de savaşa dahil etmeye yönelik bir siyaset arzusundalardı. Buna yönelik de daha önce de birçok kritik isme suikast yaptıklarını, yine “kırmızı çizgi” olarak ifade edilen alanları aşarak saldırılar gerçekleştirdiklerini görmüştük. Bu anlamda zaten İsmail Haniye İsrail’in hedefinde olan bir isimdi. Daha önce de 2023 Aralık ayında uluslararası basına sızan haberlere göre Netanyahu’nun Mossad’a emir verdiği ve Hamas liderlerini Türkiye, Katar, İran gibi ülkelerde bulundukları yerlerde öldürmeye yönelik bir hareketin içerisinde oldukları anlaşılıyordu. Türkiye o dönemde buna çok sert yanıt verdi. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu Türkiye'nin adeta savaş sebebi sayacağını ifade etti. Yine Milli İstihbarat Teşkilatı net şekilde muhataplarının anlayacağı dilden gerekli açıklamaları yaptı. Türkiye'de böyle bir hamlenin gerçekleşmediğini gördük ki ardından Türk istihbaratı, istihbarat karşı koyma birimleri Mossad'ın Türkiye'deki hücrelerine yönelik de çeşitli operasyonlar gerçekleştirmişlerdi. Ancak şimdi saha istihbaratı ya da farklı yöntemlerle İsmail Haniye’nin yeri Tahran'da tespit edildi ve İsrail tarafından suikastla şehit edildi. Tabii temelde bunun İran’da gerçekleşmesinin ayrı bir önemi de var. İran'ın hem caydırıcı gücünü hedef alan hem de onu harekete geçmeye yanıt vermeye zorlayan bir hamle olarak okuyabiliriz diye düşünüyorum.
Netanyahu sadece koltuğunu garanti altına almak için mi böyle saldırıya başvuruyor yoksa İsrail bürokrasisi de özünde bu saldırıyı yani İsrail genişlemesini mi istiyor?
Her ikisine de değerlendirebiliriz. Esasında Netanyahu’nun savaş kabinesi şu anda ciddi anlamda zor durumda. Ancak savaşı devam ettirmekle ayakta kalabilen bir yönetim söz konusu. Dolayısıyla savaşı uzatmak, yaymak ve bölgeselleştirmek Netanyahu’nun kendi iktidarını koruyan bir şey. İsrail'in genel jeopolitik stratejik hedeflerine baktığımızda nihayetinde hem Hamas direnişini elimine etmek hem Gazze’de Filistinlileri soykırıma uğratarak bölgeden tehcir edebilmek ve mümkünse de Lübnan'da Litani Nehrine kadarki alanı, 200 kilometrelik bölgeden Hizbullah’ı çıkartarak kendine güvenlik alanı oluşturmak istiyor. Yine İran'ı zayıflatabilmek ama İran'la doğrudan tek başına çalışmaya girmek değil mümkünse Amerika'yı dahil ederek ABD’nin İran'ı zayıflatacağı bir askeri çatışma oluşturmak istiyor. Dolayısıyla bu aynı zamanda İsrail devletinin de bir hedefi olarak değerlendirilebilir. Tabii İsrail'de farklı pozisyonlar da var. Muhalefet farklı bir söylemle savaşın bölgeselleşmesini arzu etmiyor. İsrail'in böyle büyük bir maceraya girmesinin İsrail aleyhine olduğunu düşünen pozisyonlar da var. Ama mevcut denklemde Netanyahu, kabinesi ve ona destek verenlerin temel stratejisi bu diye düşünüyorum.
Hadisenin Türkiye’ye yansıyan tarafı ne olacak?
Türkiye’nin pozisyonu çok net. İsrail'in Gazze'deki soykırım çabasının karşısında duruyor. Siyaseten de iktisadi açıdan da elindeki tüm imkanları kullanarak İsrail'e karşı bir eksen oluşturma çabasında. Özellikle İslam İşbirliği Teşkilatının üyeleri, Çin, Rusya ve Avrupa'daki partnerleriyle geniş bir koalisyonla İsrail’e baskı yapılması çabasında.Bu anlamda Filistin direnişiyle de dayanışmasına Türkiye devam edecektir diye düşünüyorum.
Hamas lideri, şehit olmadan önce 3 Ağustos çağrısı yapmıştı. Bütün dünya halklarını, ehli vicdanı Filistin için sokaklara çağırmıştı. Türkiye'de bu çağrıya karşılık görecek miyiz?
Türkiye’de de muhtemelen gıyabi cenaze namazları kılınacak. Ardından da yine mitingler olacaktır diye tahmin ediyorum. Bu anlamda Türkiye'de Filistin davasına yönelik ciddi bir bilinç var. Haniye'nin şehadeti bu bilinci daha da güçlendirecektir.