Süleyman Çelebi Hazretleri (v. 1422) (rahmetullâhi aleyh) tarafından kaleme alınan eserin asıl ismi “Vesîletü’n-Necat”tır. Orhan Gazi (aleyhi’r-rahmet-i ve’l-ğufran) Hazretleri’nin silâh arkadaşı ve “Füsûs-ul Hikem” şârihi olan Şeyh Mahmud’un torunu ve Sultan Birinci Murad Han (aleyhi’r-rahmet-i ve’l-ğufran) Hazretleri’nin vezirlerinden Ahmed Paşa’nın oğludur. Emir Buhârî (kuddise sırruh) Hazretleri’nin tavsiyesi ile Bursa Ulu Camii’nde imamlık yapmıştır.
“Vesiletü’n-Necat”ta, başlangıç olarak âlem ve Âdem (aleyhisselâm)ın yaratılışıyla ilgili 128, Hazreti Muhammed (sallâllâhu aleyhi vesellem) Efendimiz’in doğum ânını bildiren 206 ve Allah-u Teâlâ’nın Hazreti Muhammed (sallallâhu aleyhi vesellem)e hitâbını nakleden 403 beyit yazılmıştır. Süleyman Çelebi’nin verdiği “Vesîlet’ün-Necat-Kurtuluş Vesîlesi” isminden çok “Mevlid” yâhud “Mevlüd” ismi ile tanınmış ve şöhret bulmuştur. En çok benimsenen ve en çok hürmet gösterilen eserlerin isimleri sonuna eklenen “Şerif” vasfı bu esere de yakıştırılmış ve “Mevlid-i Şerif” denile gelmiştir. Eserin yazılma sebebi ise şöyledir: Her pisliğin menbâı olan ve bizzat fâtihi Hazreti Ömer (radıyallâhu anh) tarafından, “Keşke aramızda denizler olsaydı” dediği İran’dan gelen bir sözde âlimin Bursa Ulu Camii’nde Kuran’ı Kerim’in âyetlerini nefsânî tefsire tâbî tutarak peygamberler arasında bir fark olmadığını dile getirmesi üzerine cevâben yazılmıştır.
Toplam 800 civârında beyitten oluşan “Mevlid-i Şerif”e, Osmanlı zamanında yine Hazreti Peygamber (sallallâhu aleyhi vesellem) Efendimiz’in mûcizelerinin, ahlâkının ve Hazreti Ali (kerremallâhu vecheh) Efendimiz’in menkıbelerinin anlatıldığı kitapçıkları eklemek de âdet olmuş ve öylece okunmuştur. Sadece Osmanlı topraklarında değil tüm Türk topraklarında çok sık istinsah edilip basılan ve çokça okunan eserler arasında başı çekmektedir.